ROJDA Aslan’la bir güç gösterisinin içinde bakışmaya devam ederken, sürekli yanında gördüğüm adam seslice yutkundu. “Ağam?” “Geliyoruz,” dedi Aslan gözlerini benden ayırmadan. “Tamam ağam.” Adam hızla uzaklaşırken Aslan’a bakmaya devam ediyordum. Beni seyrediyordu. Kıpırdamıyordu ama varlığı, üzerimde ezici bir ağırlık gibi hissediliyordu. Gözleri, insanın içine düşebileceği ve boğulurken fark edemeyeceği kadar derindi ama masumiyetten çok uzaktı. Dağların tepesinden düşen bir kar çığlığı gibi, bakışları içime doldu. Sonra her hücremi örttü. Ayağım çıplaktı hala. Gelinliğimin tülleri ellerimde buruşmuş, kaçmaya çalışırken yakalanmış bir günah gibi duruyordum onun karşısında. Ama o… beni korkutmak için tek kelime bile etmiyordu. Çünkü duruşu bile yeterdi buna. Bana bakışı bile

