Beynim kavurucu bir çöl sıcağına maruz kalmış gibiydi. Sanki boş bir evrene atılmış ve orada sonsuzluğa karışacakmışım hissi yayılıyordu damarlarımdan. Benim için her şey anlamsızlaşmış değilde ben anlamsız bir hiç olmuşum gibiydi. Ahmet yoksa bende yoktum. Hangi ara hayatım da bu kadar yer etmişti ki. İşte en çok da buna şaşırıyordum. Ben lal zade idim. Erkeklerin benim yanımda dolabımda ki kıyafetlerim kadar bile değeri yoktu. Onlar sürekli güzelliğim hakkında iltifatlar söyler ve beni etkilemeye çalışırdı. Bir kaç hafta öncesine kadar bir yobaz zihniyete ilanı aşk edeceğim ve onun beni istemeyeceğini söyleseler buna ancak kıçımın kenarı ile gülerdim. Karmamın tokadı bu olsa gerekti. Halbuki kimsenin canını da yakmamıştım ki bu hale düşeyim. Ayyy uffff tamam bir miktar yakmış olabilir

