Seni sevmek, kollarını iki yana açıp rüzgara karşı durmak gibiydi. Alabildiğine özgür, öylesine huzurlu Bahçede derse yetişmek için koşturan genç kız canlandı gözlerinde… Kısacık saçları, neşeyle parlayan gözleri, gülümseyen masum yüzü… Yanından koşturup geçerken Ekrem’in kalbiyle, ruhunu da beraberinde götürmüştü. Günlerce çıkmamıştı o haşarı tavrı aklından. Kaç kez kampüsün önüne pusu kurmuş, kaç kez izlemişti yanından geçip gidişini… Onu başka bir erkekle gördüğü ilk gün nasıl da sızlamıştı kalbi. Yanında duran tek erkeğin kendisi olmak için neler vermezdi. Neleri feda etmezdi ki? Bunca yıl? Aradan geçen koca on iki yıl. Ne Hazan’ı unutturmuştu ona, ne de kardeşinin katili olduğunu… Haykırarak yere çöktü. Yüreğine ağır gelen acıyı haykırarak söküp atmak istedi. Bağırdı. İçindeki acıyı

