Cansu aracını uygun bir yere park edip sahildeki parkın karşısındaki kaldırımda ilerledi. Bir pastaneden çıtır simitle tatlı kurabiye ve bir marketten de soğuk kahveyle su aldı. Elindeki poşetle kafelerin önünden geçip büyük sahil parkına yürüyordu. Aslında bir yerde oturup bir şeyler yiyebilirdi ama şuan ki ruh haliyle canı aldıklarından fazlasını istemediği gibi, kafelerdeki dip dibe kalabalığı da çekemeyecekti. Sakin bir yer bulup denizi izlemek istiyordu bir şeyler atıştırırken. Pazar günü olduğu için sadece kafeler değil, yürüyüş yolu da kalabalıktı. Yürüyenler, bisiklet sürenler, paten kayanlar derken Cansu bir an önce daha sakin bir tarafa geçmek istiyordu. Son kafeyi de geçmek üzereyken tanıdık bir erkek sesi, ‘’Cansu?’’ dediğinde kafasını doğal olarak kafeden tarafa çevirdi. Sezg

