KANLI GECE

731 Kelimeler
Zilan, Mirza'nın çadırından çıkarken içindeki karmaşa daha da büyümüştü. Mirza'nın sözlerine inanmak istiyordu, ama yıllardır süregelen bu düşmanlıkta kimseye güvenmek mümkün değildi. Zihni, sürekli bir kurtuluş planı yapmaya çalışıyordu. Kardeşi Şiyar'ın canı tehlikedeydi ve bu tehlikeyi bertaraf etmek için kendi elleriyle bir şeyler yapmalıydı. O gece, Karahan aşiretinin kampında hummalı bir hareketlilik vardı. Muhafızlar, ellerinde silahlarla devriye geziyor, Kemal Karahan'ın emriyle Şiyar'ın tutulduğu çadırın etrafını sıkı bir şekilde koruyorlardı.Zilan, tüm cesaretini toplayarak harekete geçti. Kardeşini kurtarmak için tek şansı, bu koruma zincirini aşmaktı. Ancak bunu yalnız başına yapması mümkün değildi. Çaresizce bir yol ararken, Derya çadırına gizlice geldi. "Ne yapmayı planlıyorsun?" diye sordu Derya, endişeli bir sesle. "Abimi kurtarmak zorundayım," dedi Zilan kararlılıkla. "O çadırda bir saniye daha kalamaz." Derya bir an duraksadı. "Bu çok tehlikeli. Kemal Karahan seni yakalarsa, seni de öldürmekten çekinmez." Zilan, Derya'nın gözlerinin içine bakarak, "Ölmek pahasına da olsa bunu yapacağım," dedi. "Ama bana yardım edersen, birlikte bir şansımız olabilir."Derya, kısa bir tereddütten sonra başını salladı. "Tamam. Ne yapmamı istiyorsun?" Kaçış Planı Derya, muhafızların dikkatini dağıtacak bir plan yaptı. Kendi çadırının yakınlarında bir meşale düşürerek küçük bir yangın çıkardı. Yangını gören muhafızlar, hemen oraya yöneldi. Bu sırada Zilan, karanlığın örtüsünden faydalanarak Şiyar'ın tutulduğu çadıra doğru ilerledi. Çadırın içinde, Şiyar elleri ve ayakları bağlı bir şekilde oturuyordu. Kanlı bir yüzle ona bakarken, Zilan'ı gördüğünde gözlerinde bir umut ışığı belirdi."Zilan!" diye fısıldadı Şiyar. "Burada ne yapıyorsun? Seni de yakalarlarsa..." "Seni buradan çıkaracağım," dedi Zilan, hızla kardeşinin bağlarını çözmeye çalışırken. "Kimseye güvenemem. Bunu kendim halletmeliyim." Tam o sırada çadırın girişinden bir gölge belirdi. Zilan, hızla arkasına döndü ve karşısında Mirza'yı gördü. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi Mirza, alçak ama sert bir sesle."Zilan!" diye fısıldadı Şiyar. "Burada ne yapıyorsun? Seni de yakalarlarsa..." "Seni buradan çıkaracağım," dedi Zilan, hızla kardeşinin bağlarını çözmeye çalışırken. "Kimseye güvenemem. Bunu kendim halletmeliyim." Tam o sırada çadırın girişinden bir gölge belirdi. Zilan, hızla arkasına döndü ve karşısında Mirza'yı gördü. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi Mirza, alçak ama sert bir sesle. Zilan, bir an duraksadı. "Abimi kurtarıyorum," dedi, gözlerini kaçırmadan. Mirza, kısa bir süre sessiz kaldı. Ardından, çadırın girişine doğru bakarak, "Bu kadar aptalca bir planla Zilan, bir an duraksadı. "Abimi kurtarıyorum," dedi, gözlerini kaçırmadan. Mirza, kısa bir süre sessiz kaldı. Ardından, çadırın girişine doğru bakarak, "Bu kadar aptalca bir planla"Bu kadar aptalca bir planla başarabileceğini mi sandın? Muhafızlar birazdan burada olacak," dedi. Zilan, öfkeyle, "Eğer yardım etmeyeceksen, yolumdan çekil," dedi. Mirza, bir an düşündü ve derin bir nefes aldı. "Sizi buradan çıkaracağım," dedi nihayet. "Ama bana güvenmek zorundasınız." Zilan, Mirza'nın yüzüne baktı. Gözlerinde ciddiyeti gördüğünde, başka bir seçeneği olmadığını anladı. Kanın İlk Damlası Mirza, Zilan ve Şiyar'ı çadırdan çıkarırken muhafızlar fark etti ve alarma geçti.Silah sesleri karanlığı yararak yükseldi. Mirza, Şiyar'ı bir atın üzerine bindirirken Zilan'a dönüp, "Onu al ve git!" diye bağırdı. "Ya sen?" diye sordu Zilan, gözlerinde endişe parıltısıyla. "Ben dikkatlerini dağıtacağım," dedi Mirza, silahını çekerek. "Şimdi git!" Zilan, Şiyar'ı hızla oradan uzaklaştırırken Mirza, muhafızlarla çatışmaya girdi. Silah sesleri, karanlık geceyi dolduruyordu. Mirza, yetenekli bir nişancıydı ve kısa sürede birkaç muhafızı etkisiz hale getirdi. Ancak sayı çok fazlaydı ve Mirza köşeye sıkıştı. Zilan, bir tepeye ulaştığında arkasını döndü ve Mirza'nın hala orada olduğunu gördü. İçindeki vicdan azabı daha fazla dayanmasına izin vermedi. Atı durdurup kardeşine, "kardeşine, "Bekle," dedi. "Onu orada bırakamam." Zilan, geri dönerek Mirza'yı bulmaya çalıştı. Onu bir kayanın arkasında, kanlar içinde buldu. Ancak Mirza hâlâ hayattaydı. "Ben seni kurtaracaktım, Zilan," dedi Mirza, zorlukla nefes alırken. "Ve ben seni burada bırakamam," dedi Zilan, gözyaşlarını silerken. Mirza'yı sırtlayarak, kaçışlarına devam etti. Aşiretler Arasında Savaşın Eşiği Şiyar'ın kaçışı, Kemal Karahan'ı çılgına çevirdi. Sabah olduğunda, Şahverdi aşiretine bir haberci göndererek açık bir tehditte bulundu"Bu bir ihanettir," dedi haberci. "Kemal Karahan, Şahverdi ailesinden kanlı bir hesap soracaktır." Şiyar ve Zilan, bu sırada kendi aşiretlerine ulaşmışlardı. Ancak Kemal Karahan'ın bu kadar çabuk tepki vereceğini tahmin edememişlerdi. Şiyar, avlunun ortasında toplanan kalabalığa doğru seslendi. "Kemal Karahan, sadece bir yalancı ve katildir! Onunla yapılan bu barış, baştan beri bir aldatmacaydı!" Şahverdi ailesi, duydukları karşısında şok olmuştu. Ancak Şiyar'ın öfkesi, onları da harekete geçirdi. Kısa sürede, Şahverdi aşireti de silahlanmaya başladı.Kaos ve İhanet Kemal Karahan, Şiyar'ın bu hareketi karşısında sadece bir düşmanı yok etmekle yetinmeyecekti. Onun amacı, Şahverdi aşiretini tamamen ortadan kaldırmaktı. Ancak içlerinde bir çatlak vardı: Mirza. Oğlunun, Zilan'la birlikte Şiyar'a yardım ettiğini öğrenen Kemal, kendi kanından olan birine bile güvenmeyeceğini anlamıştı. "Mirza benim oğlum olabilir," dedi Kemal, sağ kolu olan Celal'e. "Ama eğer bana ihanet ederse, onun da cezası diğerlerinden farklı olmayacak."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE