6. BÖLÜM

1368 Kelimeler
"Biz kilitlemeden nasıl kapalı kaldınız Lal" "bende anlamadım, Ahmet içeri girdi ve beni sahnenin ortasında görünce tam arkasını dönüp gidiyordu ki, her şey ağır çekimde hareket etmeye başladı, aralık olan pencereden içeriye bir esinti girdi ve çat!!!! kapı çarpıp kapandı, sonrada açılmadı." "evren ilk kez bana cevap verdi kızlar, sonunda."sevinçle, içim içime sığmıyordu onunla konuşmuştum ya. "Sinem Nerede?" "Hiç sorma, şu şapşalı paralıyordu. anahtarı evinde unutmuş salak." derken Sinemde söylenerek giriyordu. "anahtarı unutmuş, valla benim suçum değildi Lal, başka bir plan yaparız, tamam mı?" sıla ile göz göze bakıp bir kahkaha atmıştık. "ya niye gülüyorsunuz, hem sen kızmadın mı?" "kızmadım, çünkü kilitli kaldık biz" "ne, nasıl, kim kilitledi?" "kızlar beni bir çözseniz mi artık, nazik ayaklarım uyuştu." Okulun kantininde kafa kafaya vermiş durum değerlendirmesi yapıyorduk. "Sıla Bu miraç Şey miydi?" "ne miydi?" "Şu Yunanistan'da bir kadın evliyanın Tam kızını kesecekken Gökten şeytanın bir keçi getirdiği olay?" Sıla,öyle bir bakmıştı ki, bir güzel magmaya kadar yollamıştı. "İnşallah çocuğa bunu söylememişsindir" "yok söylemedim de doğrusu ne ki" "Lal'cim ben bunun neresini düzelteyim? Yunanistan değil Arabistan, kadın evliya değil İbrahim peygamber, kızı değil oğlu, şeytan değil melek, keçi değil koç getirmiş. Bu olayda Miraç değil. Kurban olayı." Ohhh diye derin bir nefes verdim Şans eseri boş boğazlık edip ona öyle bir şey dememiştim.Bugün şanlı günümdeydim. Sinem sordu bu defa; "peki miraç ne demek?" "Miraç, Peygamberimiz (s.a.v) 7 kat semaya çıkarılıp Hz Allah ile görüştüğü olay, diyebiliriz kısaca" Sıla ilk kez bu kadar kısa bir açıklama yapıyordu ve ben yine anlamamıştım onu. "Namaz Müminin Miracı derken ne demek istedi" "Miraç gecesinden sonra 5 vakit namaz, farz kılınmıştır. Yani miracın hediyesidir, namaz kılarken Hz. Allah'ın huzuruna çıkıyorsun, onunla dualar vasıtasıyla konuşuyorsun o yüzden bu deyimi kullanırlar." Bundan da bir şey anlamamıştım, dua okuyorsun zaten bunları peygamber yazmış onun dediklerini tekrar ediyorsun, bu biraz saçma gelmişti(haşa) :) "Farz ne demek sıla?" "Lal, farz demek müslümanın yapmakla kesin yükümlü olduğu şey. Ayrıca bu çocuktan uzak dursan hiç de fena olmaz.Çünkü senin bunları bilmediğini bilse ki, anlaması çok da zor olmaz, ilişkiniz olma ihtimali bile başlamadan biter" "Haklısın galiba," dedim umutsuzca, "O zaman ne yapıyoruz, biliyor musun Sıla'cım" "Hiç bir şey tabi ki de unuttun mu bu son diye söz vermiştin?" "onu demiyorum canım hemen bana bunları öğretmen lazım, çok kısa zamanda, yoksa dediğin gibi, bir ilişkimiz asla olamaz ben bu kadar cahilken" "emin misin?" "eminim" dememle Sinem girdi bu defa araya. "sen ne dediğinin farkında mısın Annen ve Baban Ateist senin bunlarla aklını karıştırdığını duysa neler olabilir düşünmüyor musun?" "Sinem annem ve babam ateist ben değilim, ayrıca onlar buna karışamazlar." "Lal, tamam geçici bir heves dedik sana yardım ettik, güldük eğlendik ama bence bu işi biraz fazla uzattın, alt tarafı bir çocuk Çarşaf giy evinde otur dese kabul edeceksin neredeyse. Geri kafalı birine bu kadarı fazla değil mi?" "Geri kafalı değil o" sinem buna kahkaha atıp gözlerimin içine bakıp derin derin konuşmaya başladı, "Ne o aşık mı oldun, hemde yobaz birine" "Sinem haddini aşıyorsun," dedim dişlerimi sıkarak. "hopp hopp, ağır olun bakalım bir erkek için birbirinize gireceksiniz neredeyse" "Sıla sen bunu Lal'a anlat, ben eve gidiyorum, sende düşün taşın Lal, sonunda üzülen sen olacaksın. ben sadece arkadaşın olarak seni uyarıyorum" Sinem gittikten sonra bir süre sessizce oturduk, "Yarın barışırsınız, hadi asma suratını?" "Sıla sinem haklı galiba, ben abarttım" "o sinirle söyledi o sözleri. Yarına hepsini unutur takma kafana." Sıla pek konuşmazdı ama bizi çok iyi anlardı, bizde onu ve şuanda hiç de inandırıcı değildi. "Hadi anneni arada izin al, akşam seni bir güzel çalıştırayım, hem ben senin bu kadar tedirgin olmana şaşırıyorum, ilk kez tereddüt ediyorsun ve bu hata yaptırır, bence bu kezde korkma. Ayrıca be Sinem'e katılmıyorum o çocuk hepimizden daha medeni ve daha bilgili." "sıla konuşurken resmen ağlayacaktım, burnumdan aşağıya doğru akan sümüğü mü kimseler görmeden geri çektim. "Sıla sen ciddi misin?" "Evet, ciddiyim.İnsanları inandıkları dine göre tanımadan konuşmadan yargılayamayız sonuçta bu hayat bizim ve istediğimiz gibi kullanma özgürlüğü de sahibiz." "Sıla, sende Sinem gibi mi düşünüyorsun?" "Hayır arkadaşım ben senin ne kadar doğru veya yanlış yaptığını bilemem. Bunu ancak sen anlayabilirsin ve karar vermen için sana doğru yolu gösterecek, olacak iki güzel hediye, akıl ve kalbin" "İkisi de ayrı telden çalıyorsa" dedim, ciddiyetsizce. Sıla ise o kendine has ikna edici ses tonu ile devam etti,"İkisi birbirinden zıt şeyler fısıldıyor ise, tek bir doğru vardır ve sen bundan sonraki hayatın için önemli bir adım atıyor sundur." "peki bu iki şey birbirini zıttı iken doğruyu nasıl bulacağım." "Bana sorarsan eğer burada aklını dinlemen gerekiyor, çünkü kalp çoğu zaman yanıltır" "Bu demek oluyor ki, sende Sinem gibi düşünüyorsun" "Hayır Lal, ben diyorum ki acele etme kalbinin ve aklının söylediği yolda neler ile karşılaşacağını ne ile başa çıkman gerektiğini bilmen anlaman ve ondan sonra aklını kullanman gerektiğini söylüyorum." "kalbimin söylediği yer çok karanlık ise" "Hiç Bir yol karanlık değildir, sadece ışığa ihtiyacı vardır ve o ışıkta kitaptır." "Neden kitap," "çünkü kitaplar sana emir etmezler, seni verdiğin kararlar için yargılamazlar, sadece bilgi verirler, yolunu aydınlatırlar" Kocaman açılmış gözlerim ile sıla ya bakıp; "vaayyyy canına sen olmuşsun hacı, boşuna okuma, git rektöre bu söylediklerini ona da söyle seni mezun etsinler" Sıla bizden ayrı olarak psikolojiyi seçmişti ben ve Sinem ise moda tasarım okuyorduk. "itiraf etmeliyim ki, her zaman kitap okumanı saçma karşılıyordum, hatta diyordum bu kadar okuyacak ne buluyor diye" "biliyorum" dedi tebessümle. "o zaman, bu akşam sendeyim." "tamam" ************ Ahmet ise salondan çıktıktan sonra okulda durup derse girmek istememişti, iki haftadır o kızın etrafında dolanıp onunla konuşma çabalarını fark etmişti, daha önce buna benzer defalarca olay yaşadığı için ilk başlarda ciddiye almamıştı ama kız inat edipte vazgeçmemişti. sonunda olmaması gereke bir yerde kızla baş başa kalmıştı. Hatta kapı çarpıp kapanmasa bütün bunların kızın planladığını düşünecekti. Ne kadar dikkat etse de bu defa yanlışın içine düşmüştü, üstelik kızın dini bir bilgisi olmadığı da açıkça ortadaydı, yaptığını ne kadar yanlış olduğunu anlamayacak kadar küfür içindeydi, Yazıktı çok yazık,Bu düşünce ile kalbinin ortasına bir hüzün gelip oturmuştu. "Allah'ım sen kalbimizi hayırla şereflendir, kötülük ve günahlarda arındır. Bizi şeytan ve nefsimizin eline bırakma Ya Rabbi Rahimim. Gözlerimize perde ol bizi haramlardan koru, bizi bize bırakma Allah'ım. Amin dedikten sonra Fatiha'sını okumuştu. içini huzur dolmuştu yine. "Hocam"diye mescidin içinde oynayıp koşuşturan talebelerine baktı. Allah katında, Meleklerin gözünde ne kadar masum ve ne kadar değerli olduklarını görür gibi oldu. Allah'ın kelamını öğretmek hocam diye seslenen talebelerinin sesini duymak ve onların neşe ile koşuşturmalarını gördükçe içinde ki öğretme aşkı daha da büyüyordu bu dava çok farklıydı. Neyse ki okulunun bitmesine çok az kalmıştı bundan sonra daha faydalı olabilecekti. ********** "Nereden başlıyoruz?" "ilmihal yazan bir kitap tutuşturmuştu ellerime" sıla. "Bu ne sıla?" "ilmihal, dini temel bilgiler?" ansiklopedi gibi bir kitaptı, elimde kitabı evirdim çevirdim ve Sılaya baktım, "sen beni öldürmek mi istiyorsun?" "hayır sen merak ettin soruların cevapları burada," "bunu okumam kaç günümü alır?" "Kızım sen demedin mi?" dediğinde sırf inat ettiğim için bir kaç sayfa okuduktan sonra sıkılıp, telefonumdan instegram hesabıma girip, biraz gezindikten sonra, uyuyup kalmıştım" sabah uyandığımda ise komodinin üzerine bırakılan kitaba bakıp umutsuzca battaniyeyi üstüme çekiştirdim. Hem ben neden ona uymaya çalışıyordum o bana uymalıydı değil mi? banyoya girip çıktıktan sonra telefonuma gelen mesaj sesini duyunca mesajı açıp okudum. filozof'tan gelmişti, "kuzu benim sabahtan dersim vardı, babam yut dışına gitti, evde annem var okulda görüşürüz. :)" "çantamı alıp çıkıyordum ki gözüm kitaba takıldı, sırf vicdanımı rahatlatmak ve Sıla'ya ayıp olmasın diye kitabı çantama sıkıştırmaya çalıştım ama o kadar kalındı ki bir türlü sığmıyordu, daha çantaya sığmayan bir şeyi, kafama nasıl sığdıracaksam. Aşağıya inip,salonda kahvesini yudumlayan Belma Teyze ile ufak bir sohbetten sonra bir taksi çevirip, okula demiştim. Taksiden inip okul kapısından içeriye acele acele yürürken birden ayağım bir şeye takılmıştı ve elimdeki kitaplar bir tarafa ben bir tarafa yapıştım. "son zamanlarda her şey ters gidiyordu? bana gülen alaylı bakışlara aldanmad hamle yapıp kalktım, bu sırada, kitaplarla birlikte yere düşen ilmihali eline alarak kaldıran eli gözlerim ile takip ediyordum. kitabın üstündeki tozu silip, öpüp başına koymuştu ve sonra diğer kitapları da yerden aldıktan sonra, yanıma gelip, kitapları bana uzattı. Kim mi? Bunu bilerek en son söylüyordum heyecan yapsın diye, ama herkes tarafından kullanıldığı için ve okurken hiç kimsede heyecan uyandırmasa da. "Ahmet'di" "teşekkür ederim" dedim kitapları alırken. "İlmihal okuman çok güzel İnşallah içinde ki bilgilerden istifa edersin" "şeyy evet" "Allah ilmini arttırsın, kalp kapılarını açsın inşallah" dedikten sonra ağır adımlarla uzaklaşmıştı yanımdan.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE