Kömürlük

1313 Kelimeler
EVİN Mirzayı parmaklıklardan ardından bırakıp Miran abi ile eve döndüm. Eve vardığımızda akşam olmuştu. Miran abi beni bırakıp işine gitti. Konağa girdim. Mirzanın odası artım bizim odamızdı oraya çıktım. Oraya vardığımda kapı açıktı. Biraz ilikleyip içeri girdim. Mihra hanım içerideydi. Elinde yazdığım defter vardı. Defterimi karıştırmıştı. ‘Sen.. Sen hamile misin? Kimden bu çocuk daha oğlumla yeni evlendin. Birde başkasından çocuk mu getirdin peşinden’ diye bağırmaya başladı. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım. Koşup elindeki defteri almaya çalıştım. Beni itip bir tokat indirdi suratıma. ‘Eski nişanlından çocuk yap gelip burada oğluma kendini kakala öyle mi ’ dedi. Kafamı sağa sola salladım. Elime kağıt kalem almaya çalıştım ama beni itti. Sonra saçlarımdan tuttu. Sürükleyerek aşağı kata indirdi. Ben direndikçe ‘yürü seni yılan seni yürü’ diye bağırdı. Avluya buranın çalışanları olan Adem kalfa ve karısı dışarı çıkmıştı. Adem kalfa ‘Mihra Hanım, yapma etme’ diye seslendi. Onları dinlemedi beni evin yan tarafındaki kömürlüğüm içine attı. Kapıyı kitledi. ‘Bu yılanım yuvası artık burası burdan kimse onu dışarı çıkarmaya kalkışmasın’ dedi dışarıdan. Kapıya vurdum. Ama kimse gelmedi. İçerisi çok küçük bir odaydı. Eskiden kömürlük olarak kullanıldığı belliydi. Ellerimle yolu bulup oturdum. İçerisine ışık gelmiyordu. Karanlıkta ağlamaya devam ettim. Burdan çıkmak istiyordum. Mirza olmadan burası da benim hapisanemdi. Geç saatlere doğru kapım açıldı içeri Adem kalfa girdi. Elinde tepsi vardı. Tepsinin içinde mum bir tabak yemek ve bir bardak su vardı. ‘Benimde kızım var senin üzerine çok gidiyorlar yazık vallahi sana. Benim hanımım Fadime kapıda seni bekliyor. Gitte hacetini gör’ dedi. Ayağa kalktım. Bacaklarım tutulmuştu. Zar zor kapıya yürüdüm. Fadime teyze kapıda beni bekliyordu. Tuvaletim çok gelmişti. O da beni alt katta olan tuvalete götürdü. Sonda tekrar kömürlüğe geri döndük. Fatma teyze ‘kusura bakma kızım elimizden en fazla bu gelir’ dedi ve kafasını eğdi. Kaderimi kabul etmiştim zaten. Kafamı sallayıp içeri girdim. Adem kalfa kömürlüğün kenarına samandan bana ufak bir yatak yapmıştı. ‘Burada yatarsın’ dedi. O tarafa geçtim ve oturdum. Yemek tepsisini önüme koydu. ‘Sen yiyene kadar başında duracağım’ dedi. Patates yemeği vardı. Zaten karnım çok acıkmıştı. Yanındaki ekmekle birlikte yedim. Karnım doymuştu. Sudan da biraz içtim. Adem kalfa tepsiyi de alıp çıktı. Başımın ucuna ufak bir el feneri bırakmıştı etrafı neyse ki az da ol görebiliyordum. Sonra samandan yatağa kıvrıldım ve uyudum. Günler Adem kalfa ve Fadime teyzenin bana bakmasıyla geçiyordu. Mihra Hanım hiç yanıma gelmedi. Bende sessizce o kömürlükte kalmaya devam ettim. Burası çok soğuktu ama dayanmaya çalıyordum. Karnıma sarılıp bebeğim için güçlü durmam gerektiğini kendime söylüyordum. Neyse ki aç kalmamıştım ama burada karanlıkta durmaktan çok yorulmuştum. Kömür kokusu üzerime sinmişti. Hamile olduğum için de sanırım kendimi hep yorgun hissediyordum. Sonra hasta oldum. Öksürüyordum. Ateşim de biraz vardı. 5 gün sonra avludan Dicle’nin sesini duydum. ‘Ablamı görmek istiyorum’ diyordu. Mihra hanım çıkıp onunla konuştu. ‘Ablan odasındadır. Seninle görüşmeyecek hem sen kimsin ki buraya geliyorsun? Çıkarın bunu dışarı’ diye bağırıyordu. Dicle ‘abla nerdesin’ diye bağırdı. Ben kömürlükte ayağa kalktım. Kapıya vurdum. Dicle ‘abla’ diye bağırdı. ‘Ablam nerde’ diye bağırmaya devam etti. Dışarıda birileri Dicle’yi kapıdan dışarı kovdu. Mihra hamımın sesi geliyordu ‘bir daha bu kadını bu konağa sokmayacaksınız’ dedi ve gitti. Bir kaç saat sonra Fadime teyze kapımı açtı ve yanıma geldi. ‘Kızım sana haberim var. Miran beyim, Mirza beyimi kurtarmış. Yaraladığı adam şikayetinden vazgeçmiş. Birazdan Mirza Beyim gelecek’ dedi mutlulukla. Bende bu sözlerle çok mutlu olmuştum. Neyse ki Mirza artık kurtulmuştu. Sonunda bitmişti. ‘Sabret az kaldı’ diyip kapıyı kapattı. Umutla Mirzanın gelmesini bekledim. Bir ara Miran abinin de sesini duydum. Yanında bir kadın sesi de vardı. Akşam olmuştu. Hala gelmemişti. Sonra Mirzanın sesini duydum. Avludaydı. Annesinin onu karşılama sesini duydum. ‘Hoş geldin oğlum’ dedi. ‘Hoş buldum Anne’ dedi. Miran ve bir kadın sesini daha duydum. Mirza ile konuşuyorlardı. Mirza ‘Evin’ diye seslendi. Ayağa hızla kalktım bu da başımı döndürdü. Kapıya doğru yürümeye başladım. ‘Evin’ diye bağırıyordu Mirza. Sonra başka sesler de duydum. Mirza ‘anne sen ne yaptın’ diye bağırıyordu. Bu sırada gözlerim karardı. Mirza Eve dönmeyi sabırsızlıkla bekliyordum. Neyse ki abim benim için bu sorunu da çözmüştü. Hayatım boyunca zaten pek çok suça karışmıştım. Bizim dostumuzdan çok düşmanımız vardı. Ama Atabeyler olarak bizler büyük bir aşirettik. Evin ile uzun yıllardır tanışıyordum. Açıkçası hoşuma giden bir kızdı. Lisedeyken ona aşık olmuştum. Ama sonra üniversite gittim ve orada da pek çok kız arkadaşım oldu. Daha sonra Mardin’e döndüm onu görmüyordum. Ama abimin Evinin kız kardeşi Ela ile evlenmesiyle daha çok görmeye başladım. Lisedeyken telefonuma onu ‘gamzelim’ diye kaydetmiştim. Benim için öyleydi. Bir kez gülmüştü bana ve ben o gamzelerinden vurulmuştum. Hala telefonumda aynı şekilde kayıtlı belki numarası değişti bile bilmiyordum. Sonda bir anda bana mesaj attı. O zaman abimle otelde işimizin başındaydık. Çok şaşırdım. Akşam olupta dediği yere gidince bir anda onu arabaya doğru koşarken gördüm ve olanlar oldu. Hapise düştüm. Abim beni burdan çıkartmanın yoluna buldu. Normalde yarın çakacaktım ama avukatımız bugün çıkabilmem için baya uğraştı ve akşama doğru çıktım. Eve vardığımda akşam olmuştu. Annem, abim ve tanımadığım bir kız beni karşılamıştı. Babam artık odasından çıkamayacak kadar hastaydı. Babaannemde odasından zorla çıkıyordu. O yüzden beni sadece onlar karşılamıştı. Açıkçası Evini de burada bekliyordum ama yoktu. Seslendim çıkmadı. Annem ‘onu kömürlüğe kitledim’ dedi. ‘Anne sen ne yaptın’ diye sordum. Koşarak kömürlüğe gittim. Annem ‘Mirza onu orada bırak. O bunu hak ediyor’ diye bağırdı. Miran abim öfkelendi. ‘Anne yeter artık. Sen ne yaptığını sanıyorsun’ dedi. Kapıyı açacağım sıra kömürlükten bir ses geldi. Kapıyı açtım ve Evinin içerde yerde boylu boyunca uzandığını gördüm. Bayılmıştı. Kucağıma alıp yukarı çıkardım. Miran abim anneme bağırıyordu. ‘Anne kızı öldürmek mi istiyorsun? Neden böyle bir şey yaptın?’ Diye soruyordu. Odamın kapısını açıp Evini yatırdım. Arkamdan Adem kalfa karısıyla geldi. Kolonya koklattılar. ‘Hemen doktoru arayın gelsin’ dedim. Annem odamın kapısından bana seslendi. ‘Doktora gerek yok ben neyi olduğunu söyleyeyim’ dedi.‘Ne diyorsun Anne?’ Dedim. ‘Hamile’ dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ne diyor bu kadın ben daha Evinle birlikte bile olmadım. Bir anda dış kapının ordan sesler geldi. Ela yengemin sesiydi bu ‘abla nerdesin’ diye bağırıyordu. Kapıdan dışarı çıkıp avludan baktım. Adem kalfa kapıyı açtı. Kapıdan tekrar Evin’e baktım. Fadime teyze Evinle ilgileniyordu . Adem kalfa kapıyı açtı. Ela yengem kardeşi Dicle ile içeri girdi. Beni görünce merdivenlerden yukarı doğru çıktılar. ‘Ablam nerde’ diye sordu bana. Odayı gösterdim. Annem kapının girişinde duruyordu. ‘Bu konağa adım atamazsınız ikinizde hemen burdan defolun’ dedi. Ela yengem onu dinlemedi bile ‘çekilin yolumdan ablamı görmeden gitmeyeceğim’ dedi. ‘Hemen defolup gidin burdan’ diye bağırdı annem. Yengem bağırmaya devam ediyordu. ‘Ablamı görmek istiyorum ve onu görmeden gitmeyeceğim’ dedi. Annem ısrarla kapıdan çekilmiyordu. Yengem avluda bir şey arar gibi etrafına baktı. Sonra eski odasına girdi. Çıktığında elinde bir silah vardı. Anneme doğru yürüyüp ‘çekil yolumdan’ dedi. Ben hemen ‘yenge napıyorsun indir şu silahı’ dedim. Dicle ‘abla ne yapıyorsun’ dedi. Annem ‘sen beni mi öldüreceksin’ dedi. ‘Sen ilk önce git ablanı öldür. Namusunuzu temizleyin. Karnında bebeğiyle utanmadan oğlumu kandırıp evlendi’ dedi. ‘Ablam kimseyi kandırmadı’ dedi Ela yengem. Elinde ki silahı gayretle tutmaya devam etti. ‘Evin hamilemi?’ Diye sordum. ‘Evet’ dedi annem. ‘Çocukta Sedat’tan. Seni öyle bir kandırdı ki hapislere bile bu kahpe yüzünden düştün’ dedi. ‘Siz ne saçmalıyorsunuz. Mirza annene doğrusunu söyle’ dedi. Neyin doğrusunu söyleyeceğimi bilmiyordum. Yengem benim sessizliğim karşısında şaşırdı. Bana doğru baktı. Bu sırada abim merdivenlerden sessizce çıkmış ve yengeme doğru yaklaşmıştı. Bir anda arkasından elini uzatıp bileğini tuttu ve yukarı kaldırdı. Yengem tetiğe bastı ve mermi gökyüzünü deldi. Sonra abim yengemin elinden silahı aldı. ‘Ela sen ne yapıyorsun? Abla kardeş siz sevdiniz galiba silah çekip adam vurmayı’ diye sordu. Yengem ‘Ablamı göreceğim annen izin vermiyor’ dedi. Ablamı görmem gerek onu bir kömürlüğe hapsetmişsiniz doğru mu?’ Diye sordu Miran ‘Ela sakin ol. Sen evine git ablanı sana getireceğim’ dedi. ‘Eğer getirmezsen başladığım işi bitiririm Miran’ dedi ve konaktan gittiler. Hemen Evinle konuşmalıydım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE