Pamuk gibi yumuşacıktı elleri. Sıcaklığıyla tenim ısınırken tutuşundaki kuvvet ve duygu akışı kalbime kadar işlendi. Annesine uzanmış o küçük eller. Annesine o kadar benziyordum ki beni annesi sanması normaldi. Elimde çerçeve küçük kıza döndüm. Gözleri… Bora’nın yeşil gözlerinin kopyasıydı. Ama masumdular ve özlemle dolup taşıyorlardı. Siyah uzun saçlarını ve yeşil gözleri dışında babasıyla bir benzerliği yoktu. Yüz hatlarının gerisi çerçevedeki kadına çekmişti. Karşımdaki küçük kız Bora’yla benim karışımım gibi duruyordu. Korkutucu ve… kalbimi sıkıştıran bir duygu vardı adını koyamadım. “Babam senin çok uzağa gittiğini dönmenin imkansız olduğunu söylemişti ama gelmişsin.” dedi ince güçsüz bir ses tonuyla. Annesi ölmüştü. Ya da Bora ölü göstermişti. Ama küçük çocuğun sevincinde bile

