Tüm olanlardan sonra yalıyı bir mezardan farksız görürüm sanıyordum. Fakat yanılmışım. Boğazın en esintili yerinde, göğsünü melteme açmış bir güzelden farksız olan, çocukluğumun, kimsesiz bebekliğimin geçtiği bu yalı, tüm ihtişamıyla karşımda duruyordu yine. Beklediğim sakinliğin aksine her yerde bir ses bir soluk vardı. Tüm çalışanlar yalıdaydı. İflas etmiş ve peşinden oldukça kaotik bir süreçten geçmiştik, fakat kimse bu olanlardan etkilenmemiş gibiydi. Yalıya iki koruma arabası eşliğinde gelmiştim. Beni asıl korumaları gereken kişi Alpaslan'ken, Alpaslan'ın korumalarının beni kimden koruyabilecek olduğu, oturup üzerine bir saat gülebileceğim kadar trajikomikti. Yalının kapısı ben daha çalmadan açıldı. Şaşkın ve tedirgin gözleriyle bana bakan Beril daha konuşamadan, ben konuştum.

