HABERCİ

967 Kelimeler
    Rüzgar tüm şiddeti ile devam ediyor.Yuvarlanan,devrilen sesler dinmiyor.Dış kapı tıkırdayıp duruyor.Sinirlerimle oynuyor,alaycı.Uyumak istemiyorum.Sorun gözlerime söz geçirmek.Yorgun ve bir an önce dinlenmek ihtiyacında.Fırtına ısrarcı,bedenim kendini koyuvermek üzere...Zorla açtığım gözlerime cam kırıkları dolmuş gibi...Kapanıyorlar,olsun diyorum,uyumuyorum ya...Kulağım duyduğu her sese dikkat kesilmiş halde...Yatağa uzanıyorum,sırtıma binlerce çelik iğne saplanmışcasına tedirginim...Uğultu beynimi sersemletiyor...Hiç sevmem kışı,soğuğu...Yere göğe sığdıralamayan bu deniz kenarı,kışın bilinen terk edilmiş bir kasabadan farksız ve ilkel...Odanın lambası açık ama,bir an sönüp tekrar yanıyor...Uzandığım yerden ani bir hareketle dikiliyorum...Buraların klasiğidir sık sık yaşanan kesintiler ama,ne olur bu gece olmasın!..Bu gece olmaz!...    En son baktığımda saat gece yarısını çoktan geçmişti...Merak ediyorum ama,tekrar bakmıyorum,üşeniyorum...Gerek yok,gecenin en yalnız,en korkunç saatleri işte!..Derin bir nefes alıyorum,elektirik kesilmiyor...Tekrar uzanıyorum...O an bir şeyler beliriyor...Yıllar yıllar öncesi...Üniversitede olduğum günler...Tatil,geziyorum...Bir iş hanına giriyorum...Eski kitapların satıldığı,bir sürü ufak ufak dükkân var...Önleri yığınla kitap dolu...El yazmaları bile bulunuyor,meraklısına...Okumayı,kitapları seviyorum...Eğilip rastgele bir tanesini alıyorum,inceliyorum...Kapağı deri ama,oldukça yıpranmış...Üzerinde yer yer çatlaklar görünüyor...İlk sayfayı açıyorum,anlamadığım bir şeyler....Tüm dikkatim kitapta...Birden elimden çekip alıyor tanımadığım bir yüz...İfadesi değişik,buz gibi bir surat...Ne oluyor demeye kalmadan sanki sırra kadem basıyor...Yapayalnız kalıyorum...Her yer karanlığa gömülüyor...Donup kalıyorum olduğum yerde...Kimse var mı diye seslenmek istiyorum tüm gücümle...Sesim çıkmıyor...Görünmez,güçlü bir bataklığa saplanmış gibiyim...Hareket etmek mümkün değil...Sanki beni sımsıkı tutan bir şey...Nefes almama,konuşmama,kıpırdamama izin vermiyor...Bir an nasıl oldu bilmiyorum,sanki bağlarım hafifçe gevşiyor...Gözlerimi açıyorum,karanlık...Yine elektirik arızası...Duvara iliştirilmiş şarjlı,küçük bir aplik var...Uzanmaya çalışıyorum..Nihayet yan tarafından sarkan ip elime ulaşıyor,çekiyorum...Zayıf,beyaz bir ışık yayılıyor...Az ama,hiçten iyi...Tekrar gözlerim kapanıyor...Biraz önce kısacık daldığım rüya hala benimle...Durmadan yürüyorum,kimse yok,panikle çıkış kapısını arıyorum...Karşımda,uzun koridorun diğer ucunda onu görüyorum,yanında biri var...Yanılmıyorsam kitabı elimden çekip alan adam...O,yine ince,upuzun ve siyahlar içinde...Adam saçsız,kilolu,kısa ve korkunç bakışlı...Daha uzağa gitmek,oradan çıkıp kaçmak istiyorum...Hiç kapı yok...Koşarcasına adımlarla dört dönüyorum...Sırtımdan ter akıyor...Yine gözlerim açılıyor...Yurtta,odamda,ranzadayım...Güçsüz,beyaz ışık duruyor...Odanın her yerini aydınlatmaya yetmiyor...Karanlık köşeler,bilmediklerimin mekanı olmuşcasına ürpertiyor bedenimi...Duruyorum,dinliyorum,rüzgar hala şiddetli...Ve kapının esintiyle sallanması da aynı...Yanımda uzun bir siluet fark ediyorum,baş ucumda dikiliyor...Ne kadar kendimi zorlasam da aradığım yüzü görünmüyor...Yerinde bir boşluk...Yerimden fırlayıp kalmak istiyorum,beni göğsümden yatağa bastırıyor...Nefes almak çok zor...Kalbimin hiç bu kadar hızlı attığını görmemiştim şimdiye kadar....Tuhaf bir mücadele başlıyor aramızda...Kaçmak için çabalıyorum,o da kıpırdamayayım diye...Sağ kolumu bir anda savuruyorum,bunu nasıl başardım hala bir fikrim yok...Durmadan onu itmeye çalışıyorum...Başaramıyorum...Ve o çok iyi tanıdığım ayak sesleri geliyor kulağıma,insana benzer fakat değil...O soğuk ses beynimde yankılanıyor...Gittikçe yaklaşıyor ve ben boğulmak üzereyim...Derken üzerimdeki baskının hafiflediğini hissediyorum...Hala yatağımın başında duruyor...Kapı açılmıyor ama,ikinci bir siluet karşımda...Yakınımdaki,ikincisine yaklaşıyor...Tam karşımdaki masanın önünde yan yana bana dönükler ikisi de...Şiddetli uğultu dışında bir ses yok...Ellerinde bir şey var,bana doğru kaldırıyorlar,görmem için...Az önce kabusumda incelemeye çalıştığım kitap...Yüzüme fırlatır gibi savuruyor önüme sonradan gelen...Bakamıyorum bile...Sonra bir talimat yankılanıyor beynimde: ''-Bak!..Hatırladın mı?'' Emrin sonundaki soru bana anlamsız geliyor...Biraz da açılıyorum,düşünmeme izin verilmiş ki anlam arıyorum,bulamıyorum...Garip bir his ki o yere fırlattıkları nesne sanki bana ait...Yavaş yavaş bir şeyler belirmeye başlıyor...Sanki bana bir şeyler hatırlatılıyor...Olacakların habercisi...Kanın damarlarda donmasının ne olduğunu anlıyorum...Bekleyişlerine devam ediyorlar...Baskı ve öfkeyle bağırdığımı sanıyorum: ''-Ne istiyorsunuz benden?!'' Duvar gibi bir sessizlik...Korku yavaş yavaş yerini meraka bırakıyor...Her yer zifir kesiliyor...Şarjlı lamba da tükeniyor...Olabilecek her kötüyle burun burunayım...Kaçacak bir yer yok...Öleceğimden eminim...Yeniden aynı ses yankılanıyor: ''-Hatırla!..'' Öyle bir haldeyim ki neyi hatırlamalıyım,hiçbir fikrim yok...Beni boğmaya çalışan,sağ tarafına doğru genişliyor sanki...Bir insan kolunun açılmasına benziyor....O karanlıkta,elimden kitabı çekip alan soğuk yüzü görüyorum,bakışları bana sabit,kan çanağı gibi...Yeni bir ürperti dalgası sırtımı yalayıp geçiyor...O an mantıklı düşünemiyorum,sadece korkuyorum...Elim ayağım titriyor...Kötülükten hep kaçındım hayatım boyunca,kime zarar vermiş olabilirim ki?!..İnatla bekliyorlar,canlı kabus gibiler...Tüm gücüm tükeniyor...Olduğum yere yığılıyorum...Yaşanan beni bitkin düşürüyor...Bedenim azıcık dinlenmeye beni feda ediyor...Kendimi usulca bırakıyorum...    Uyanıyorum,hava aydınlık...Ve hala hayattayım...Güçsüzlüğüm devan ediyor...Uzandığım yerden kalkması dünyanın en zor işi...Ve sorguluyorum olanı biteni....Gerçek mi yoksa korkularımın yazdığı kötü bir rüya mı?..Yere bakıyorum,o kitabın düştüğü noktaya...Yok!..Kurtulmak için yaptığım mücadeleyi düşünüyorum,baktığımda herhangi bir iz görmüyorum...Her şey yerli yerinde....Öylece sırt üstü tavana bakarak düşünüyorum...Neydi olanlar?!...Hemen sonucumu belirliyorum.Çok çalışmak beni bu tür paranoya benzeri düşüncelere itiyor...Açık açık olmasa da bilinçaltı...Dinlenmeye ihtiyacım var....Günlerce uyumalıyım,insan yüzü görmek istemiyorum,her biri ayrı bencillik...Sadece çocuklarım olmalı...Fakat bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum...Çalışmayı bıraktığım an kriz başlayacaktı...Sadece ben olsam,yine sıkıntı yok,başımın çaresine bakarım ama,tek başıma değilim...      Sonunda kalkıyorum,güneş doğmamış ama hafiften aydınlık bile yetiyor rahat olmama...Pencereyi aralıyorum,temiz havaya ihtiyacım var...Rüzgar hücum ediyor adeta,umursamıyorum...Pencere esintiyle çarpmasın diye şalımı sıkıştırıyorum araya...Soğuk,taze hava iyi hissettiriyor...Canım sigara istiyor.Çantam masanın üzerinde,bir an kararsız kalıyorum...Gece en son durdukları nokta orası...Kendime cesaret veriyorum,sadece kötü bir karabasan...Çantamda paketimi aramaya koyuluyorum,ne ararsan var içinde...Bunlara torba çanta denmesi de isabetli...İstediğiniz ne varsa sığdırmak mümkün,görünüm spor ve rahat...Şarj aleti gözüme takılıyor,hemen telefonum aklıma geliyor,gece kapanmıştı...Şarja takıyorum ve yeniden çantama dönüyorum ve sigara paketini buluyorum...Alıp da arkama dönünce açık aralıktan içeri girmiş bir el görüyorum,camı tıklatıyor...Olduğum yerde donuyorum.Kabus değilmiş,diye düşünüyorum...Kedi fare oyunu gibi... ''-Ben geldim!..'' Bu sesi tanıyorum,yurdun aşçısı.Normal,kahvaltı hazırlanacak...Halime gülüyorum içimden...Hızla gidip kapıyı açıyorum...Kadın elinde ekmek poşetleriyle hızla içeri atıyor kendini: ''-Hava berbat,ayaz!..'' Sadece yüzüne bakıp gülümsemeye çabalıyorum..Kadın acele ile mutfağa gidiyor...Bu arada üst kattan açılıp kapanan kapı sesleri geliyor...Kızlar uyanıyor...Mutluyum,yalnız değilim artık...Kısa sürüyor ama...Dikilip kaldığım merdiven başındayım ve gözüm O'nun kapısına takılıyor...Bütün duvarlar kalkmışcasına,bir soğuk esinti koridoru sarıyor...Kilitte dönen anahtar sesi yankılanıyor...Tuhaf,kapısını kilitlemiş...Görülmesini istemediği bir şeyleri saklarcasına...Aynı iskeletimsi beden,kemikli eller karşımda...Ve yine tepeden tırnağa siyah...Bakışlarımız buluşuyor...Garip,beni rahatsız eder biçimde...Yavaş yavaş bana doğru yaklaşıyor...Ani bir refleksle ardıma dönüyorum,odama girip kapıyı örtüyorum...Sırtımı dayıyorum...Her hareketini yakalamak istiyorum,kulak kabartıyorum...Duşların olduğu kısma giriyor...Sanki tüm musluklar açılmış gibi bir gürültü...Bekliyorum...Mırıltıya benzer,hafiften uğultuya dönük sesler ara ara duyuluyor...Yeniden ürperiyorum ama,bir yandan kendime kızıyorum...Amma da abarttın,alt tarafı asosyal bir tip işte...Topla kendini!..    Hak veriyorum bu düşüncelere,kapıyı açıyorum...Yemekhaneye iniyorum da hiç iştahım yok..Mis gibi kokan taze çaydan alıyorum bir fincan...Kızları kontrol ediyorum,her şey yolunda...Gözüme kestirdiğim,çok lezzetli görünen zeytin tabağından birini seçip ağzıma atıyorum...Harika...Fincanımla yukarı çıkıyorum tekrar...Her nöbette doldurduğum defterleri kontrol ediyorum...Eksik yok..Aşçı beliriyor karşımda: ''-Kahvaltı yapmayacak mısınız?'' ''-iştahım yok,sağ ol.''diye kısa bir cevapla geçiştiriyorum...Kadın birkaç saniye bana bakıp gidiyor...Acaba yüzümde bir şey mi var diye aynaya bakıyorum,yok ama,suratım bembeyaz.Aşçı beni hasta zannetti galiba...Sıradan bir gece değildi yaşadığım...Kahvaltı düşünecek halimde kalmamıştı..Saat,08.00.Nöbet bitti...Dış kapıyı açtım.Montumu giyiyorum,çantam omzumda ve kendimi ayaz sabahın kollarına bırakıyorum...Hiç sevmediğim soğuk beni kendime getiriyor iyice...Arkama bile bakmadan dik yokuştan aşağı iniyorum....Fakat kafamda hep gece yaşananlar...Gerçek mi karabasan mı?!..
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE