Brunchtan sonra bugüne mahsus güzellik merkezinde değil de evimde olmasını istediğim bakımım bittiğinde, boğaza nazır kahvemi içiyordum. Bakımım uzun sürmüştü ve yorulmuştum. Telefonum yine bilmediğim bir numara tarafından çaldırılırken iliklerime kadar gerildiğimi hissettim. Şu stresi yaşadıktan sonra bana dünyanın en rahatlatıcı bakımı yapılsa gene kifayetsiz kalırdı. Telefonu elime alır almaz; "Efendim?" dedim hızla. "Merhaba iyi günler efendim. The Bosphorus Hotelden arıyoruz. Otelin organizasyon şefi Serap Şenel, ben." Otelin adını duyar duymaz soğuk bir ayaz tüm hücrelerimi gezmiş ve beni titretmişti. Telefon elimde donup kaldığında karşı taraf hattan düştüğümü sandı. "Alo? Efendim. Orada mısınız?" "E- Evet. Buradayım." "Alina Sonat ile görüşüyoruz değil mi? Akşamki

