"Kaan! Koş Hilal yok! Kayıp!" diye bağırtılar ile gözlerimi açtım. Gece film esnasında uyuya kalmış olmalıyız. Ve çok uygunsuz bir pozisyonda yatıyorduk.
"Ne yapmalıyım" diye düşünürken kapı açıldı. Bende hızlıca gözlerimi geri yumdum. Gözlerimi yummamla bir kükreme duyulması bir oldu.
Kaan'ın Ağzından
"Umarım iyi bir açıklamanız vardır yoksa katil olabilirim" diyen Yiğit Abi ile yenice ayılabilmiştim.
Yanımda aslında yarı üstümde olan Hilal'i görünce hemen kendimi toparladım. Hilal de yenice gözlerini açmıştı.
"Yiğit Abi gece uyku tutmadı da bende Kaan'ın yanına geldim sonra film izledik. Film izlerken de uyuya kalmışız" diyen Hilal ile Yiğit Ağabey'in siniri az da olsa azalmıştı.
"İyi bakalım. Yarım saate kahvaltı için aşağı geliyorsunuz" dedi Yiğit Ağabey ve odadan çıktı.
Hilal gerçekte güzel ve iyi bir kız ama asla sevgili olmayız. Çünkü benim onu kardeş olarak gördüğüm kadar onunda beni kardeş gibi gördüğüne eminim.
"Yiğit Ağabey'i kızdırmamak için kalksak iyi olur" dedim. "Iıııı şey tamam hadi sen kalk bende kalıyorum" diyen Hilal ile deme amacını anlayarak sırıttım.
Kısacık şortla gelmişti yanıma. Tabii ki de bir yerlerine bakacak kadar karaktersiz değilim. Ama her halükarda fark ediliyordu.
"Niye öyle sırıtarak bakıyorsun?" diyen Hilal ile onu bir çırpıda sırtıma aldım. Bağırmaya başlamasıyla "Ciyaklama" dedim.
Hilal'in Ağzından
"Ciyaklama" diyen Kaan ile sinirlenerek "Ben ciyaklamıyorum bir kere" dedim. Kaan'ın sırıttığına eminim.
"Kızım sen ne ağırmışsın ya felç oldum galiba" diyen Kaan ile sırtını yumrukladım. O ise sırıtarak odama girdi ve beni yatağın üstüne fırlatarak gitti.
Yatağın üstüne fırlatma işi olmasa bu taşıma işini sevdim diyebilirim. Neyse. Yiğit Ağabey'i daha da sinirlendirmek istemeyiz.
O yüzden giyinsem iyi olacak. Dolaptan kot pantolon ile bir t-shirt aldım ve giyip aşağı indim.
Yemek odasına girince Kaan bir anda kahkaha atmaya başladı. "Niye gülüyorsun sen?" dedim ve boş bir sandalyeye oturdum.
"Ya az önce Yiğit Ağabey bizi aynı yatakta bulunca kendi halini görmen lazımdı. Neredeyse korkudan altına edeceksin sandım." derken bile kahkaha atıyordu.
"Sanki sen hiç korkmadın. Bir ara olmayan ceketinin önünü ilikliyordun." dememle birlikte ikimizde kahkaha atmaya başladık.
"Tamam bu kadar eğlence yeter yoksa Yiğit Ağabey'in ızdırabına uğrayacağız." diyen Kaan ile kendimi zorla durdurdum.
"Doğru ya Yiğit Ağabey nerede?" diye sordum.
"Senin ders işlerini halletmek için birkaç telefon konuşması yapıyordu" demesiyle suratımı astım. Yine mi ders!