DÜĞÜN

1075 Kelimeler
Aradan geçen belli bir sürenin ardından Hale yeniden gelin odasına geldi. Yasemin koltuğa oturmuş bekliyordu. “ Yengecim hadi gidelim artık düğün başlasın. Davetlilerin çoğu geldi. “ “ Tamam Hale. Ama Hakan neden gelmedi. Onun kolunda düğün salonuna girmem gerekmiyor mu? “ “ Yok yenge olur mu öyle şey! Önce nikah kıyılacağı için ağabeyim de masada oturmuş seni bekliyor. “ “ Hale, bu iş başladığından beri size soruyorum bu durumu, Hakan’ın gönlü yok gibi bu işte diyorum, bana sürekli yok öyle bir şey diyorsunuz. Adam düğününün hazırlıklarını bırak aramalarıma bile cevap vermedi. Bak Hale, ben seni sizi çok sevdim. Ağabeyine de daha onun tanımadan, sadece bir resmine bakarak, aşık oldum. Eğer bilmem gereken bir durum varsa bana nikah koyulmadan söyle ki, ona göre bir plan yapayım. Ağabeyinin bu işte isteği yoksa, söyle lütfen. Sonuçta kimse istenmediği yerde durmak istemez, en azından ben istemem. “ “ Yengecim saçmalama lütfen. Ağabeyim de istiyor tabii ki. Sadece şirketin en yoğun olduğu zamanlar. Doğru düzgün eve bile gelmeden çalışıyor. Ben bile doğru düzgün görmedim yüzünü şu bir ayda inan. “ “ Peki, tamam. Sana bu konuda güveniyorum. Madem Hakan beyin, işlerden dolayı vakti olmuyordu, evlenmeyi de istiyor. “ “ İstiyor tabii yengem hadi kalk içeri girelim artık. Nikah memuru da geldi. Daha fazla davetliler de ağabeyim de beklemesin. “ Yasemin, Hele’nin yardımıyla gelin odasından çıkarak düğün salonunun kapısına geldi. Hale, hemen Yasemin’in duvağını yüzüne örttü. Kapılar ardına kadar açılırken, Yasemin zarif bir hareketle, gelinliğini hafifçe yukarıya kaldırarak yürümeye başladı. Davetlilerin arasından ilerleyip, Hakan’a doğru yürürken, heyecanını sanki yeni yeni hissediyormuş gibi elleri titremeye başlamıştı. Hakan masada oturmuş, duruyordu. Kafasını kaldırıp Yasemin’e bakmamıştı bile. Davetliler kendi aralarında gelinin güzelliğini konuşmaya başladıkları esnada, Yasemin de masaya vardı ve düğün salonunun bir görevlisinin yardımı ile sandalyesine oturdu. Hakan yerinden kalkmamıştı bile. Nikah memuru önündeki kalın deftere bir şeyler yazıyordu. Yasemin kafasını çevirip Hakan’a baktı. Ama genç adam tamamen başka bir yere bakıyordu. Nikah memuru deftere yazmayı bitirmesinin ardından genç çifte döndü. “ Siz Mehmet kızı Yasemin, hiç bir baskı altında kalmadan, Kenan oğlu, Hakan’ı kocanız olarak kabul ediyor musunuz? “ “ EVEEEET! “ “ Siz Kenan oğlu Hakan, hiç bir baskı altında kalmadan, Mehmet kızı, Yasemin’i karınız olarak kabul ediyor musunuz? “ Hakan hiç bir cevap vermeden, sadece karşısına bakıyordu. Gözleri dalmış gibiydi sanki. Yasemin’de onun baktığı yere baktı. Kırmızı saten, göğüs dekolteli uzun ve hemen hemen bir bacağını açıkta bırakacak yırtmaç bir elbise giymiş, sarı uzun saçlarını, maşa yaptırmış, makyajı abartılı olsa da kendisine yakışmış bir kadın duruyordu. Hakan ile birbirlerine bakıyorlardı. Kadın Hakan’a gülümseyerek, Hakan ise sanki üzgünce bakıyor gibiydi. Biraz beklemenin ardından, nikah memuru sorusunu Hakan’a bakarak yeniden tekrarladı. Bir an kendine gelen Hakan kafasını sağa çevirip babası Kenan beye baktı. Dişlerini birbirine bastırıp, öfkeli gözlerini, babasının gözlerinden çekmeden, sert bir sesle ‘ EVET ‘ dedi. Onun cevabından sonra salonda bir alkış tufanı koptu. Nikah memuru şahitlere de sorularını sordu, onlarda cevaplarını verdiler. Yasemin’in pek yakın arkadaşı olmadığı için onun nikah şahidi de Hakan’ın arkadaşlarından biri olan, Koray’dı. Kenan bey Koray’dan rica etmiş, o da seve seve kabul etmişti. Hatta düğün hazırlıklarının yapımında Yasemin’i bir kaç kere mağazaya bırakmıştı. O sırada biraz konuşup tanışmışlardı. Hakan’ın nikah şahidi de yine yakın arkadaşlarından biri olan, Sarper’di. Gerçi son bir kaç ayda Hakan arkadaşlarından oldukça uzaklaşmıştı. Ama arkadaşları ne kadar darılmış olsalarda, nikah şahitleri olmayı sorun etmemişlerdi yine de. İmzalar atılıp nikah cüzdanı Yasemin’e verildi. Ayağa kalktıklarında, Hakan yine Yasemin’in yüzüne bakmak yerine, yere bakarak onun duvağını açtı. Yasemin artık iyice sinirlenmişti. Hakan’ın elini tuttu ve ilk danslarını etmek için, dans pistine doğru çekiştirdi onu. Güzel bir şarkı eşliğinde ilk danslarına başladılar ama Hakan yine o sarı saçlı kadından tarafa bakıyordu. Yasemin, o kadınla, Hakan’ın arasında bir şeyler olabileceğini düşünmeye başlamıştı artık. Dans bitip yerlerine geçtiler. Davetliler dans etmeye başladı bu sefer. Mehmet bey de gelip kızını dansa kaldırdı. Babasına gülümseyerek dans eden Yasemin, kendini biraz huzursuz hissediyordu. Dansın ardından çalan oyun havalarını da çoğunlukla babası ile beraber oynadı. Bir ara Hale yanına gelerek makyajını düzeltmesi için gelin odasına gitmeyi teklif etti. Yasemin Hale ile beraber gelin odasına geçti. Makyajını düzelttiler, biraz dinlenmek için odada beklemeye karar verdiler. Hale’de lavaboya gideceğini söyleyip odadan çıktı. Yasemin oturduğu yerden yavaşça kalkarak boy aynasının önüne geçti. Kendine bakmaya başladı. Ama aklı salondaki kadında kalmıştı. Kimdi acaba o kadın? Hakan neden sürekli ona bakıyordu? Düşüncelere dalmışken odanın kapısı sertçe açıldı ve içeriye az önceki düğün salonunda Hakan’ın baktığı kadın geri geri girmeye başladı. Yasemin hemen arkasını döndü. Hakan’ı da gördü. O kadının dudaklarına yapışmış, öpüyordu. Kapıyı kapatıp kadını duvara yasladı Hakan. Öpüşmeleri devam ederken, bir eliyle de kadının elbisesinin yırtmacının açıkta bıraktığı bacağını okşuyordu. Yasemin’in gözleri dolmuş, ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Hakan okşamayı biraz daha ileriye taşıyarak ellerini yaslandığı kadının amına ilerletti. Elinin kadının amına değmesiyle, bir inleme koptu dudaklarından. Yasemin önüne geri döndü ve bastırdığı dudaklarının arasından dışarı bir hıçkırık fırladı. Onun hıçkırığını duyan Hakan anında durarak arkasına döndü. Yasemin’in hafif titreyen omuzlarından ağladığı bariz belli oluyordu. Melis’te hemen üzerine çeki düzen vermeye çalıştı. “ Gördün değil mi? Ben seni sevmiyorum. Benim hayatımdaki tek kadın, Melis. Seninle evli olmam hiç bir şeyi değiştirmiyor. Bu gece Melis’i de alıp gideceğim zaten İzmir’e. “ Hakan konuşmasını bitirip, yeniden Melis’in dudaklarından öptü ve onun belinden tutarak kapıdan çıkarıp götürdü. Yasemin halen ağlamaya devam ediyordu. Az sonra kapı yeniden açıldı. Hale gelmişti bu sefer. Yasemin hemen elleriyle gözlerini kuruladı. Evlenmişti zaten imzalar atılmıştı ama bu konu düğünden sonra konuşulacaktı. Şu an da davetlilere daha fazla rezil olmak istemiyordu. Şimdi anlamıştı, neden Hakan’ın sürekli o kadına bakıp da kendisine bir kere bile bakmadığını. Davetliler bu ilgisizliği kendi aralarında konuşmaya başlamışlardır zaten bundan da emindi. Hiç kimseye şu anlık bir şey belli etmeyecekti. Zaten yarında hemen gidip, nikahın iptalini isteyecekti. Nasıl da yalan söylemişlerdi ona ve ailesine? Demek ki Hakan’ın hep iş yerinde olduğu bahanesi de yalandı. O kadınlaydı büyük ihtimalle ve ailesi de bunu biliyordu. Neden yalan söylemişlerdi ki? Bunu anlayamıyordu işte. Yüzüne hafif bir tebessüm kondurarak Hale’ye baktı. Birlikte yeniden gelin odasından çıkıp, salona girdiler. Takı töreni vs. hepsi halledilmişti bir süre sonra. Davetlilerde yavaş yavaş gitmeye başlamışlardı. Mehmet bey kızının yanına gelerek ona sıkıca sarıldı. Yasemin’de babasının sarılmasına ağlayarak karşılık verdi. Başına gelenlere ağlıyordu o. Nasıl olsa yarın yine evine gidecekti. Düğün salonundan çıktıklarında Hakan yanlarında değildi. Yasemin başını sola çevirdiğinde, Hakan’ın gülerek o kadınla arabasına bindiğini gördü. Nergis hanım ve Hale’nin yardımı ile aile arabasına bindi. Kenan beyin de gelip binmesi ile araba yeni ve aynı zamanda da yarın eski evi olacak yere doğru hareket etmeye başladı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE