bc

DONMUŞ KALBİN KÜLLERİ

book_age18+
152
FOLLOW
1.1K
READ
confident
bxg
mystery
bold
vampire
medieval
first love
secrets
soul-swap
witchcraft
like
intro-logo
Blurb

Tarihler 26 Kasım1657 tarihini gösterdiğinde Cyrus ömrünün 170. yaşına girmiş bulunuyordu. O gece malikanesine doğru gitmek için katıldığı davetten çıkmıştı. yolun karşısında kendisini bekleyen at arabasına binmek için adım attığı anda hayatının aşkı da o arabanın önünden geçmişti. Hanımefendinin ten kokusu aralarındaki mesafeye rağmen Cyrus'un tüm bedenini ve ruhunu sarmıştı. 170 yıllık vampir hayatında bu kadar güzel bir kokuya rastlanmamıştı ve biliyordu ki artık o kokunun esiri olmuştu.

Maisie, her akşam olduğu gibi bugünde şapkacı olarak çalıştığı dükkanda mesai yapmış ve geç saatte evine dönüyordu. geçtiği at arabasının önünde kendisini göz hapsine alan biri olduğunu fark etti ama umursamadan yoluna devam etmişti. kendisi bir cadı olarak yaşadığı bu toplumda kimliğini titizlik ile saklayarak uyum sağlamayı başarmıştı ve bunu bozacak tek bir şey bile olmasını istemiyordu ama o gece hissettiği duygunun tüm hayatını değiştireceğinden habersiz devam etti yoluna.

ikisi de o andan sonra hiç hissetmedikleri aşkı sevgiyi birbirilerinde bulacaklardı. Kader onları çok mutlu bir şekilde bir araya getirmiş olsada en mutlu günlerinde çaresizliği iliklerine kadar yaşatacak bir olaya şahit edecekti. öyle ki zamanın kendisi bile onlara acıyıp zamanı geriye sarmak isteyecek ama kader buna engel olacaktı. onlar bu olayı çözebilmek için her şeylerini feda etmeye hazırlanacakları ama kader bunu kabul edecek miydi?

chap-preview
Free preview
LANETLENEN RUH
YAZARDAN: Cyrus, yüz yetmişinci yaşına girişini kutlamak için arkadaşları tarafından kendisine organize edilen bu doğum günü kutlamasından artık sıkılmaya başlamıştı. Bulunduğu ortamdaki bütün çevresi onu 30’cu yaşına girdiğini sanıyordu ama aslında vampir hayatındaki yüz yetmişinci yılını kutladıklarından habersizlerdi ama cyrus gerçekten de dış görünüş olarak 30 yaşından bile genç duruyordu. 1.90 cm boyu, sadece yakından belli olan koyu kahverengi saçlarının arasına serpiştirilmiş sarı saç telleri, olgunlaşmamış açık yeşil üzüme benzeyen gözleri, uzun ve kemikli bir yüz, çıkık elmacık kemikler, hafif kemerli bir burun ve en önemlisi hastalıklı gibi duran solgun bir ten. Cyrus, bulunduğu ortamda bütün hayatı boyunca uydurduğu bir senaryonun bu defada Atlanta kasabası tarafından nasıl kabul edildiğini alışık olduğunu belli eden bir bakış ile izliyordu. Cyrus, vampir olarak geçirdiği yüz kırk yıl yıl boyunca artık hiç yaşlanmayan bedenini bulunduğu ortamdaki kişilerden saklayabilmek için yaşadığı her bölgede on yıl kalarak ve daha sonra da şüphe çekmemek adına başka bir bölgeye yerleşerek hayatına devam ediyordu. Dış görünüşü itibari ile ilgi çeken biri olmuştu hep ve bu yüzden yerleştiği kasabalardaki insanlar ile zorlanmadan samimiyet kurabiliyordu ama gittiği her kasabada kendisini farklı mesleklerde tanıtıyordu ama yaşını hiçbir zaman değiştirmemişti. Tanıştığı her kişiye kendisini her zaman 32 yaşında olarak tanıtıyordu ama aradan geçen on yıla rağmen dış görünüşünde en ufak bir değişim olmaması, yüzünde hafif de olsa bir kırışıklık olmaması insanların dikkatinden kaçmıyordu bu yüzden bulunduğu bölgede on yılını doldurduğu gün kimseye veda etmeden gece sessizce ayrılır ve yaşayacağı yeni kasabasına doğru yol alırdı. Bilerek bir önceki yaşadığı yerden bir hayli uzak olan kasabaları seçerdi Cyrus bu sayede kendisini tanıyan kişiler ile arasında mesafe olur ve bir daha kendisini görmelerine imkân kalmazdı. Bu seferki geldiği kasaba ise Atlanta Kasabası idi. Vertinya Şehrine bağlı küçük bir sahil kasabasıydı burası ve ağaçlarla kaplı olması Cyrus için ek bir avantaj sağlıyordu. Vampir olması onun güneşe çıkmamasına bir engel değildi ama güneşte soluk teni dahada belirgin oluyordu ve insanlara bunun sebebini açıklamak Cyrus için her defasında dahada sıkıntılı bir duruma yol açıyordu. Ağaçlık alanın bol olması onun bu soluk tenini kamufle etmede çok işe yarıyordu. Atlanta kasabasındaki ikinci yılı idi ve yüz yetmişinci yaşına burada kasaba sakinlerinden Doktor Axel’in evinde kendisi için verilen doğum günü kutlamasında geçiriyordu. Cyrus, yanan ateşin cızırtısı eşliğinde karşısındaki sakin kalabalığı izliyordu. Yan tarafında ki sakin bir müzisyenin çaldığı piyano eşliğinde karşısında birbirileri ile sohbet eden, piyanonun sakinliği eşliğinde dans eden kişileri seyrederken alışık olduğu bu manzarayı kaç kere tekrarladığını düşündü Cyrus. Gözleri kalabalığı izlemeye devam etse de bakışları çoktan geçmişe dalmıştı, vampir olduğu gece tam otuzuncu yaş gününe bastığı gün olmuştu. O gece Cyrus kendi arkadaşları ile aralarında doğum gününü kutlamak için barda alkol ve bira içiyorlardı. O kadar kendinden geçmek üzere idi ki Cyrus, arkadaşları onu evine kadar omuzlarında taşımak zorunda kalmışlardı. Tam evine girdiğinde tam gece yarısını gösteren çan sesini hatırlıyordu. Kulaklarının içini dolduran bu ses o gece uzaktan duyulan bir mırıltı şeklinde idi Cyrus için. Kendi yatağına bile gitmeye gücü yoktu ve salonda bulunan halının üzerinde uyuyakalmıştı. Gece yarısını başlatan çan sesi son vuruşunu yaptığında Cyrus çoktan uykunun esiri olmuştu. Bir anda hissettiği acı ile gözlerini açarak karanlık odada neler olduğunu anlamaya çalışıyordu sarhoşluğun etkisi ile yalpalayarak tekrar yere düşmüştü. Boynundan aşağı doğru akan ılık bir bedenini kapladığında sol elini boynuna götürmüştü. Eline değen ılık sıvının başta ne olduğunu anlayamamasına rağmen bir anda odada birinin olduğunu gördü. Odanın karanlığına rağmen dışarıdaki ayın içeriye vuran yansımasından bir erkek olduğunu ayırt edebilmişti. Gaz lambasını yakmak o an aklına bile gelmemişti ama hala neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Cyrus, karşısındaki erkek silüetin yüzünü göremiyordu, büyük ihtimal ile aldığı alkolün etkisi daha geçmemişti üzerinden halüsinasyon gördüğünü düşünmeye başlamıştı, hatta hissettiği acının, omzunda hissettiği ılık sıvının bile sarhoş olmasının bir etkisi olarak düşündü. Karşısındaki karanlık erkek silüetin hafifçe dudaklarını yukarıya doğru kıvrıldığını seçer gibi oldu ama bilinci kapanarak olduğu yere tekrar baygın bir şekilde düştüğü için Cyrus, hayatının tamamını değiştiren o kişinin sadece ay ışığının izin verdiği dudaklarının yukarı kıvrıldığı o kısmı hatırlayacaktı. Uykusuna bir insan olarak yatmış ve bir vampir olarak uyanmıştı. O andan itibaren kendisini vampir yapan bu kişiyi hayatı boyunca aramasına rağmen bir ize bile rastlamamıştı, bir yerden sonra Cyrus artık aramayı bırakmıştı çünkü tek bir ipucu bile bulamamıştı ve bu yüzden kaderini kabullenmiş ve buna göre yaşamaya başlamıştı. Gözlerini diktiği geçmişinden onu Doktor Axel koparmıştı. Yüzüne kondurduğu tebessümün altındaki acı ve ıstırap dolu günlerini bir tek kendisi biliyordu. Cyrus başta o kadar zorlanmıştı ki kendisini şu an gülerek karşıladığı bu insanların arasına karışana kadar neler çektiğini sürekli hatırlıyordu. Dalıp gittiği geçmişi onu bu alışık olduğu durumda çok rahatsız etmişti ve biran önce buradan çıkmak istediğini fark etmişti Cyrus. Geçmiş pençelerini bir kez daha sırtına geçirdiğinde nefes alamadığını hissetmişti. Kendisine gülerek bir şeyler anlatan Doktor Axel’in neler söylediğini bile anlamıyordu Cyrus. Sadece malikanesine gitmek ve uyumak istiyordu, insanlığını kaybettiği gecede tekrar insanlığını kazanacağından habersizdi Cyrus. Kaderin ağlarını, bir kez daha kendisi için örmeye başladığının farkında olmadan çevresindekilerden aniden rahatsızlandığını söyleyerek “izninizle, bu güzel kutlama için hepinize minnettarım iyi geceler.” Diyerek ayrıldığı evden hayatının aşkı ile karşılaşmıştı; bir kez daha dönüm noktası olan bu karşılaşmanın kendisi için neler olacağını tahmin etmeden tutunmuştu bu aşka Cyrus.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

NÜFUS: 1

read
1K
bc

Kara Cennet Serisi II - Metanoia

read
1.1K
bc

Vekil Tanrıça

read
1.1K
bc

Arven

read
1.1K
bc

KAN BÜKÜCÜ

read
3.1K
bc

VİRÜS | HAYATTA KAL (Türkçe)

read
1K
bc

(Kurt Adam Serisi)- Yeni Bir Dünya

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook