🦋 KONAĞIN GÖLGESİNDE BÜYÜYEN KIZ 🦋

735 Kelimeler
📖 2. BÖLÜM –KONAĞIN GÖLGESİNDE BÜYÜYEN KIZ “Bazı evler duvarlarıyla değil, içindeki sessizlikle sınar insanı. Nehir için bu sessizlik, yaklaşan bir fırtınanın ilk nefesiydi.” Konağın taş avlusunda rüzgâr hafifçe eserken, Nehir çıplak ayaklarıyla soğuk zemine bastı. Üşüten şey yalnızca taşların sertliği değil, içine çöreklenen belirsizlikti. Derin bir nefes aldı; bu nefes yeni hayatının başlangıcı gibiydi. Fakat içindeki düğüm, yolun zorlu olacağını çoktan haber veriyordu. Meryem Hanım’ın sert bakışları hâlâ üzerinde dolaşıyordu. Kadının gözlerinde gizli bir hesap, görünmez bir kıskançlık ve açıklanmayan bir rahatsızlık vardı. Bazen küçücük bir çocuk bile yetişkinlerin sakladığı niyeti sezebilirdi; özellikle de Nehir gibi erken büyümek zorunda kalmışsa. Meryem Hanım çayını yudumlarken tespihini sertçe çekip bırakıyordu. “Bu kız daha çok küçük,” dedi yanındaki kadına. “Dayısına düşkünmüş. Bakalım burada nasıl tutunacak.” Bu sözler Nehir’in ince omuzlarına görünmez bir yük gibi çöktü. Başını eğdi; sanki bu evin gölgesi bile onu istemiyor gibiydi. Avlunun diğer ucunda birkaç çocuk oynuyordu. Gülüşleri neşeli görünse de bakışlarında acımasız bir ton vardı. Sarı saçlı bir kız, Nehir’i süzüp arkadaşına eğildi: “Bu küçük yetim o mu?” Arkadaşı alaycı bir kahkaha attı. Nehir derin bir nefes alarak yanlarına doğru yürüdü. “Ben de oynayabilir miyim?” diye sordu. Sarı saçlı kız onu baştan aşağı süzüp dudak büktü. “Biz aileden olanlarla oynarız. Misafirler oyunu bilmez.” Söz bittikten sonra Nehir’in içi sızladı. Çocuklar arkasını dönüp oyunlarına devam etti; küçük bir kalpte derin bir iz bıraktıklarının farkında bile değillerdi. O an Nehir kendi kendine söz verdi: “Bir gün bu evde kimse beni dışlayamayacak.” Avluda yaşanan o küçücük kalp kırıklığından sonra Nehir birkaç saniye olduğu yerde kaldı. Tüm sesler bir anda uzaklaştı; rüzgâr bile ona dokunmadan geçti sanki. Sonra derin bir nefes alıp konağın büyük kapısına doğru yürüdü. Bu ev, kocaman odaları ve soğuk duvarlarıyla bir çocuğu sınayacak kadar sertti. Ama Nehir pes etmeyecekti. Akşamüstü – Konağın İçindeki konuşma Güneş batarken konağın içinde bir hareket başladı. Kadınlar mutfaktan sesleniyor, çocuklar koşuşuyor, koridorlardan ayak sesleri yayılıyordu. Nehir merdivenlerden yukarı çıkarken iki kadının fısıldaşmalarına kulak misafiri oldu: “Dayısı çok düşkün bu kıza.” “Düşkün de… Meryem Hanım yüzünden kolay olmayacak burada.” Cümle kısa ama anlamı ağırdı. Bir yetişkin böyle sözleri duysa umursamayabilirdi… Ama bir çocuğun içini direkt deler. Nehir başını eğdi. Aslında kimsenin yanında olmak istemediği o sessizlik çok daha büyük geldi. Yemek Sofrası – Sessiz Savaş Akşam yemeği hazırlandığında Nehir avludan içeri girdi. Konağın büyük yemek salonu uzun bir masa, ağır sandalyeler ve taş duvarlarla çevriliydi. Masada herkes birbiriyle konuşuyor gibi görünse de bir uçta sessizce oturan küçük kızın farkında oldukları her hâllerinden belliydi. Nehir masanın en ucuna ilişti. Tam o anda Meryem Hanım gelerek masanın diğer tarafına oturdu. Tespihini çekip bırakırken gözünü Nehir’den ayırmıyordu. “Bizim evde herkes yerini bilir,” dedi. Sesi sertti ama kelimeleri daha sertti. “Kimse kimsenin gölgesine sığınmaz.” Sözün altında saklanan hedef çok açıktı: Nehir. Çorba dağıtılırken arka taraftaki bir kadın hafifçe güldü. “Bakalım alışabilecek mi?” diye fısıldadı. Bir başkası: “Zor. Bu ev kolay değil.” Her cümlede Nehir’in kalbi biraz daha sıkıştı. Ama yüzü hiç oynamadı. Sanki tüm yükü sessizce taşıyordu. Dayının Gelişi – Havanın Bir Anda Değişmesi Merdivenden ayak sesi duyulduğunda masadaki herkes bir anda toparlandı. Dayı geliyordu. Salonun havası bir anda değişti. Biraz önce Nehir’e yukarıdan bakan herkes bir anda kibarlaştı, sessizleşti. Dayı masaya girdiğinde gözleri ilk olarak Nehir’i buldu. Kızın yanına eğilip saçını okşadı: “Hoş geldin güzel kızım. Yerine alışabildin mi?” Bu cümle, tam da masadaki herkesin duyması gereken yerden çıkmıştı. Meryem Hanım’ın yüzü sertleşti. Çocuklar birbirine baktı. Kadınların sesi kesildi. Nehir kısık bir sesle “Alışıyorum dayı,” dedi. Ama o cümlede hem kırılganlık hem güç vardı. Meryem Hanım’la İlk Çarpışma Yemek bittikten sonra herkes dağıldı. Nehir koridora yönelirken Meryem Hanım yanından geçerken kulağına eğildi. Sesi buz gibiydi: “Dayın olunca rahatsın. Ama bir gün o iş için dışarı çıkacak. O zaman bakalım kim seni koruyacak?” Bu söz bir çocuk için ağırdı. Ama Nehir geri adım atmadı. Gözlerini kaldırıp Meryem Hanım’a sessizce baktı. Bu bir cevap değildi… Ama cesaretti. Meryem Hanım ne bekliyorsa onu bulamadı. Bu küçük kızın o bakışı, ilginç bir şekilde kadının içinde bir rahatsızlık yarattı. Nehir’in İlk Zaferi (Sessiz, Ama Güçlü) O an Nehir içinden bir söz daha verdi: “Kimseden korkmayacağım. Dayım olmasa bile ayakta duracağım.” Rüzgâr avludan içeri doldu. Tül perde hafifçe kıpırdadı. Ev sessizdi… Ama Nehir’in kalbinde doğan güç, sessiz bir fırtına gibi büyümeye başlamıştı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE