Öğrenilen Zaaflar !

1298 Kelimeler
Ateş'in Anlatımıyla Sabah gün aydınlanmış, ancak ben hiç uyumamıştım. Bu ihaneti unutacak değildim. Hala sindirememiştim. Onu bulamadığım her dakika geriliyor, sinir katsayım artıyordu. Soğuk bir duş, beni kendime getirdi. Bu ihanetin bedelini, elimizdeki zayıf nokta ödeyecekti. Mecbur ! Belimdeki havluyla saçlarımı kurularken, giyinme odasına geldim. Telefonumun bildirim sesi yankılandı. Alp göndermişti. " Abi istediğin dosya masanda. Araştırmaya hala devam ediyor çocuklar. Yeni bir bilgi geldiğinde onu da hemen ekleyeceğim. " Telefonu yerine bırakıp dolaba yöneldim. Kıyafetlerimi giydiğimde, yüzüğümü ve saatimi koluma takarken, arabaya doğru yöneldim. Kahvaltı bile etmeden gidip bu kızın canını sıkmak istiyordum. Son hız basıp şirkete geldim. Beni gören herkes, kenara çekilip saygı duruşunda bulunuyordu. Odama girdiğim esnada Kıvanç da geldi peşimden. " Abi günaydın. Bir emrin var mı ? " " Bana şöyle köpüklü bir keyif kahvesi yaptır. Buralarda ol. Sana ihtiyacım olacak. " Kafasını sallayıp dışarı çıktı. Masamdaki bilgisayara yönelip kamera kayıtlarına baktım. Dünden beri bağlı olduğu yerde duruyordu. Hiç kımıldamadan duruşu dikkatimi çekmişti. Bir süre baksam da, kızın bu transa girmiş halleri değişmedi. Kamera kayıtlarını geri sardım. Depodan çıktığım anlara getirdim video kayıtlarını. Başlattığımda Asya'nın bağırma sesleri yükseldi hemen. " Hayvan herif ! Hasta ruhlu psikopat ! Deliiiiiii ! " Bağırmaları bitmiş, kendi kendine konuşmaya başlamıştı şimdi de. " Manyağa bak sen ! Akıllısı bizi bulmaz, delisi peşimizden ayrılmaz ! Kendini beğenmiş zengin züppe ne olacak ! " Dişlerini sıkıyor, onu sıkıca bağlı tutan iplerden kurtulmaya çalışıyordu. Yeniden bağırmaya başladı. " Abimin kılına zarar gelirse beni de yaşatma Ateş ! Çünkü o zaman ben ateş olur, seni yakarım ! " Bu sözlerden sonra susmuştu. Aynı yere bakıp tek kelime etmeden, bu saate kadar öylece durmuştu. Dosyayı açıp incelemeye başladım. Gördüğüm resim birden beni şaşırttı. Bu, darp raporuna ilistirilmiş fotoğraflardı. Resimlerde en fazla 8 yaşlarında duruyordu. Kafasına, karnına, bacaklarına bir çok darbe almıştı. Yurtta zorbalığa mı uğramıştı bu kız? Diğer bilgileri kontrol ettim. Ailesiyle birlikte araba kazası geçirmiş. Anne ve baba olay yerinde hayatını kaybetmiş. Bu kazada Asya, 3 yaşındaymış. Büyük ihtimalle ailesini hatırlamıyordur bile. Yakın akrabalardan kimse kabul etmemiş çocukları. Böylece Çocuk Esirgeme Kurumu, çocukları Yetiştirme Yurduna yerleştirmiş. Bu darp raporundan sonra başka bir hastane kaydı yok. Demek ki bu tek vakaydı. Ya da diğer vakalar bir şekilde saklandı. Veee Asya Hanımın zayıf noktası da karşımdaki yazılar da yer alıyordu. Kamera kayıtlarını bir klasöre attım. İzleyip, benden korkması için geçmişten bazı anılarımı da koydum o klasöre. Bir de Akın'ın bizim uyuşturucu kuryeliğini yaptığı zamanların bazı kayıtlarını. Şimdi de yüzüme karşı söyle bakalım o lafları. Odadan bilgisayarla birlikte çıktım. Kıvanç hemen peşime takıldı. Şirketin -2. katındaki depoda tutuluyordu. Asansörden inip, onu tuttuğumuz depoya yaklaşırken sesini duydum. Yürümeyi bırakıp sessizce onu dinlemeye başladım. " Şu dünyanın gam yükünü Çeken var mı benim gibi Gece gündüz gözyaşını Döken var mı benim gibi Talihim yok bahtım kara Böyle hayat batsın yere " Sesi titriyordu. Kendi kendine mırıldanarak söylediğinde bile, değme sanatçılara taş çıkarıyordu... " Sinesine vura vura Ölen var mı benim gibi Gitmezki başımdan atam Ben bu derdi kime satam Saçlarını tutam tutam Yolan var mı benim gibi " Susmuştu. Şarkı bittiğinde benim de durmak için bir sebebim kalmamıştı. Silkelenip kendime geldim. Islık çalarak kapıyı açtım ve içeri girdim. Beni fark etmemişti bile. Ya da yok sayıyordu ! Bir sandalyeyi çekip, tam karşına koydum. Otururken bilgisayarı Kıvanç 'a uzattım. Bacak bacak üzerine atarak, ıslığımı çalmaya devam ettim. Dosyayı açınca ıslığımı kestim. " Eveeeeeeettt ! İşte geldik benim en sevdiğim bölüme Hırçın kız. Bakalım o tırnaklarını yine çıkarabilecek misin ? " Asya, tepki bile vermiyordu ? ❤❤❤❤❤ Asya'nın anlatımıyla Kandırmıştı beni. Bu hasta ruhlu psikopat, kendini bağlatıp mağdur gibi göstermişti. Onu kurtarmış, bir de aptal gibi kucağına atlamıştım. Ve o manyak beni öpmüştü ! Benimle adeta dalga geçmiş, alay etmişti. Bir de arkama saklamıştı kaçarken ! Geçen her dakika, Abimi bulma ihtimali içime oturmuş, nefes dahi almama engel oluyordu. Bu hayatta ondan başka kimsem yoktu. Tek ailemdi. Benim için bütün hayatını harcamışken, onun için gerekirse canımı dahi verirdim. Yine o kayığa binmiş, uçsuz bucaksız karanlık ve dipsiz o denizde bir başımayım. Korkularımdan kaçmanın tek yolu buydu. Sığındığım, beni içinde saklayacak kadar karanlık koca bir deniz ve bana yetecek kadar küçük bir kayık... Kapı açılmış, o hasta herif tekrar yanıma gelmişti. Muhatap dahi olmak istemediğim için görmezden geldim. Karşıma oturmuş, ıslık çalıyordu bir de ! Ellerim bağlı olmasaydı gösterirdim ben ona ! Elini bir kaç kez şıklattı gözümün önünde. Kaşlarımı çatıp, asık suratımla baktım. Gayet de düz bir şekilde onu görmek istemediğimi belli edecek şekilde konuştum. " Ne var ? Bu sefer neyin peşindesin ? " Gülümsedi. O bu masum bir gülümseme değil, psikopat ya da sadistçe bir gülümsemeydi. " Elimdeki bu dosya senin hakkında sevgili Asya ! İçinde çok heyecanlı şeyler yazıyor. Neler yazdığına birlikte bakmak ister misin ? " Kibirli halleri ben de sadece itici bir his uyandırıyordu. " Eeeee, öğrendiysen öğrendin ! Ne yapalım yani ? Tebrik mi edeyim seni ? " Dosyayı kapatıp, burnumun dibine kadar girdi. O gülümseme hala suratındaydı. Gözlerini kapatıp, burnunu tenime sürterek kulağıma doğru yol aldı. " Zayıf noktanı da buldum asi kız ! Biraz daha benimle böyle konuşmaya devam edersen bunu kullanmak zorunda kalacağım. Devam et ama lütfen ! Seni korkarken görmek, beni sevindirecek.. " Bana olan yakınlığından o erkeksi kokuyu alabiliyordum. Bu kadar sinir olduğum bir adamın kokusu beni etkilememeliydi ! Dişlerimi sıktım. Sözleri bitmesine rağmen, hala kulağımın dibindeydi. Ve nefesi beni huylandırıyordu. " Çekilir misin artık ? " Gülünce nefesi daha yoğun geldi. " Neden ? Ben sevdim burayı. Yoksa etkilendin mi, sevgilisi olan kız ? " Burnumdan sert bir nefes verdim. " Saçma sapan konuşma ! Çekil artık ! Ve evet ! Bir sevgilim var ! O yüzden uzaklaş artık ! " Geri çekildi. " Kıvanç, Alp'in gönderdiği videoyu oynat bakalım. Kerem beyin maharetlerini hep beraber izleyelim ! Asya da eminim merak etmiştir, sevgilisi kayıpken Kerem Bey kendini nasıl teselli ediyor ? " Ne saçmalıyordu bu ? Kerem ne yapmıştı ki, bu adam beni onunla vurmaya çalışıyordu. Kıvanç denen adam, bilgisayarı ayarlayıp ekranı bize doğru çevirdi. Siyah bir odada bir yatak vardı sadece. Ekrana bakarken ' eee ne var yani bunda ? ' diyecekken, Kerem iki kızla ekranda belirdi. Kaşlarım çatıldı. " Yalnız bir tanesi de kesmiyor Kerem Beyi. Demek ki sen onu yeterince doyuramıyorsun Asya ! Çok ayıp ama ! Bak adam ne hallerde ! " Elime geçirsem, Kerem'in erkekliğini kesip ona yedirecektim. Birini öpüyor, diğerini de okşuyordu. Yanımda iki erkek varken bunları izlemek, beni çok utandırdı. Gözlerimi kapattığım an, yüzümde bir el hissettim. " Aç o gözlerini ! Hepsini izleyeceğiz Asya ! Hem de birlikte. " İşler ilerliyor, yavaş yavaş soyunmaya başlıyorlardı. İlk kez bir erkeği hatta ilk kez bir kadını çıplak görecektim. Sıra iç çamaşırlara gelince tekrar kapattım gözlerimi. Yapamazdım. " Aç Asya ! Bak ekrana ! " Kafamı iki yana sallayıp, dişlerimi sıkmaya devam ettim. " Kıvanç durdur kaydı. " " Bak bana ! " Sesi sertleşmişti. Sinirlendiği belliydi. Gözlerimi açmadım. " Demek sözümü dinlemiyorsun ! Pekala, bunu sen istedin, hırçın kız ! Seni uyarmadığımı söyleyemezsin ! Kıvanç istediğim şeyler hazır mı ? " Hala gözlerim kapalı bekliyordum. " Son şansın Asya ! Eğer hemen şimdi açmazsan o gözlerini, uzun zamandır yaşamadığın o kabusu birazdan yaşatacağım sana. Bu da beni bu depoda bırakıp kaçmadığın, beni kurtardığın için sana kıyağım olsun ! " Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Öğrenmiş olabilir miydi ? Hayır mümkün değildi ! Yetiştirme Yurdundan beri bir daha bunu yaşamadım. Her yer temizdi. Asla denk gelmedim. Bilmesi mümkün değildi. Bu zaafımı bir tek ben biliyordum artık. Çünkü, insanlar zayıf noktanı yakaladığı an, seni hemen oradan vuruyordu. Bu korkumu kimseye söylememiş, hatta kendime bile unutturmuştum. Bilmesi mümkün değildi. Kolumda bir karıncanlanma hissetmememle bütün korkularım ayağa kalktı. Kendimi kaybetmiştim. Olmazdı ! Olamazdı. Bana bunu yaşatamazdı. " Hayır ! Haaayııııııııııııııııırrrr ! Çıkar ! Aaaaaaaallll, al onu üstümden ! Al ne olur ! " . . . . . Devam edecek ...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE