BİRBİRİ İÇİN YARATILAN İKİ BEDEN

1074 Words
Önünden geçen bu kadının teninden yayılan koku Cyrus’un kalbini alevlendiren bir kıvılcım olmuştu anında arabanın yanından geçerek kendisini yakıp kavuran bu kokunun sahibini takip etmeye başladı. Karanlık olmasına rağmen altın sarısı saçları bir güneş gibi parlıyordu. Gecenin karanlığını yırtan bu saçları Cyrus’un soğuk buzdan kalbini eritmek ister gibi parlıyorlardı. Cyrus çok sessizdi çünkü hayatının aşkı ile tanıştığının daha farkında değildi karşısındaki kişiyi rahatsız etmekten ürküyordu, o sadece kendisini bu kadar yıl sonra kokusuyla, teniyle, her şeyi ile dikkatini çeken bu hanımefendiyi görmek istiyordu. Maisie, yürüdüğü yolda takip edildiğinin farkında değildi, yorgun ve işlerini bitirdiği için huzur dolu bir şekilde uyumak için acele ediyordu sadece. Daha yirmi beş yaşında genç bir cadıydı ama o ırkından farklı olarak insan gibi yaşamak istiyordu, iksirlerden, sihirlerden daha çok şapka tasarımı ile ilgileniyordu. Ailesi ve cadılar tarafından hor görülmesine rağmen yaşantısını severek devam ettiriyordu. Çalıştığı dükkan ile evi arasında fazla bir mesafe yoktu biraz daha ana yoldan yürüyerek kendi evinin bulunduğu sokağa adım attı. Cyrus kendisinden habersiz bir şekilde ilerleyen bu yaratığın üzerinde bıraktığı etkiden dolayı afallamış ve şaşkınlıktan ne yapacağını bilemez olmuştu. İlerlemek istiyordu onun kokusu ile sarmalanmak, onda kaybolmak istiyordu ama yüz yetmiş yıllık tecrübesine rağmen şu an kendini çok toy hissediyordu, tek katlı küçük taş bir evin kapısını açan ellerine baktı ne kadar minik ve zarifler diye düşündü o an atmayı bırakmış olan kalbinden çatırtılar geliyordu, neler olduğunun farkında değildi ama bir buz kütlesine dönüşen kalbi onunla beraber dondurduğu duygularını bu gece kırmaya başlamıştı. Saklandığı ağacın arkasından evin penceresine vuran solgun mum ışıklarına baktı, aralarındaki mesafeye rağmen Cyrus bu güzel yaratığın kokusunu hala alabiliyordu. Teninin kokusu öyle işlemişti ki içine bulunduğu yerde kendisini zor tutuyordu. Atmayan kalbi git diyordu ona, git ve kapısını çal diye haykırırken çelişkiler arasında kendisini sıkışmış halde buldu. Biraz sonra pencerede yanan mum ışığı karanlığa gömüldüğünde uyuduğunu anladı Cyrus ve bütün gece orada karanlık pencereye bakarak geçirdi. Sabahın ilk ışıkları Atlanta’nın üzerine vururken Cyrus sadece eve odaklanmış ve mest olduğu o kokuyu bir kez daha alabilmek için sahibinin evden çıkmasını bekliyordu. Maisie kapıdan çıktığında olduğu yerde görünmemek için biraz daha köşeye sindi ve burnuna dolan bu güzel kokunun sahibinin ilk kez yüzünü gördü. Aşık olmuştu Cyrus, o ana kadar sadece merak ve ilgi olan düşünceleri Maisie’nin yüzünü görmesi ile ilk görüşte aşka dönüştüğünü anlamıştı. Hayretler içerisinde yanından geçen kadına baktı, aşık olmuştu. Altın sarısı saçları sanki doğan güneşe daha parlak olduğunu kanıtlamaya çalışıyor gibiydi, yuvarlak bir yüz, çıkık elmacık kemikleri, minik bir burun, dolgun kırmızı dudaklar ve gökyüzünden daha koyu mavi gözler. Cyrus sanki kaderin kendisini bu an için vampir yaptığını düşünerek aşık olduğu kadını bir kez daha takip etmeye başladı. Kalbi atmıyordu ama buzlar arasında duran bir asır beklemiş duyguları patlamış gibiydi. İçinde havai fişeklerin patladığını hissediyordu, onu takip ederken kendisini gizleme gereği bile görmemişti, kabul edilmek istiyordu o an Maisie tarafından kabul edilip sarıp sarmalanmak istiyordu Cyrus. Maisie, kendisini açık açık takip eden Cyrus’u fark ettiğinde ilk başta sabahın bu ıssız saatinde kim olabileceğini tahmin etmeye çalıştı ama bulamadığı anda bir sapık olduğunu düşünerek kendisini savunması gerektiğini hissediyordu. Adımları hissettiği tedirginlik ile hızlanmaya başladı. Kendisi ne kadar hızlanırsa onu takip eden adımlarda aynı derecede hızlanıyordu, nefes alışverişleri değişmişti hemen çalıştığı dükkana varmak istiyordu, dükkanı gördüğünden biraz daha rahatlasa da içinde yaşadığı o korkudan dolayı mantıklı düşünememişti. Cyrus onunla arasındaki mesafesini korusa da aşık olduğu kadını ürküttüğünün farkında değildi. Aşk sarhoşluğu yaşadığı o anda tek düşünebildiği adını bile bilmediği aşkını gözden kaybetmemekti. Maisie dükkana vardığında kapıyı arkasından kapatmadan önce kendisine bu korkuyu yaşatan kişiye baktı. İlk kez o an birbirleri ile çarpışan bakışları bir şimşek etkisi yaratmıştı. Maisie karşısında belirli bir mesafeden kendisine bakan bu soluk tenli yakışıklının neden kendisini takip ettiğini zihninde sorgulasa da o da Cyrus gibi ilk bakışta aşka tutulmuştu. Cyrus yutkundu, hala kapıyı kapatmadan kendisine bakan bu bakışlarda kaybolduğunu hissediyordu. Alışagelmiş hayatı o andan itibaren değişeceğinin farkında değildi, kaderinin tamamen değiştiğinin de . Maisie, nedeni ne olursa olsun bakışlarını çarpıştırdığı bu adamdan kopamıyordu, eli ile tuttuğu kapıyı bir türlü kapatamıyordu. Baştan aşağı bedeninde geçen bir elektrik akımını hissetti, kalbi bir maratonu yeni bitirmiş gibi delicesine atıyordu, aldığı nefesler boğazında düğümleniyordu, göğüs kafesinden başlayan kıvılcımlar tüm bedenine yayılmış durumdaydı. İkisi de hala birbirine bakarken ilk adımını attı Cyrus, onu görmeden yapamayacağını hissediyordu, güzel kokusunu alamazsa ölümsüzlük ile lanetlenen bedeninin kuruyup gideceğinden emindi. Lanetli hayatı onun ile çekilebilirdi. Fani olduğunun farkındaydı ama hayatta olduğu sürece Cyrus artık uyanmak istemediği günlerine sahip olduğu aşkı için şükür ederek uyanacaktı. Adımlarını takip eden adımlarına rağmen kapıyı kapatmadı Maisie ve kendisine aralanan bu kaderde yerini alarak ilk ve son aşkının kendisine yaklaşmasını bekledi. Aralarında iki basamak vardı. Maisie dükkanın o iki basamaklık üzerinde dururken tepeden baktığı Cyrus ise onun güzelliği karşısında ağlamak istiyordu. Cyrus’un yakından daha da yakışıklı olduğunu fark etti, yanakları alev alırken kalbi de tüm bedenine gönderdiği kanda barut etkisi yaratarak bu alevi harlıyordu. Konuşmadılar, güneşin ışıkları ikisinin üzerine vurduğunda Cyrus’un aklından geçen tek bir düşünce vardı. Ellerini Maisie’ye doğru uzattı. “Güzelliğiniz karşısında tek yapabildiğim çaresiz bir şekilde ellerimi uzatıp umut dolu bir şekilde ellerimi tutmanız. İzin verirseniz sizi gördüğümde hissettiğim bu duyguları tuttuğunuz ellerimle tüm ömrüm boyunca size göstermek istiyorum. Lütfen benim zavallı kalbimi kırmayın. Ben sizi gördüğüm o andan beri artık sizsiz yapamam.” Maisie’de hissediyordu, kendisini takip eden bu kişinin sonsuz aşkı ile lütuflarındırılmıştı. Kendisine uzatılan uzun parmakların arasına bıraktı ellerini, mavi gözleri açık yeşil gözlerine karışmıştı. O andan itibaren ayrılmaz bir bütün olmuşlardı. Maisie aralarında ufacık kaldığı ellerinin sahibine baktı, sesi de yakışıklılığı kadar etkileyiciydi, kulakları o saniyeden sonra sadece onun sesini işitmek istiyordu. Cyrus ellerini tutması ile solgun tenine canlılık gelen bir akım hissetti. Uzaktan mest olduğu kokusu yakından daha da güzeldi. Vanilya gibi kokuyordu ve Cyrus bu koku için her şeyini feda etmeye hazırdı. Umutla kaldırdığı ellerini tutarak kendisini onurlandıran kişinin aşkına verdiği karşılık ile içi içine sığamaz olmuştu. Duymak istiyordu hayran olduğu bu güzellik karşısında sesini duyarak bedeninin sağladığı fonksiyonlarda zirveye çıkmak istiyordu. Konuşması için ellerinden bakışlarına doğru yol aldı. ölümsüzlük ile lanetlendiğinden beri gülmeyi sevmeyen çehresi. Kendisine bahşedilen bu aşk ile şükranla aydınlandı yüzünde. Gülümsemesinin etkisi ile Maisie de gülümsedi. Cyrus Tanrının gülümsemeyi Maisie için yarattığını düşünüyordu. Bir yaratık bu kadar ve eşsiz olamazdı ama olmuştu ve o kişi kendisini aşkına karşılık veriyordu. Maisie gülümseyen dudaklarında aralarındaki aşkı sonsuz kılacak o kelimeleri Cyrus’a üfledi. “Sizi gördüğüm o andan itibaren bedenimin ve ruhumun siz olmadan yapamayacağımı hissettim. Aşkınıza karşılık vermek benim için onurdan da öte. Sonsuz bir hayatım olmayabilir ama hayatım boyunca geçirdiğim her saniyeyi sizin aşkınıza karşılık vererek geçirmek istiyorum.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD