2. Bölüm

1999 Kelimeler
Melisa Bozok'tan anlatım... Sancı; Uzandığım yataktan kalkmama engel olan bir ağırlık vardı üzerimde. Belime dolanan kolların ve enseme çarpan ılık nefesin sahibi Agustin'den başkası değildi. Derin bir nefes alıp kendimi kurtarmaya çalıştığımda bırakmayıp daha çok kendi bedenine yasladı bedenimi. Başım ağrıyordu. Yataktan kalkıp bir ağrı kesici içmek ve kendime gelmek adına serin bir duş almak istiyordum. Beynimin içinde yankılanan sesler kulaklarımın içini tırmalıyor ve gerilememe neden oluyordu. Sıkıntıyla soluk alıp tekrardan yataktan kalkmayı denedim. Agustin başını boyun boşluğuma sokup derin bir nefes aldı ve dudaklarını bastırıp öptü. "Buenos días cariño (Günaydın sevgilim)" Pürüzlü çıkan sesine bir de yorgunluk eklenmiş gibiydi. Bu da oldukça geç bir saatte uyuduğunu kanıtlıyordu. Gözlerimi kapatıp "günaydın" diyerek karşılık verdim. Sesim beni terk etmiş ve oldukça kısılmıştı. Yatakta üzerime çıkıp yüzümü örten saçlarımı yastığa doğru savurdu. Sanki ilk kez görüyormuş gibi yüzümün her bir ayrıntısına bakıp dudaklarını anlıma yasladı. "Bebeğim güzel bir gün yaşayalım". Onun isteği buydu, benim isteğim ise yalnız kalıp düşünmek. Sessiz kalışım onu her zaman geriyordu, tıpkı şimdi olduğu gibi. Vücudunun ağırlığını üzerime vermeden erkekliğini kasıklarıma yasladı. "Hadi bebeğim bizim günümüz olsun". Gözlerinin içine bakıp başımı salladım. Başka türlü kurtuluşumun olmadığını biliyordum. Üzerimden kalktığı an yataktan çıktım. Adım atacak iken başıma saplanan güçlü ağrı ile yerime çakıldım. Dudaklarımdan kaçan inilti ile tekrar yatağa otururken o endişe ile kollarını belime doladı. "Bebeğim ilk önce seni yıkayalım, sonra ağrı kesici ve kahve ne dersin?". Sorusuna başımı usulca sallarken yataktan kalkıp beni kucağına aldı. İki elimle sadece başımı sıkıca tutuyordum. Şiddetli ağrı her zaman yaşadığım bir durum değildi. Zaman zaman stres ve üzüntü ile gelişiyordu. Agustin dikkatle küvete girmemi sağladı. Ardından yavaşça geceliğimi ve iç çamaşırımı çıkartıp suyu ılık seviyeye ayarladı. Vücuduma nüfus eden su ile derin bir nefes aldım. Her dokunuşu ilk zamanlardaki şefkat dolu adamı hatırlattı bana. Anlamak için mücadele eden ve sorgulayan o sevdi dolu adamı. Derin bir soluk daha aldım. Başımı yukarı kaldırıp su damlalarının yüzüme çarpmasını hissettim bir süre. Ardından belime dolanan kollar ile başımı eğip gözlerimi açtım. "Muhteşem kadın" Dudaklarıma kapanan dolgun dudaklara daha fazla kayıtsız kalamadım. Çıplak bedenine doladım kollarımı. Saçlarımı geriye doğru alıp yanaklarımı avuçladı. Hissederek seviyordu beni. Sıcaklığını kalbime akıtıyordu eskisi gibi. Bir anda kucağına aldı ve bacaklarımı beline dolamamı sağladı. +18(rahatsız olacaklar bu kısmı atlayabilir) Ellerini kalçalarıma yerleştirip sırtımı fayansa yasladı. Dudaklarımız anlık koptuğu anda bile hırsla boğazından kopan hırıltılı inleyişle dudaklarıma bir kez daha kapandı. Erkekliğini kadınlığıma sürtmeye başladığı an unuttum nerede olduğumu. Ve içimde hissettiğim doluluk ile boğazımdan kopan inleyiş onun ağzında yankılandı. Başımı geri çekip fayansa yaslayarak kollarımı daha sıkı doladım boynuna. Hareketleri oldukça sert ve tutkuluydu. Gözlerim aldığım zevkten kapanırken içimden çıkıp bacaklarımın küvete sağlam basmasını sağladı. Eğilip "tadını özledim" diyerek kadınlığıma yasladı dolgun dudaklarını. İçime akan ılık sıvıların esiri olurken ellerimi başına yerleştirip kadınlığıma daha çok bastırdım. "Ah Agustin dana sert sevgilim". Dişlerini en hassas noktama sapladığı an çığlık attım. Allah'ım delirme noktasındaydım ve daha fazlasını istiyordum. Parmaklarımı saçlarına geçirip başını geri çektim. Onu kendi hizama getirip dudaklarına kapandım. Kendi tadımı onun dudaklarından aldığım an sol elimi sert erkekliğine sayladım ve onunla oynamaya başladım. Dudaklarımı geri çektiğimde gözlerimin içine tutku ile baktı ve iki eliyle omuzlarımdan bastırıp yere çömelmemi sağladı. Erkekliğini iki avucum içine alıp birkaç kez sıvazladım. Ardından dudaklarımı yaklaştırdım ve ağzımın içine alarak emmeye başladım. Agusti'nin zevk dolu haykırışları fayanslara çarparken onun zevkine ortak olup kendimi de okşamaya başladım. Agustin kafamı geri çekip ayağa kalmamı sağladı. Ardından bedenimi ona ters çevirip aniden içime girdi ve saçlarımı çekerek sert git gellerine başladı. İkimizin inleyişleri haykırışlara dönerken "Melisa" diyerek ilk gelen o oldu. Hala daha sertliği devam ederken çığlık atarak o boşalımı yaşadım. Bedenim yere çökerken üzerimize akan ılık suya bıraktık bedenlerimizi. +18(buradan devam edebilirsiniz) Kısa ama etkisi ruhumu doyuran birleşmenin ardından duşumuzu birlikte alıp banyodan çıktık. Üzerimi giyinip mutfağa geçtiğimde kahvemin hazır ağrı kesici ilacında tezgahın üzerinde olduğunu gördüm. Göz göze geldik. Alt dudağını dişlerinin arasına alıp gülümsedi. Tebessüm ederek karşılık verdim ve "teşekkür ederim" diyerek tezgahın üzerindeki ilacı alıp su yardımı ile içtim. Ardından kahvemi elime alıp birkaç yudum ardı ardına içip ayılmayı bekledim. Belime doladığı kollar ile tebessümüm yine yüzümde genişlerken fısıldadı. "İkimiz için muhteşem planlarım var sevgilim. Mesela bu akşama hiç aklına gelmeyecek bir sürprizimi gerçekleştireceğim". Merakla başımı sağıma çevirip gözleri içine baktım. "Agustin bu gece birlikte güzel zaman geçirsek olmaz mı?". Sorumu duymazlıktan gelip "harika bir gece olacak Melisa. Akşam Lisa yemeğe gelecek, senin istediğin bir şey var mı?". Kaşlarımı çatıp kolları arsından çıktım. Elimdeki kupayı mutfak tezgahına geri koyup "sana baş başa zaman geçirelim diyorum neyini anlamıyorsun?" diye sordum. Agustin kaşlarını çatıp bir adım yaklaşıp burnumun ucuna girdi. "Lisa bu akşam bizimle yemek yiyecek Melisa ve sürprizime o da ortak". Ağırca yutkunup bir adım geri çekildim. Gözleri öfkeden koyulaşan adamı tanımıyordum. Bu adam senelerimi geçirdiğim adam olamazdı. Ayrıca Lisa ile ne ara bu kadar samimi olmuşlardı? Onu arkamda bırakıp salona geçtim. Biraz önce deliler gibi sevişip tenine karıştığım bu adam olamaz. Başımı sağa sola doğru sallayıp ellerimi saçlarıma daldırdım. "Seni anlamıyorum Melisa. Hayatımızı heyecanlı hale getirmeye çalışıyorum neden karşı duruyorsun?". Öfke ile arkamı dönüp "ne heyecanından bahsediyorsun sen Agustin? Ben seni gerçekten de anlamıyorum. Lisa ile ne zaman bu kadar samimi oldunuz? Ben aylardır görüşmüyorum onunla" dedim. Sinirle soluk alıp sakinleşmeye çalıştı. Yavaş adımlarla yanıma gelip ellerini uzattı. Bir adın gerileyip aynı öfke ile yüzüne bakmaya devam ettim. Agustin "hayalimi biliyorsun Melisa. Sen bana yetiyorsun ama farklı heyecanlar da istiyorum. Neden yatakta üç kişi olmuyoruz? Bence Lisa bu iş için biçilmiş kaftan". Söyledikleri ile beynimden vurulmuşa dönerken "yattın mı onunla?" diye sordum. Öfke ile saçlarımı bir kez daha geri itekleyip konuştum. "Cevap versene onunla yattın mı?". Gergin bir ifade ile yüzüme bakarken başını sağa sola doğru salladı. Nedense bu sefer ona inanmak gelmiyordu içimden. Ellerini bana uzattığı an geri adım atıp "gelme" diyerek bağırdım. Yalan söylüyor ve beni istediği o iğrenç fanteziye ortak etmek istiyordu. İçimde yükselen ağlama isteğini bastırıp yok etmeye çalışsam da başarılı olamıyordum. "Git bu evden. Kiminle ne istiyorsan onu yaşa ama defol". Hıçkırıklarımın arasından bunları söyledim. Yaşadığım hayal kırıklıklarına karşın yine onun oldum, yine ona sığındım ama o beni anlamak yerine yine kendi isteğine köle etmeye çalıştı. Yatak odasına geçip öfke ile giysi dolabını açtım. Onun eşyalarını yatağın üzerine fırlatırken hızımı alamıyordum. Belime doladığı kolları vücudumdan savurmaya çalışırken izin vermedi. Yüzümü avuçları içine alıp sakin olmamı defalarca kez söyledi. Ellerini geri savurmaya çalışsam da izin vermedi. "Sakin ol Melisa onunla yatmadım diyorum. Sakinleş artık". Nefes nefese onun gözleri içine bakıp yüzüne tükürdüm. Gözlerini kapatıp ellerini yüzümden çektiği an yatak odasından hızla çıkıp koridora attım kendimi. Hızımı kesmeden çıkış kapısına doğru yürürken kolumdan tutup duvara yasladı bedenimi. "Gitmene izin vermem". Dudaklarından dökülenler ile öylece yüzüne baktım. "Tamam sakin ol. Sana aramızda geçen konuşmayı anlatacağım. Sende sakin kalıp beni dinleyeceksin. Tanrı aşkına Melisa senden başka kimse yok ve asla olmadı". Elimden sıkıca tutup beni salona sürükledi peşinden. Berjere oturtup gözlerimin için baktı. "Sakinleş Melisa, bu eller başka birine değmedi". Geri çekilip mutfağa giderken içimi kemiren bu şüphe kalbimi kemirmeye başladı. Peki anlatacakları beni ikna edecek miydi? Aralarında ne olmuştu da bir anda bu iğrenç fantezi konusu geçmişti? Midemde bulantı hissettiğim an yerimden kalkıp derin bir nefes aldım. Agustin yeni bir kahve ile önüme gelip "birkaç yudum iç ve sakinleş" dedi. En güzel anlarımızdan sonra kendimi neden fahişeymişim gibi hissettirdi ki? Neden bu kadar umarsız bir adam haline geldi? O gözlerinden aşk akan adama ne olmuştu? Gözleri benden başkasını görmeyen sevgi dolu adama ne olmuştu? Yerime geçip ellerimin arasına aldığım kahveden bir yudum içerken gözlerimi kapadım. Geçmişte yaşanılan bir anı belirdi zihnimde. Geçmiş... İşlerin en yoğun olduğu bugün çatlayacak hale geldim resmen. Artık istediğim tek şey yumuşak yatağım ve kalbimi talan eden muhteşem sıcaklık. Bilgisayarımı kapatıp masamı toparladığım an odamın kapısı aniden açıldı. Bakışlarım kapıyı bulduğu an gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Agustin elinde bir buket kırmızı gül ile gülümsüyordu. Kapıyı kapattığı an yerimden kalkıp koşarak onun yanına gittim ve kucağına atlayıp bacaklarımı beline dolayarak dudaklarına kapandım. Tanrım; onu ölesiye özlediğim bir günde bu şekilde çıktı karşıma. Sonsuz teşekkürler. Geri çekilip bacaklarımı toparladım ve ayaklarımın yere basmasını sağladım. Burnumun ucuna bir öpücük kondurup "seni yemeğe götürmek için geldim. Hazırsan çıkalım" dedi. Hızla geri çekilip eşyalarımı aldım ve yanına adımlayıp sol elimle erkekliğine dokunarak "her zaman bebeğim" dedim. Birlikte çalıştığımız şirketten çıkıp Barcelona sokaklarında dolaşmaya başladık. Ünlü bir restoranın önünde durduğumuzda şok ile açıldı gözlerim. "Senin için". Gözlerim onun gözerini bulduğunda tutamadım kendimi ve yine dudaklarına kapandım. Öylesine yumuşak öpüyordu ki, beni incitmek korkar gibi. Aşkla ve tutku ile karıştım yine onun ruhuna. Yalnızlığımı unutturan bu dokunuşlara bıraktım kendimi. Geri çekildiğinde kendimi boşlukta hissetsem de yine tebessüm ettim. O görkemli restorana girip rezerve ettiği masaya geçtiğimizde bir kez daha aşık olmuştum karşımdaki adama. İçtiğimiz kırmızı şarabın yediğimiz muhteşem etin lezzeti öyle güzeldi ki, kelimeler ile ifade etmem mümkün değildi. Masada duran elimi sıkıca tuttu. Lacivert bir kutu çıkarttı ve gözlerimin içine bakarak "en çok sevdiğin" dedi. Gördüğüm tek taşla gözlerim yuvalarından fırlarken nutkum tutuldu. Etrafı küçük pırlantalar ile işlenmiş yüzüğün ortasında sevdiğim rengin taşı bulunuyordu. Beyaz altın olan yüzük öylesine beni benden almıştı ki konuşacak bir kelime bulamamıştım. Agustin yüzüğü sol yüzük parmağıma takıp dudakları ile elimi öptü. Konuşmama fırsat vermeden yerimden kalkmamı sağlarken kolları arasında buldum bedenimi. Bir yandan dans ediyor biryandan da deliler gibi öpüşüyorduk. Nerede olduğumuzu unutmuşçasına dans ederken sevişiyorduk birbirimizle. Dokunuşları öylesine güzeldi ki kendimi dünyadan soyutlanmış gibi hissediyordum. Sonra bir anda eşyalarımı topladı ve elimden sıkıca tutup restorandan dışarı çıkmamı sağladı. Şaşkınlıkla ona bakarken "Biraz Flamenko yapsak fena olmaz sanırım" dedi. Kahkaha atarak başımı sağa sola doğru salladım. Beni geriye doğru savurup sırtımı çıktığımız restoranın duvarına çarpmamı sağladı. Üzerime gelip dudaklarıma sert bir öpücük kondurduktan sonra "Estoy enamorado de ti (sana aşığım)" dedi. Gözlerim onun mavilerinde kayboldu. Sol elimi kaldırıp yanağına yerleştirdim. "Seni seviyorum". Dudaklarımdan aşk ile çıkmıştı sözcüklerim. Kalbime ağır gelen ve beni ona çeken duygunun adıydı bu. Bizi sabah kadar bekleyen deli eğlenceye adım attık. Barcelona sokaklarını talan ederken her sokak şarkıcısının başında durup muhteşem aşk ve Akdeniz kokan şarkıların notalarına bıraktık bedenlerimizi. Eve döndüğümüzde ise hiç yapmadığımız bir şeyi gerçekleştirdik. Çırılçıplak yatağa uzanıp sadece birbirimizi izleyerek uyuduk... *** Şimdiki zaman... Başımı sağa sola doğru salladım. Geride kalan şimdi ise içimi sızlatan güzel günlerdi. Agustin karşıma gelip dikkatle gözlerimin içine bakmaya başladı. Yanıma yaklaşacağı an elimi kaldırıp durmasını sağladım. "Anlat". Sıkıntıyla soluk alıp başını salladı. "Geçen hafta karşılaştık onunla. Okula geri döndüğünü söyledi. Ders arasında bir kez daha karşılaştık. Kahve içerken nasıl bu konu açıldı bilmiyorum Melisa. Fantezilerinden bahsetmeye başladı. İlgimi çekti yalan söyleyemem. Yıllardır bunu istediğimi biliyorsun". Tiksinti ile dinliyordum onu. İsteği kalbime ihanet varlığıma büyük bir hakaretti. Devam etti konuşmaya; "Bende ona isteklerimi söylediğimde bize katılabileceğini söyledi. Senin bu konudaki tavrını ona anlattığımda ise seninle konuşup bu konunun çok normal olduğunu ve hayata heyecan kattığını anlatacağını söyledi. Onunla yatmadım Melisa, tanrı şahidim ki onunla yatmadım". Gözlerime acı bir ifade ile bakıyordu. Yüzüne çöken hüzün ise daha çok midemi bulandırdı. Sağ eli ike dudaklarını kapatıp kaslarını çaresizce havalandırdı ve fısıltı ile konuştu. "Seni seviyorum bebeğim. Seni kaybedemem Melisa". Yerimden kalkıp elimdeki kupayı sehpaya bıraktım. "Eve döndüğümde hiçbir eşyanı görmeyeceğim. Bugün benim için sonsuza denk öldün Agustin". Ayağa kalkıp soluk almadan gözlerimin içine bakmaya devam etti. Yanından geçerken acı ile inledi. "Gidemem Melisa, senden gidemem". Merhamet dilenir gibi gözlerimin içine baktı. Adını ağzıma almak istemiyordum. Gözleri artık huzurum değildi. "Peki". Salondan çıkıp koridorda hızlı adımlarla yürüdüm. Montumu alıp sakince üzerime geçirdim ve ayakkabılarımı giydikten sonra evin anahtarlarını yanıma alarak kapıyı açtım. Dışarı adımımı atarken içersen kırılma sesleri geliyordu. Daha fazla oma ait bir şeyler duymak istemiyordum. Kapıyı yavaşça çekip merdivenlere yönelerek birer birer aşağı inmeye başladım. Apartmandan sokağa attığımda kendimi boğazıma düğümlemişti hıçkırıklarım. Ellerimle ağzımı kapatıp bir süre ağladım. Kendime geldiğimde ise sokağa kadar gelen Agustin'in öfkeli sesi ile adımlarımı hızlandırdım. Nereye gideceğimi bilemese öylece yürüyordum. Peki bunda sonrası için ne yapacaktım? Hayata yeniden başlayabilirdim fakat Agustin'in sapkınlık halinden nasıl koruyacaktım kendimi. Hızlı adımlarla gözyaşlarımla birlikte yürürken sert bir şeye çarptım. Bedenim savruldu. Yere düşecekken sıkıca belimden tutulup havalandırıldım. Karşımda buğulu gözlerle gördüğüm kişiyi tanımıyordum. Sadece yüzünü yüzüme yaklaştırıp derin bir nefes çekti içine. Dolgun dudakları aralandı. Ilık nefesi buz tutmuş tenime çarptı ve gölgemde fısıltısı hayat buldu. "Melisa"
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE