Bir hafta geçmişti. Evlendiğimiz o geceden bu yana zaman hem çok hızlı akmış hem de her anı dolu dolu yaşanmıştı. Demir'le geçirdiğimiz her sabah, her akşam daha önce deneyimlemediğim kadar gerçekti. Sanki hayat, bir anda tüm eksik parçalarıyla tamamlanmaya başlamıştı. Ama içimde hâlâ eksik olan bir şey vardı. Kalbim huzur bulmuştu belki, ama aklım… işini özlemişti. O sabah kahvaltı masasındaydık. Demir her zamanki gibi erkenden uyanmış, mutfağı düzenlemişti. Kahvemi yudumlarken, gözlerim onun üzerine kaydı. Beyaz tişörtünün kollarını dirseğine kadar kıvırmıştı, parmaklarında gazeteyi tutan bir rahatlık vardı. Ama ben artık sadece evin içinde kalamazdım. “Demir?” dedim yumuşakça. Gazeteyi indirdi, bana döndü. “Söyle güzelim.” Bir an sustum. Düşüncelerim dilime dizilmiş gibiydi. “Ben iş

