Ayaz Jankat’ı hastaneden çıkarıp eve bırakınca ben de eve döndüm peşimdeki koruma ordusuyla. Uykusuzluktan, yorgunluktan ve yaşadığımız korkunun stresinden yorgun bir halde vardım Elçin’in babasının evine. Bu evden zerre kadar hoşlanmasam da başımızdaki ikinci belanın gitmesini beklemek zorundaydım. Bahçeye girdik, minibüsten indim ve Elçin’i gördüm. Bahçedeki koltukta oturmuş düşünüyordu. Eve girmek yerine onun yanına doğru yürüdüm. “Canım?” deyince daldığı yerden sıçrayarak: “Ah hoş geldin canım” dedi gülümsemeye çalışarak. “Yeni mi uyandın?” dedim ama pek yeni uyanmış hali yoktu. “Yok hiç uyumadım, uyku tutmadı bir türlü” dedi sıkıntıyla. “Ne oldu, yine kâbus mu gördün?” diye sordum yanına otururken. “Kâbus görmeme gerek yok, benim hayatım kâbus ki zaten! İçimde kötü hisler

