Gerçek Yüz

1045 Kelimeler
Gül Çiçek Demir Evimde ki en sevdiğim koltuğa oturmuş, karşımda ki adama bakıyordum. Aklımda tonlarca soru vardı; Neden benimle birlikteydi? Beni hiç sevmiş miydi? Herkes haklıydı da acaba ben mi kördüm?... gibi gibi sorular. Bana olan sevgisini sorguladım hep. Fakat, fakat bu durum bunu sorgulamamın ne kadar yersiz olduğunu kanıtlıyordu adeta. Daha bir şey dememişti ama ben duyacaklarımı sanki biliyordum. “Gül Çiçek! Nereden başlayacağımı bilmiyorum.” Bana hep Çiçek derdi aslında. Hiç sevmediğimi bildiği halde hem de. Bir yıl aradan sonra ilk defa Gül Çiçek dedi. Bu durum da dikkatlice yüzüne bakmamı gerektirdi. Daha çok kaygılı biri gibi değilde sıkılmış ama konuşamayan biri gibi görünüyordu. “O kızla el ele ne yaptığını söylemekle başlamaya ne dersin?” Hatırlamak bile sinirlendirmişti. “O-o benim..” Kekelimişti değil mi? Ben yanlış duymadım. Koskoca Adar Ağa kekeliyerek konuşuyordu karşımda. Hiç olmadığım kadar sakin bir şekilde devamını bekledim. “D-dilan benim bebeğimi taşıyor.” Gözlerim yuvalarından çıkacaktı. Be-bebek mi dedi o? Bu kadar adice bir şey beklemiyordum. “Sen ne dedin?” elimde olmadan bağırmıştım. “Ağzından ne çıkıyor farkında mısın Adar?” Kaşlarım olabildiğince çatılmış, karşımda sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi bakan adama bütün öfkemi kusmaya hazırdım. Benim sesime karşılık çenesini sıkmış, sanki hakkı varmış gibi sinirle kaşlarını çatmıştı “Lan ben sana sesini tonuna dikkat et demedim mi? Benim canımı sıkma Çiçek! Ne bekliyordun ha? Senin keyfini bekleyimde kadınsız mı kalayım?” Az önce kekeliyen adam gitmiş yerine bana hiç göstermediği sinirli hali gelmişti. Böyle bir çıkışla karşı karşıya kalınca gerçek yüzünü göstermişti aslında. Ben şuan bir yıldır bana sevgiyle bakan adamla mı konuşuyorum? Hayır, hayır bu o değildi. Bu yüzünü daha önce görmemiştim. Korkmuştum aslında. Çok sinirliydi. Ama kortuğumu bilmesine de gerek yoktu. Dik durmaya çalışarak cevap verdim. “ Bana bak Adar! Asıl sen o sesine sahip çık ve beni delirtme! Sana defalarca dedim bir Ağaya kapak atmaya çalışıp peşinde pervane olan kızlara benzetme beni. İstemiyordun madem “ADAM” gibi karşıma geçip diyecektin!” Bu cevabıma daha sinirlenip kolumu olanca gücüyle sıkıp kendine çekti “Bir daha sesine dikkat et demeyeceğim! Ayrılmaya gelince...” Dudaklarıma bakıp kolumdaki elini belime koyup iyice yasladı beni “ Senden ayrılmak istediğimi nereden çıkardın?” “N-ne?” bu adam ne diyordu? “sen de benim olacaksın Çiçek! Senden ölsem de vazgeçmem!” bir anda ittim onu ve parmağımı ona sallayarak “ Ben senin metresin olmam! Delirdin mi? Nasıl böyle bir şeyi söylersin? nasıl?” Tekrar bana yaklaştı “Madem sana dokunmamı istemedin, METRES olacaksın Çiçeğim” Tiksinerek baktım ona “DEFOL! Seni bir daha burada görmek istemiyorum. Nasıl bu kadar pilik olabiliyorsun?” alayla dudaklarını yukarı kıvırıp bana yaklaşıyordu. O sırada telofonu çaldı. Derin bir nefes aldım. “Efendim!” ... “Tamam lan kapat! Geliyorum. ... “Asalaklar! Bir kadına sahip çıkamıyorsunuz!” Telefonu kapatıp bana döndü. “ Şimdi gitmem lazım. Ama sakın unutma seni bırakmayacağım!” “Ya sen beni aldatıp başka kadınla olmuşsun. Birde bırakmayacağım diyorsun!” yanıma gelip yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Elimle sildim öptüğü yeri “ Bana bak Çiçek Hanım beni sınama! Seni aldatmama sen izin verdin. Ne zaman sana yaklaşsam yok Adar olmaz Adar. Bende erkeğim lan! Senin nazını mı çekeceğim birde?” Şaşkınlıkla bakıyordum ona. “Lan gerizekalı! Her şey benimle sevişmek mi gerçekten? İnsan gibi sevseydin bunu yapmazdın zaten.” “ SEN BANA NE DEDİN?” kolumu kavradı yine ama bu daha çok canımı acıktmak içindi. Başarmıştı canım çok yanıyordu. “Canım yanıyor.” Umursamadı bile beni. “Benimle düzgün konuşacaksın Gül Çiçek hanım! Benim karım sen olacaksın. Dilanda çocuğumu doğurması gereken kumam. Beni anladın mı? Şimdi gidiyorum ama bir yanlışını duyarsam seni mahvederim.” Canımı o kadar yakıyordu ki bir damla yaş aktı gözlerimden. Ben cevap vermeyince daha çok sinirlendi “ Sana diyorum Çiçek! Bir kaç saate gelirim. Uslu dur ve kocanı bekle.” Kolumu bıraktı ve evden çıktı. Hemen telofonuma sarıldım. Bana iyi gelecek tek kişi Umay’dı. “Alo Umay! Sana çok ihtiyacım var hemen gelir misin?” cevabını beklemeden kapattım. Gelirdi biliyordum. Banyoya gittim hemen, aynaya baktığımda şok olmuştum. Beni sarstığı için saçım dağılmış, kıyafetim kırışmış ve az önce ağladığım için yaptığım makyaj akmış. Kelimenin tam anlamı ile berbat görünüyordum. Odaya geçip üstümü çıkardım, banyoda makyajımı çıkardım ve diğer işleri hallettim. Koltuğa kendimi attığım da kafam allak bullaktı. Adar’ı daha önce böyle görmemiştim. Zil çalınca hemen açtım, Umayı görünce sıkı sıkı sarılıp ağlamaya başladım. “Şşş sakin ol! Yavrum ne oldu ya?” sadece ağlamaya devam ediyordum o da benim saçlarımı okşuyordu. “Umay.. Adar!” Beni kendinden biraz uzaklaştırıp yüzüme baktı. Sanki bir şey anlamaya çalışmıştı. “ Ne oldu Adar’a?” nasıl söylesem diye düşünürken bir çırpıda söyledim. “ beni aldatmış!” bunu diyince daha çok ağladım. Neden ağladığımı bile bilmiyordum. “NE?” Haliyle çok şaşırmıştı. Beni oturma odasına sürükledi “ bana her şeyi baştan anlatsana bir” Adar’ı o kızla görmemden burda olanlara kadar her şeyi anlattım. “Vay ŞEREFSİZ! Böyle olduğunu tahmin etmiştim ama bu kadarını yapacağını tahmin etmemiştim.” Burukça gülümsedim. Baştan beri sevmezdi Adar’ı “ Tatlım! Senin acil burdan gitmen lazım.” Anlamaz gibi baktım suratına “ kuzum bu adam evleneceksin demiş, seni bırakmam demiş. Daha birde burada kalmayı mı düşünüyorsun?” sonra jeton bastı tabi. Ama nereye gidecektim ki? “İyi ama nereye gideceğim? Hem bulur beni.” Bir ailemin olmayışı bir kez daha tokat gibi yüzüme çarpmıştı resmen. “Onurdan yardım isteyelim. O bulur bir yolunu.” Onur yardım ederdi ama bilemedim. “ Dur hatta onu arayıp anlatalım her şeyi. Nedersin?” Şuan başka çarem de yoktu zaten. Onur bana yardım ederdi belki. Adardan ilk defa korkmuştum. Eğer onunla evlenirsem bir daha da kutulamazdım. Onun gerçek yüzünü bugün görmüştüm. Umay Onurla konuşuyordu. Onun hiddetlendiğini Karadeniz Şivesi ile bağrışlarından anlıyordum. “ya bir sakin olsan her şeyi anlatacağım Onur!” Umay artık isyan bayrağını çekmişti. İyi bile dayanmıştı aslında. Onların bu haline istemsizce gülümsedim. Ama hem şaşkınlığım hem de hayal kırıklığım geçmiyordu. Bunu nasıl yapardı? Beni hiç sevmediğini anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu. Ben tüm bu düşüncelerle boğulurken Umay her şeyi Onura anlatmıştı bile. “Bana bak telefonu veriyorum ama sakın canını sıkma! Yoksa bende senin canını sıkarım!” Umayın yersiz tehtidinin ardından Onurla ben konuşmaya başladım. “ Bana bak Çiçek bir Ağa bozuntusuyla olmanın azarını buraya gelince yiyeceksin ama öncesinde bu dediklerimi yapman lazım…”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE