Hayal Kırıklığı

1086 Kelimeler
Poyraz Islanmış, korkmuş titriyordu.. Bir köşeye saklanmış. Sokak lambasının ışığı yanıp yanıp sönüyor ve üstünden akan yağmur tüm şiddeti ile sırılsıklam etmişti zayıf bedenini. Bedenini çöp kutusunun yanına siper etmiş, sanki sarılıp sarmalanıyor. Yanına geldim, elimdeki şemsiyeden utandım. Kaldırıp bir köşeye atarken kolundan tutup kaldırdım Gözlerini bile açamıyorum yağmurun fırtınanın şiddetinden " ben açgözlü değilim" diye bağırdı göğsüme vurarak. Sımsıkı sarıldım. Tüm bedeni sarsılarak ağlıyordu " istemiyorum paranı al, tek kuruşunu istemiyorum. Satılık değilim ben" Daha ne söyledi nasıl incitti kim bilir, Sude miydi o kız. Ben kabus mu görüyorum. Küçük kızı aşağılayan o kadın benim 7 yıldır aşık olduğum kadın mıydı? " Kim söyledi böyle bir şeyi? Hadi eve gidelim, orada konuşacağız" " Bırak istemiyorum" Direnmeye çalışıyordu, o kadar güçsüzdü ki! " Masal sen benim karımsın" Ben miyim bunu diyen? Evet karım ama ben mi dedim bunu? Gözlerime baktı, yumşamıştı... öfkesi biraz olsun dinmiş ama yüzünden keder akıyordu " karımsın" deyip tekrar aldım kollarımın altına. Başını öptüm. " Seni Kim üzdü ise beni karşısında bulur" Neden bu kadar canımı acıtıyor üzüntüsü? kalbimde hissediyorum acısını. Öyle öfkeliyim ki, onu üzen kim olursa olsun dünyayı başına yıkmak istiyorum. Zar zor da olsa ikna edip eve getirmiştim. İkinizde sırılsıklam ıslaktık, elinden tutup doğruca banyoya götürdüm. ılık suyu açıp altına girdim kucağıma sincabımı da çekerek. Soğuktu, üşümüş... titriyordu! " birazdan ısınacaksın" Kollarını ovalayıp ısıtmaya çalışıyordum ki ılık duşun da etkisi ile azaldı titremesi. Ayaklarında minik çizikler vardı, yalın ayak koşarken olmuş belli. Sonra o ana geldi, başını göğsüme yasladı. Tüm bedenini sanki bana emanet etti, bana sığındı. Sarılmıyordu ama bana bırakmıştı bedenini.Kollarımın arasına sardığım narin vücudu karşı koymuyor, sanki soluklanıyordu. Ve bu, kalbimi daha önce hiç atmadığı bir şekilde attırdı. Benim kalbim bu ritimde hiç atmamıştı! İçimi sıcacık bir his kapladı, ne zaman eve dönsem anneme ,aileme bu his kaplardı içimi. Aile hissi... Bu kız ne ara benim ailem oldu Çenesini tutup kaldırdığımda yorgunluktan kapanmak üzere gözleri ile bana bakıyordu. Islanmış kıyafetleri vücuduna yapışmış... Onu istiyordum, her zerremde her hücrem onun için çıldırıyordu Bakışlarım dudaklarına kaydı, kıpkırmızı dolgun dudaklarına Örselenmişti, yorgundu, üzgün. Öyle kırgın bakıyordu ki bir kenti yakasım var! Yüzünü okşadım, ve kucağıma aldım tek hamlede. Gözlerime yorgun ve de şaşkın ama en az benim kadar arzu dolu bakıyordu " Poyraz!" Bir an ismimi duymamla göz göze geldik, dudaklarına baktım tekrar " karımsın" dedim sadece dudağına kapanmadan önce. Alt dudağını alıp emmeye başladığımda kucağımda tüm vücudu kımıldandı. Kalp atışını tenime çarpışı ile hissedebiliyordum Derin bir öpücük çaldım ondan, kendimi çektiğimde nefes nefeseydi! " benimsin" tekrar dudağına kapandım bu defa sırtını banyo duvarına dayayarak. Bedenimi bedenine bastırmış başı ellerimin arasında dudaklarına sert biçimde kapanmış emiyor, dilimi ağzına sokmuş tadını son damlasına dek alıyordum O kadar lezzetli ki! Kendimi tekrar çekip gözleri arzu ile kayan genç kıza baktım, ellerim önce saçlarına dolandı, ardından bacaklarını okşayarak kendimi daha da bastırdım bedenine. Tenim teninde alev alıyor, ruhumda bir yara kapanıyordu! Sude bende bir yara açmıştı, ama bu kız tüm yaralarımı sarıyordu " istiyor musun?" Soluk soluğa sordum bedenini bana teslim eden karıma! Başını aşağı yukarı salladığı anda onu kendime katmaktan başka bir şey yoktu artık zihnimde, ruhumda, hislerimde. Gözlerimi açtığımda kollarımın arasındaydı. sol kolumun üstünde başı, ve tüm bedeni bedenimde bitişik. Sırtı göğsüme öyle bir temas ediyor ki, sanki yapışmışız. Diğer elim ise kızın karnından aşağıya iniyor. belli ki beline sarılmışım, bacaklarım bacaklarına kenetlenmiş. Kıpır kıpır hiç durmuyor Çıplak sırtına öpücük kondurup başımı boynuna gömdüm " Ne senin derdin, niye uyumuyorsun?" İki büklüm titrek bir sesle inledi " acıyor" Başımı boynundan çekip yüzüne baktım, acı ile buruşmuştu yüzü evet ,belli ki canı acıyordu " neren?" Sessizce gözlerini kaçırdı. İlk seferleri, neresi açılabilir Poyraz. Elim kasığına gitti.. irkildi ama kaçmadı Masaj yapmaya başladım " çok mu ağrıyor bebeğim? " Kafasını salladı. " sıcak su iyi gelebilir, bekle burada yapıp geliyorum. Ağrı kesici de bulurum şimdi" Demir Gökhan amcamın karşısında lafa nasıl gireceğimi bilemeden bekliyordum. " amca... Ben nasıl desem?" " kıvranıp durma oğlum, biliyorum ben" Utançla gözlerimi kaçırdım. " amca çok özür dilerim, biz bekleyecektik. O iyileşene dek.." Sıkıntı ile nefes alıp verdi. " bizde oldu eşeklik, sizi çok yakıştırdık. Önemli olan kulun yakıştırması değil mevlam yakıştıracak ama işte insan oğlu... durmuyor" Bu adamın bu kadar iyi olması her defasında eziyordu bizi. Dünyalar tatlısıydı Gökhan amcam. Bir kızı bir karısı, dünyası o kadar. Dümdüz dürüst bir adam. Şu dünyada en son onu üzmek isterdim ve en çok da istemeden de olsa onu üzdüm! " Ne zaman gidiyoruz kızı istemeye?" dediğinde şaşkınlıkla baktım onunla Peri yengeme " Neye şaşırıyorsun oğlum, kız bizim oğlan bizim tabi ki gidip isteyeceğiz" " hem kalabalık olursak o Mete manyağı seni vuramaz" diye gülerek kahvesini içmeye başladı. Çok ilginç bir arkadaşlıkları vardı... İnsan imreniyor değil hani! Masal İlk defa bana " Ne istiyorsun, ne istersen veririm " demedi. " karımsın" dedi. Karısı gibi gördüğü için mi? Öyle mi istedi, karısı olarak mı istedi beni.. Uyuyordu, parmaklarım yüzünde dolaşırken aniden ağzına aldı ısırıyor gibi ama acıtmadan sıkarak Elimden olmadan kıkırdadım " Bakma öyle açım " Göğsüne daha da çok çekti alnımı öperek. " birdaha yapma güzelim" Neyi? yüzüne mi dokunmayayım? " Neye ne kadar ihtiyacın olursa bana söyle veririm, ama satma bir şeyi eşe dosta. illa satacaksan da kuyumcuya sat. Değerinin 5 de biri bile değil 300 bin" Doğru mu duydum, o cadılara mı inanmış? Başımı kaldırıp baktığımda ciddi olduğunu anladım yüz ifadesinden. " 50 bin" Kaşını çatarak baktı pür dikkat. " anlamadım" " dün gece için... 50 bin istiyorum" Yüzü daha da sertleşti. " dün gece için!...50 bin istiyorsun?" Sıktığı dişlerinin arasından söyledi öfke kusarak. Başımın altındaki kolunu çekip sinirle yataktan kalktı yerden tişörtünü alıp ayağa kalktı. Gardolaba gidip birşeyler yaptı, onu izliyordum. Elinde bir deste para ile gelip üstüme doğru fırlattı. " 100 bin var, 2 gün hizmet edersin. Banyoya gidiyorum yanıma gel, paranı hak et" Gözüm yataktaki saçılmış paradaydı... " Sonra sayarsın, gel çabuk" diye tok bir ses yükseldi banyo kapısından. Titreyen dudağımı birbirine bastırarak belime sardığım çarşafla geldim banyo kapısını önüne. Eli ile kapıyı açmış bekliyordu eşikte. " kaldır kafanı" Kaldırdım, öyle öfke dolu ki! Değmez miyim acaba, onun için mi kızdı? 50 bin etmez miyim, çok mu geldi? Üstümdeki çarşafı tek çırpıda çekip bana baktı uzun uzun. " İçeri geç" Ellerimle vücudumu kapatmaya çalışarak girdim banyoya, hemen ardım sıra da o girdi kapıyı kapatarak. Poyraz Para için, yine para için girdi yatağıma! karımsın dememe rağmen, ne yaparsa yapsın arkasında duracağını söylememe rağmen! Doymuyor gözü, bir türlü paraya doymuyor! Oysa dün akşam gözyaşı döküyordu , isyan ediyordu kendine açgöz denmesine," Satılık değilim ben " diyordu! Neden bu kadar canımı acıtıyor kendini para ile bana... Neden?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE