8.Bölüm Ukala çok bilmiş.

1092 Kelimeler
Lara'dan Adam beni fütursuzca tehdit ederken iki memenin arasına yer yapan Bahattini kafasına dayamamak için kendimi zor tutuyordum. Sinirle dişlerimi kırar gibi sıkıp yüzüne doğru yaklaşarak tısladım. "Tasını, tarağını topla s*ktir git hastanemden..!" "Yanlış yapıyorsun..!" Şimdi elimden bir kaza çıkacaktı. Ama artık sabrımı dizginlemekte zorlanıyordum. "Sana git dedim doktor. Yoksa yaka paça herkesin gözü önünde seni sürükleye sürükleye attırırım buradan...!" Sinirle önümden geçip çıkışa yürüyen Betül'ün başhekim diye hastanede tuttuğu adamın neyine güvendiği belliydi. Kimse bu Alparslan Karasu.. ondan korkacak değildim tabiiki. Adamın arkasına bakmayı bırakıp daha kim olduğu bile belli olmayan kesip biçtikleri hastanın yanına vardım. Üç tane ameliyat görevlisi hiç bir şeye dokunmadan beni bekliyordu. "Hastanın kalbini almaya çalıştığınıza göre, beyin ölümü gerçekleşmiş olmalı?" dedim hepsine sinirli bakıyordum. Hiç birinden çıt ses çıkmıyordu. "Yaşayan hastanın kalbini almak ha. Bu bile bile insan öldürmeye girer, katil misiniz siz?" Hepsinin gözlerinin içine baktım. Pek katilden farklarıda yok gibiydi. "Hastanın yarasını dikin çabuk. Kadın kan kaybediyor...! " Başka yanlış bir işlem yapmasınlar diye başlarında bekledim. Kadını alıp servis odasına taşıdılar. Bu hastaneyi arındırmam gerekiyordu. Sinirle yeniden odama doğru adımlarken beni gören Seda hızla ayağa kalktı. Sinirden elim ayağım titriyor, yerimde duramıyordum. Babam bu hastaneyi Betül'e emanet etmişti. Asla işine karışmadım. Zaten yeterince babasının kızı diye kıskançlık içindeydi. "Git muhasebeden çıkışını al Seda." "Efendim, anlamadım Lara hanım." Bir adım daha yaklaşıp sert bir şekilde yüzüne baktım. "Kovuldun Seda. Git işlemlerin yapılsın..." Ondan başka cevap beklemeden sinirle muhasebeyi aradım. Açılan telefonda adamın konuşmasını beklemeden sinirle konuştum. "Bütün doktor ve hemşireler hatta ameliyat görevlilerini işten çıkart. Hepsini tek tek ara." Daha cevap bile vermeden hasta ile ilgili birimi aradım. "Alo Betül hanım buyrun!" diyen kadınla konuşmaya başladım. "Bütün ameliyatları başka hastanelere yönlendir. Geçici bir süre hasta kabulü durdur. Yatan hastaları başka hastaneleri arayıp sevkini sağla." diyerek daha kadının konuşmasına bile izin vermeden devam ettim. "Ve bundan sonra soranlara Betül hanım yok. Lara hanım var dersin. Ve dediklerimi soru sormadan uygula..!" diyerek telefonu kapattım. Belki aralarında suçsuz olanda vardı. Ancak bunu bilemezdim. Odamda elimde telefon bir ileri bir her gelip gidiyordum. Şu hale bak. Daha hastaneye adım atar atmaz yaşadığım şey gerçekten şaşırtıcı. Ancak gerçekti. Elimdeki telefonda Suat'ı bulup aradım. "Efendim Lara.Hastane yönetimi sarmadımı yoksa?" Suat'ın her şeyi dalgaya alan bir mizacı vardı. Ancak çok zeki ve bilgili bir arkadaşımdı. Yoksa evlat olsa sevilmez bir adam olduğu bir gerçekti. "Suat..!" dedim. Suat sesimden bir problem olduğunu anladı bile. "Hayrola?" "Betül, bana pek yönetecek bir hastane bırakmamış Suat." dedim. "O ne demek Lara?" "Anlatacağım.Sen Alparslan Karasu adında birini tanıyor musun?" "Yani öyle bir an söyleyince çıkaramadım. Ne iş?" "Adam hastaneyi kullanarak organ nakli yaptırıyor. Ve Betül'ün bilgisi olduğunu söylüyor." "Yok artık, abi haklıymış desene?" Şaşırıp kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" "Ya işte bu Necati falan aynı iş. Yengeyi kaçırdılar ya işte. Betül'ün bulaştığı başka pislik olabilir demişti. O yüzden kapına adam dikiyoruz." "Ben onu yengenizi koruyorsunuz diyordum ama neyse." "Ya hem yenge hem seni koruyoruz işte Lara." "Ameliyatı yapan doktor beni alenen tehdit etti." "Allah Allah. G*tü o kadar büyükmüş haa!" Suat'ın dediğine kıkırdadım. Manyak yaa. "Tamam ben araştırıp kim olduğunu öğrenirim. Sen merak etme. Bundan sonra yanlız bir yere gitme Lara. Ben abiylede konuşurum." "Öyle bir şeye gerek yok Suat. Sen sadece bu Alparslan kim bana öğren." "Tamamdır akşama elinde." Kaç saat işten çıkarma, hasta sevk işlemleri ile uğraştım. Hastane böyle bir değişiklik için uygun değildi. Ancak son kuruşuda olsa güvenmediğim kimse ile çalışamazdım. Biz hayat kurtarmak için vardık. Öldürmek için değil. Hiç bir insan ve canlının yaşama hakkını elinden alamazdım. Günün garip geçen yorgunluğunu Nazlı'ya belli etmek istemiyordum. Arabayı bay kasıntının arabasının yanına park edip arabadan indim. Beni görünce arabadan indi. "Demir evde mi hâlâ?" "Evet, bende yeni geldim." Bu adamın değişik bir havası vardı. Dik duruşlu, çekingen bakışları. Bir erkeğin çekingen bakmasına alışık değildim. Bu adamı sinirlendirmek hoşuma gitmesini anlayamıyordum. "İyi, ben gidip bakayım bunlar birbirini öldürmüşse ararım seni." Kafasını yana çevirip gülünce bakışlarım yüzünde takılı kaldı. "Abinin yengeye zarar verebileceğini sanmıyorum ama yenge bu ara öldürmeye merak sardı." Bende onun gibi güldüm. "Nazlı, Demir'e kıyamıyor malesef. Bende isterdim şöyle burnunu sürtsün ama yok." "Suat'ın dedikleri ne? Bu tehdit eden doktor kim?" "Boş ver. Hallettim ben." "Betül hanım, daha ne kadar belaya bulaştı kim bilir." "Sen merak etme ben başımın çaresine bakarım." "Doğru bakarsın. Eniştemiz vardı değil mi?" Elimi ağzıma koyup cilveli cilveli kıkırdadım. Taktı Bahattin'e. "Neyse ben gidiyorum. Sen dikkat et asıl." diyerek yukarı evime çıktım. Anahtarla eve girince kapıda beni karşılayan bir Demir beklediğim bir şey değildi. Yani Nazlı'yı tercih ederim, bu soğuk nevaleyi değil. "Neredesin sen Lara?" "Pardon..!" dedim büyük bir şaşkınlıkla. "İşim var gideceğim, gelemedin bir türlü..!" Ya bu Demir, beni emrindeki adamları falan mı sanıyor acaba? "Geldim, ne oldu?" "Bunlar Nazlı'nın eşyaları. Akşama bir şeyler ayarladım. Hazırlarsın sen. Uyanır az sonra." "Daha uyanmadı mı?" "Nazlı uyuyunca biraz uzun uyur. Uyanınca yemek yemesin.Hadi ben gidiyorum. Karıma dikkat et." "Emredersiniz komutanım. " dedim imayla. Kapıya gidecekken tekrar arkasını döndü. "Haa bugünki duyduğum meseleyi de sonra konuşacağız Lara." Gevşek ağızlı bu Suat. "Maşallah adamının da söylemediği kimse kalmamış." "Ee kimin arkadaşı normal." Aman laf soktu, mürdüm eriği. "Hadi ben gittim. Karımın arada nefesini yokla. Kontrol et." Hayretle yüzüne baktım. "Demir bebek mi bu kadın?" Zaten normal zamanında bile çatık olan kaşları biraz daha çatıldı. "Ne dediysem onu yap Lara..!" "Demir gider misin artık.. !" Demir sert suratına yakışmayan bir sırıtmayla kapıdan çıkıp gidince odama gidip Nazlı'yı kontrol ettim. Hâlâ baygın gibi uyuyordu. Birazda akşam verdiğim uyku ilacının etkisi vardı. Üstüne ağlamakta onu yormuş olmalıydı. Yaşadığı şey kolay değildi. Bir anne için bebeğini kaybetmek hiç bir acıya denk değildir her halde. Akşamın çöken karanlığında nihayet uyanan Nazlı bana seslenince Demir öküzünün dağıttığı kitapları topluyordum. "Nazlı canım uyanmışsın." Gözleri farkettirmeden Demir'i arayan kızla gülümsedim. Birlikte Demir'in ayarladığı yemeğe gitmek için Nazlı'yı bir güzel hazırladım. Böyle kendine güvenen güzel olduğunun farkına varan bir kadın olsun istiyordum. Varsın ki Demir'e pabucunu ters giydirsin. Hazır olan Nazlı'yı aşağıya kadar eşlik ettim. Aslında kapıdanda uğurlardım. Ancak ayaklarım beni istemsiz getirmişti. İyi akşamlar Tuncay bey." dedim geldiğimizi belli etmek adına. "İyi akşamlar Lara hanım. Ben yengeyi bırakıp gelirim. Bir yere giderseniz haber verin." Kollarımı birbirine bağlayıp tek kaşımı havaya kaldırdm. "Peşime seni Demir mi taktı? Benim kimsenin korumasına ihtiyacım yok!" dedim. Sinirlenmiş gibi bakıp sesi az önceki yumşaklığını yitirdi. "Betül hanımın bulaştığı adamlar sizin içinde tehdit oluşturabilir Lara hanım. Yiğitliğe b*k sürdürmemekte bir yere kadar." Nazlı'nın yüzünden bizim atışmamıza şaşırdığı belli oluyordu. "Tamam, Tuncay abi. Lara'nın bir yere gittiği falan yok. Hadi biz gidelim." "Tamam yenge, hadi gidelim." diyerek bana ters bir bakış atan adam yengesini arabaya yerleştirdi. Kapıyı açarken ağzının içinden gevelediğini duydum. "Burnu düşse yerden almaz. Ukala, çok bilmiş."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE