İSTANBUL

1055 Kelimeler
AHU EROĞLU (ALİN SOYSAL ) İSTANBUL bir kaç kez duydugum bir söz vardı . Taşı toprağı altın diyorlarmış bu şehir için kim demiş yada neden demiş hiçbir fikrim yok . Ama Sabiha Gökçen Hava Limanına indigimde kendimi daha iyi hissettigimde bir gerçekti . Sonunda sırtımdaki yüklerimden kurtulmuştum işte , etrafıma bir robot gibi bakıyor oluşum kendimi o kadar kötü hissettirdi ki kimisi anne , babasına sarılıyor kimisi sevgilisinin boynuna atlıyor kimiside başı dik bir şekilde elinde valizi çıkışa doğru yürüyordu . Ben mi ? Ben öylece duygusuzca bekliyordum neyi bekledigimi de bilmiyorum . Gerçi abim arkadaşının beni alacagını ve evime götüreceğini söylemişti . Evim hiç gelmedigim ama okumak için hayalini kurduğum şehirde bir evim varmış bu cümleyi duyduğum ilk an ne kadar da şaşırmıştım benim doğup büyüdüğüm kendi memleketimde bile bir evim olmamıştı aşiretimizin bir sürü arazisi iş yeri konakları vardı üstelik en büyüğü de ailem dediğim ahlaksızların yaşadığı yerdi AİLE !! Ne kadar da ironik değil mi aile dediğin zaman aklıma gelen sadece abimdi yani dün geceden itibaren oda yok olmuştu kendimi kirli hissediyordum ve bu çok ağırdı insan gözünden sakınarak büyüttüğü kardeşi için nasıl böyle bir şeyi düşünürdü yada yapardı aklımı kaçıracaktım. Unut kızım unut Ahu lanet olsun ben nasıl unutacağım tüm bunları yeniden gözlerim doldu . Ben kendi kendime telkinler verip düşüncelerimin arasında kaybolmuşken birisi adımı sesleniyordu. AHU , AHUUU bu da kimdi derken yeniden hatırladım bu beni eve götürecek adam dı . Başka birisi bunu söylese gülerdim kim hava alanında birini bekledigini unutabilirdi ki değil mi ? HAYATIMI KARARTTIGINI UNUTMAYACAĞIM BABA !! BANA YAŞATTIĞIN AŞAĞILANMAYI UNUTMAYACAĞIM ABİ !! BENİ BÖYLE İNSANLARIN ELİNE BIRAKMANI ASLA AFFETMEYECEĞİM ANNE !! Zihnimin içinde hiç susmayan sesle kafamı sola doğru çevirdim bana doğru gelen 30 yaşlarındauzun boylu sarışın bir adamla aynı yaşlarda ama yanındaki adamdan daha kısa görünen kumral bir kadın görüş açıma girdi . " Merhaba Ahu ben Mert, abin Yiğitle asker arkadaşıyız " yanındaki kadında merhaba deyip kendini tanıttı Mert beyin nişanlısıymış adı Elif bakışları bana birşey anlatmaya çalışıyordu sanırım ama mevcut durumum yüzünden kimsenin halini anlayabileceğim yoktu . " Merak etme seni evine biz götüreceğiz . Üstelik tam karşı dairende nişanlımla birlikte yaşıyoruz . Herhangi bir şey olursa yada bir sıkıntın bana yada Elif ablana gelebilirsin seve seve yardımcı oluruz . " Dedi . " Sanmıyorum " deyince anlamadığı için kaşlarını çattı . " Anlamadım " diyerek düşüncelerimi doğruladı . Kimseyle uzun diyadoglar kuracak mecalim yoktu bu yüzden tamam diyerek geçiştirdim . Mert bey valizimi almak için eğilince istemeden bir adım geriledim . Bu Mert beyin gözünden kaçmadı .Verdiğim istem dışı bu tepki yüzünden kaşlarını çattı ama ben ona bakmadan hızlıca çıkışa doğru yönümü çevirip ilerledim. Hareketim yanlış anlaşılmasın diye de " Çok yorgunum hızlıca eve gidebilirmiyiz ? " Diyerek dikkatlerini dağıttım . Sanırım yaptığım bu hareket Elif hanım tarafından yanlış anlaşıldı ki kısık sesle beni nişanlısına şikayet etti ama yinede umursamadım . Madem ailem dediğim insanlar beni düşürdüğü durumu umursamıyordu bende başkalarını umursamayacaktım. Herşey hızlıca olup bitti , belki ama benim için bir asır geçmiş gibiydi artık bir gecede 30 yaş almış gibiydim . Abimin evi kadıköyde'ymiş gerçi adam koyu fener bahçeliydi normal olsa gerek . üç katlı bir binaydı ilk katı kepenkle kapalıydı sanırım dükkan falandı , ikinci katında karşılıklı iki daire vardı üçüncü katta da muhtemelen yine iki daie vardı ama şuan hiç ilgimi çekmiyordu . Daldığım düşüncelerden " Evvvettt burası bizim evimiz Ahucum , karşısıda senin " diyen Elif hanımın sesiyle çıktım. Başımla onaylayıp eve doğru yönelmişken yaptığım şeyin ne kadar kaba olduğunu farkedip yeniden arkamı döndüm ve karşımdaki çifte teşekkür ederek evin anahtarını çıkartıp kapıyı açarak içeriye girdim arkamı dönmeden kapıyı kapattım . Ve içeriye yöneldim . Ev çift daire olup oldukça genişti oturma odasına doğru uzunca bir hol takip ederken sırayla sağ ve sol tarafta ikişerli kapı bulunuyordu . Kapıdan girince karşıda geniş ve modern bir vestiyer vardı hemen bir kaç adım sonrasında ise bir kapı kapıyı açınca burasının mutfak olduğunu gördüm büyük L şeklinde bir beyaz mermerden bir tezgah orta kısımda şık bir evye hemen tezgahın sonunda bir kahve makinası tezgahın karşısında ahşap küçük bir masa sandalye takımı ve mutfak eşyalarıyla oldukça şık , modern aynı zamanda temiz görünüyordu üstelik bir balkonu da vardı . Ama şuan balkon düşünecek kafada değildim önceliğim evin içinde nerenin ne olduğunu öğrenmekti bu yüzden ışıgı kapatarak mutfaktan çıktım ve iki adım sonrasında geniş bir salonla karşılaştım gri ve lacivertin hakim olduğu oturma grubu ve süs eşyaları dikkatimi çekti oturma grubunun hemen karşısında duvara monte edilmiş kocaman televizyon sağ çarpasında kocam bir duvar kütüphane olarak dizayn edilmiş ve bir okuma koltuğu , ve tam sol çaprazda büyük bir yemek masası ve sandalyeler arka tarafındaki duvarın tamamı ise abimle benim çocukluktan bu yana çekildiğimiz fotoğraflarla kaplıydı uçağa bindiğimden beri kendimi sıkıp ağlamamak için verdiğim çaba tam şuanda yok oldu ... Artık anılarımız olmayacaktı . Artık abim olmayacaktı . Artık tek başımaydım bunu idrak edince tüm kanım çekildi . Bütün gece o fotoğrafların başından bir adım bile ayrılmadan ağladım . Gece , gündüze kavuşurken ben yerimden kıpırdamadım ama sanırım göz yaşım kalmamıştı ki artık sadece bir ceset gibi öylec karşımdaki duvarı ve fotoğrafları izliyordum . Aklımı yeniden kullanmaya başladığım zaman bu sondu Ahu dedim . Bu sondu artık o aileden hiç kimse için kendini perişan edip ağlamayacaksın bu günden itibaren 19 yıllık esaretin bitti yeniden doğdun . Yerimden kalkarken ayaklarım uyuştugu için ağrıdığından üzerine basamadım adım atabildiğim de ise ilk işim bütün fotoğrafları toplayıp yemek masasının üzerine indirmek oldu . İşim bitince kapının önüne yeniden gidip valizimi aldım ve odaları gezdim iki büyük yatak odası ,bir misafir odası ve birde ortak banyo vardı bunlardan balkonu olan tek yatak odasının tam benim zevkime göre dizayn edildiğini farkettim . Ben balkon ve teras hastası birisiydim öyleki Mardinde ki konağımızda terası olan tek oda bana aitti . Babam da abim de sevmezlerdi o yüzden odalarının teraslarını odaya dahil edip kapatmışlardı . Üstelik zamanında benimkini de kapatmak istemişti babam ama abim izin vermemişti . " Biz sevmiyoruz teras balkon ama Ahu'm seviyor baba onun terası kalacak " demişti. Hayır Ahu unut , unut Mardin yok . Baba yok . Abi yok . Artık YİĞİT EROĞLU var HAMİT EROĞLU var ama artık AHU da yok sadece soyadımı değil adımı da reddediyorum bundan sonra yapacağım tek şey var adımla beraber soyadımı da değiştirmem ve kayıt yaptırırken heyecandan havalara uçtuğum okuluma devam edip çok istediğim bölümü okuyup cübbemi giymek .....
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE