Liam’ın kapıdan çıkışının ardından, zaman sanki ağırlaştı. Nefes bile almadım. Olduğum yerden bir santim bile kıpırdayamadım. Kapının çerçevesinde hâlâ onun kokusu vardı. Ardında bıraktığı sıcaklık, salona sinmişti ama o artık yoktu. Aracın motor sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Eve ait o küçük bahçeden uzaklaşırken çıkardığı tekerlek sesi… yavaşça azaldı. Bastığı toprak yolların sesi, evin taş duvarlarına çarpıp içime işledi. Her uzaklaşan metre, sanki kalbimden bir parça koparıyordu. Sadece bir kardeşim değil, çocukluğum, güven duygum ve o eski benliğim de o araçla birlikte gidiyordu. İlk kez… gerçekten ilk kez, birbirimizden ayrılmıştık. Başımı kaldıramıyordum ama zihnimde fırtınalar dönüyordu. Liam’la çocukken ormanda saklambaç oynadığımız günler… yarışıp ağaçlara tırmandığımız anl

