2-Beklenmedik Olay

1451 Kelimeler
Fırat’ın kolunda merdivenlerin başında göründüğümüz vakit müzik birden değişti. Halay müziği yerini bizim için ayarlanmış giriş müziğine bıraktı. Görende birbirine aşık iki kişinin düğünü zanneder. Oysa en ufak bir fırsatım olsa koşarak kaçmak istiyordum oradan. Bahçe tıka basa insan doluydu. Masaların hepsi dolmuş ve bizi alkışlıyorlardı. Kız ve erkek tarafına ayrılmış masaların en önündeki masalardan birinde benim, diğerinde Fırat’ın ailesi oturuyordu. Merdivenlerden çiçeklerle ve ışıklarla döşenmiş kısa bir yol piste ilerliyordu. Asmin ve kuzenim Nazgül ellerinde çiçek yaprağı dolu birer tabakla karşılıklı duruyorlardı o kısa yolun başında ve biz ortalarından geçecektik. Fırat etrafa gülümsüyor ama ben düz bir ifadeyle iniyordum merdivenlerden. Dar patikanın başına geldiğimizde Asmin ve Nazgül üzerimize gül yaprakları serptiler ve misafirler bizi yeniden alkışlarken ışıklı kısa yoldan piste doğru yürüdük. Sol tarafımda, piste en yakın tarafta ailemin ve en yakın misafirlerinin olduğu masa vardı. Babaannem olacak kara tospağası ortaya oturmuş, babam onun yanına, annemle abim babamın diğer tarafına ama abimle babam arasında başka birisi vardı. Hiç tanımadığım genç bir adamdı. Oldukça koyu lacivert bir gömlek giymişti ve çok yakışıklıydı. Masanın önünden geçerken bir an göz göze geldiğimizde içim çok tuhaf oldu. Koyu kumral saçlarını geriye doğru taramış ama ince bir tutamı alnına düşmüştü. Gözleri mavinin koyu bir tonuydu ve yüzüne vuran ışıkta parlıyorlardı. Erkeksi yüz hatları hafif bir sakalla çevrelenmişti. Çok kısa, sadece bir saniye takıldı gözlerimiz birbirine ama içim merakla doldu. Kimdi bu yakışıklı adam ve babamın yanında ne işi vardı? Yüzümü yürüdüğüm yola çevirirken yanımda yürüyen adam yerine az önce gördüğüm gizemli adamla evlensem nasıl olurdu diye geçirdim aklımdan bir an. Mümkün olmayacak saçma bir hayaldi işte. Az sonra kolunda yürüdüğüm adamla bir cehennemin kapısından girecektim çünkü. Piste vardığımızda Fırat’la o geleneksel gelin damat dansımız başladı. Yüzüne bakmak istemiyordum. Etrafa ilgisizce bakarken görüş açıma yeniden o genç adam giriverdi. Artık emindim, bana bakıyordu. Hem de garip bir ilgiyle. İçim yine bir tuhaf olmuştu. Babam fark etmesin diye özen göstererek bakışlarımı etrafta gezdirir gibi yapıyordum ama sanki mıknatıs gibi çekiyordu beni kendi gözlerine. Koyu mavi yakutlar, gizemli birer taş gibi beni cezbediyordu. ‘’Bana bak! Gülümse ve bana bak.’’ dedi Fırat dişlerinin arasından yine asabi bir sesle. Bakışlarımı onunkilere çevirdim ve meydan okurcasına baktım gözlerine. ‘’Bana öyle bakma Yasmin Bozdağ!’’ ‘’Çok romantiksin Fırat Karademir!’’ ‘’Gerdeğe girince görürsün romantikliği sen. Şimdi misafirler var diye ses etmeyeceğim.’’ Göz devirmemek için kendimi zor tuttum. Koyu renk gözlerinde bana karşı bir öfke vardı ve buna rağmen riyakarca gülümsüyordu etrafa karşı. Düğün devam ediyordu ve biz masada otururken yakınıma gelen çocukların beni gösterip sürekli bilmediğim bir kelime söylediği dikkatimi çekti. Porzer gelin, porzer gelin, diyorlardı beni gösterip. Nazgül’e anlamını sorduğumda, ‘’Abla, sana, sarı saçlı gelin, diyorlar. Porzer, sarı saçlı demek. Buralarda bu kadar sarı saç pek olmadığı için onlara ilginç geliyorsun.’’ Çocuklara bakıp gülümserken gizemli yakışıklı adamla yeniden göz göze geldik. Babam yanında yoktu ve bana bakıyordu. Tebessümüm yüzümde asılı kalmıştı. Bu adamın derdi neydi böyle? Ve o bana bakınca neden kalbim hızlanıyordu? Fırat ablasıyla bir şey konuşurken Nazgül’ün kulağına eğilip, ‘’Babamların masasındaki o adam kim Nazgül? Onu daha önce hiç görmemiştim, akrabamız mı?’’ dedim. ‘’Hayır abla, akrabamız değil. Amcamın iş ortaklarından birinin oğluymuş, babası yurt dışında olduğu için düğüne onun yerine katılmış. Adı Serhan Hazarlı.’’ Masadaki genç adama bir kez daha dikkatle baktım. Annemle sohbet ediyorlardı ve nazikçe gülümsüyordu. Hoş adamdı vesselam. Bir de dönüp yanımdaki oduna baktım. Ruhum daralınca geri çevirdim yüzümü. Zaten evlenince yeterince görecektim meymenetsiz simasını. ‘’Hadi kalkın halay çekeceksiniz.’’ dedi ablası bana da işaret ederek. Fırat’a çok benziyordu. Saçları daha koyuydu ve abartılı bir topuz yaptırmıştı. Kilolarını ortaya seren dar elbisesiyle ve gereksiz makyajıyla göz zevkimi bozuyordu. ‘’Ben halay çekmeyi bilmem ki!’’ dedim ama o bilmiş bilmiş, ‘’Sen ortaya geç Fırat’la, bakarsın herkes ne yapıyorsa sen de yaparsın. Adettendir, gelin halay çekmeden olur mu?’’ ‘’Gel bakalım Yasmin Bozdağ, kocanla halay çekeceksin.’’ Kocammış! Peh, inşallah nikah kıyılamadan bir mucize olur, gök taşı falan düşer yakınlara. Hatta tam aramıza bile düşebilir. Beni elimden tutup halayın ortasına götürdüğünde isteksiz ve beceriksizce uyum sağlamaya çalıştım. Çok hareketliydiler ve kendilerine has bir ahenkle senkronize bir şekilde halay zincirini tamamlıyorlardı. Fırat da hemen aralarına kaynamış ve o ahengin bir parçası olmuştu. Ne ayaklarım uyuyordu onlarınkine, ne de kollarım. Bir tespihe, sırf sayıyı tamamlamak için eklenmiş alakasız bir boncuk gibiydim aralarında. Deniyor ve geriliyordum yapamadıkça. Yerime dönüp oturmak için fırsat kolluyordum ama ellerinden kurtulmak da başka bir meseleydi. Sonra o gürültülü müziğin ve hızla akan halayın içinde bir şey dikkatimi çekti. Düğüne gelmiş gibi görünmeyen, koyu renk kıyafetler içindeki genç bir kadın halaya doğru yürüyordu. Siyah gür saçları bir omuzlarına dökülmüş ve yüzü oldukça öfkeliydi. Hatta gözlerinde nem vardı sanki. Bana baktı, sonra Fırat’a ve tam karşımızda durup bağırdı. ‘’Fırat Karademir şerefsizi!’’ Elinde bir silah belirdi ve Fırat’a doğru çevirdi ucunu. Gözlerim hayretle açılmıştı. Halay yarı yarıya devam ediyordu ama Fırat’ın beti benzi atmıştı. Birileri genç kadına doğru hamle yapacak olunca silahı onlara çevirdi, ‘’Geleni vururum!’’ Gözlerinden alev fışkırıyordu, ciddiydi, vuracaktı muhtemelen. ‘’Helin! İndir silahını!’’ Müzik de kesilmişti birden. ‘’Herkes duysun! Ben Helin Bekiran, Fırat Karademir’den gebeyim! Karnımda onun çocuğu varken bu soysuz beni yüz üstü bırakıp başka birini gelin alıyor! Namusumu temizleyeceğim!’’ Silah kararlı bir şekilde Fırat’a doğrultulmuşken kaynanam olacak kadın koşup geldi ve ağlamaya başladı. ‘’Helin! Helin yapma!’’ Bahçede çıt çıkmıyordu onun dışında. ‘’İftira! Benden değil o çocuk! İndir silahını, evine git Helin. Yeter çıkardığın rezillik!’’ Fırat bir cesaretle genç kadına yürürken bir an kadınla göz göze geldik. Yalan söylemiyordu. Gözlerinden belliydi. Acı çekiyordu ve onuru çiğnenmişti. İçim acıdı durumuna. Ama ben ne diyebilirdim ki bu durumda? Bir el silah sesi duydum. Fırat bir adım daha attı ve sonra bir el daha. Helin silahını iki kez ateşlemişti. Ağlıyordu ve Fırat yere düşerken vücudundan kan sızmaya başlamıştı. Herkes çığlık atarken ben şok içinde genç kadına bakıyordum. ‘’Seni de kurtardım bacım. Bu şerefsiz beni yaktı, seni de yakacaktı.’’ dedi ve silahını Fırat’ın önüne atıp yürümeye başladı. Ortalık birden karıştı. Fırat’ın etrafı sarılırken annem ve Asmin beni oradan uzaklaştırmak için geldiler. ‘’Anne, kurtuldum! Anne bitti!’’ dedim beni odama götürürlerken. Babam arkamızdan geldi paldır küldür. ‘’Odana git ve bekle. Sakın çıkmayın.’’ dediğinde olayın şokuyla, ‘’Düğün iptal oldu. Fırat artık kocam olamaz değil mi?’’ dediğimde babam, ‘’Odana git ve kendini topla. Henüz ne olacağı belli değil. Fırat yaşarsa bakacağız duruma.’’ İnanamıyorum, hala evlilik olabilir diyordu babam. Kadın onun çocuğunu taşıyorum derken hem de. Anneme dönüp inanmayan gözlerle baktığımda bir şey diyemedi. Beni odama götürürken Serhan denilen genç adam babamla konuşmak için yanına geldi. Bir an bakıştık ama annem beni odaya götürürken ne konuştuklarını duyamadım. Dışarıdan gelen gürültülerden uzaklaşıp odama girdiğimizde Asmin, ‘’Abla sen kalp krizi geçirsin dedin, adam neredeyse kalbinden vurulacaktı. Ohaa ya! Olaya bak!’’ ‘’Asmen! Kaba konuşuyorsun yine.’’ ‘’Anne şimdi kibar konuşmanın sırası mı? Ablamın evleneceği adam vuruldu az önce. Hem de eski nişanlısı tarafından. Düğünün ortasında!’’ Ben üstümü çıkarmaya başlamıştım. ‘’Asmin yardım et, aç şu fermuarı. Kurtulmak istiyorum bu gelinlikten.’’ Asmin hemen fermuarımı açtı ve gelinliği sıyırıp bıraktım yere. Bavuluma doğru ilerleyip bir tişört ve pantolon seçtim. Aslında pijama giymek istiyordum ama polis falan sorguya gelir diye düşündüm. Saçımdaki tokaları çıkardım, makyajımı sildim ve üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Oysa hala bir ihtimal vardı, Fırat yaşarsa beni yine ona verebilirlerdi. Bu benim canımı sıkıyordu. Annem de üstünü değiştirmek için odasına gidince Asmin’le kaldık. Bu oda gerdek odam olacaktı ama şimdi koca adayım öldü mü kaldı mı onu bile bilmiyordum. ‘’Ben bu adamla evlenemem Asmin. Fırat yaşarsa beni ona verirler yine de.’’ Asmin gözlerime bakarken gözleri parladı. ‘’O zaman hazır fırsatın varken kaç sen de. Pasaportun var, paran da var. En yakın Atm den çekersin nakit olarak, izini de bulamazlar.’’ ‘’Manyak mısın, nasıl kaçayım? Arabam bile yok. Beni hemen bulurlar. Asmin biraz düşündü. ‘’Sana yardım edeceğim, dediğim gibi yurt dışına çıkarsan seni hemen bulamazlar.’’ ‘’Nereye gideyim Asmin, Rusya’ya mı?’’ ‘’Neden olmasın, anneannem seni saklar. Bak kızgın olduğu için düğüne bile gelmedi.’’ Doğru söylüyordu. Anneannem bizi çok severdi ve bu emrivaki evliliği kabul edemediği için gelmemişti düğüne. Rostov’da yaşıyordu. Çok sevdiğim bir şehirdi ve bir an gerçekten kaçıp oraya gitme fikri çok cazip gelmişti. ‘’Beraber gidelim Asmin. Beni yalnız bırakma.’’ Asmin hiç düşünmeden, ‘’Tamam. Üstümü değiştirip geliyorum. Sen de yanına küçük bir çanta al, sadece acil ihtiyaçlarını ve çekeceğimiz parayı koyacağın bir çanta. Birazdan geri döneceğim, sakın kimseye bir şey belli etme. Anneme bir not bırakacağız ve sıvışacağız.’’ ‘’Peki, neyle sıvışacağız Asmin?’’ dedim tekrar. ‘’Buluruz bir araç. Biraz sakin ol! Biraz da cesur. Düğün iptal olursa zaten sorun kalmaz, döneriz geri.’’ ‘’Ya olmazsa?’’ dedim kaygıyla. Asmin kapıdan çıkmadan baktı yüzüme. ‘’Şimdi kaçmayı başaralım, sonra da onu düşünürüz ablacığım, oldu mu? Hazırlan, geliyorum az sonra.’’ dedi ve kapıdan çıktı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE