bc

YATAĞIMDAKİ YABANCI

book_age18+
1.5K
FOLLOW
14.7K
READ
billionaire
one-night stand
HE
age gap
heir/heiress
bxg
kicking
brutal
like
intro-logo
Blurb

Parktan çıkarken bir grup gencin ona seslendiği duydu, arayı açmak için adımlarını hızlandırdı ama topuklu ile istediğini başaramadı.

O hızlanınca onlar da iştaha gelip koşturmuş, kısa sürede ona yetişmişti. Biri kolunu yakaladığında korkuyla elinden sıyrıldı.

“Korkma güzelim. Niyetim sana zarar vermek değil.”

“Ne istiyorsunuz?” deyip ürperen kollarını göğsünde birleştirdi Gümüş.

Adam, “Sadece seni!” dediğinde kaşını çattı. “Hey, parası neyse veririm merak etme. Sadece ne kadar olduğunu söyle.”

Adamın onu bir fahişe zannetmesine sebep olacak ne yaptığını düşünürken kaşlarını çattı. Kırıtmamış, aşırıya kaçan bir makyaj yapmamış, onunla göz teması bile kurmamıştı. Tek yaptığı parkta oturup kıkırdayan çocukları izlemekti. Ona parayla çalıştığını düşündürtecek tek bir hareketi olmamıştı. Sadece güzeldi ve açık giyinmişti ancak elbisesi bulundukları şehrin sıcağında herkesin giydiğinden daha açık sayılmazdı. “Beni çoktan kafasında bir role oturtmuş ve ne dersem diyeyim öyle olmadığıma inanmayacak!” diye düşündü, haklıydı!

Etrafa şöyle bir bakıp henüz ortalığın tenhalaşmadığını fark edince biraz rahatlamış, köşede park halinde duran polis arabasını görünce ise korkusunu yenmişti. Burada ona zarar veremezlerdi. Tek sıkıntı, bağırıp yardım isterse güvendiği polisin devreye girip Murat ve Gamze’ye haber verecek olmasıydı. Onlar işin içine girdiğinde akşama gideceği parti işi yatabilirdi. Bu duyulursa bir daha iş bulamazdı, güvenilirliği iki paralık olurdu ve ceza alırdı.

Bu sıralar evde tıkılıp kalma gibi bir lüksü yoktu. Çarçabuk beş genci ve koluna yapışanı inceledi. Diğerleri alelade giyinmişlerdi ama koluna yapışan onların cüzdanı olduğunu ortaya koyacak kadar kaliteli giyinmişti.

Üzerindekiler usta bir terziden çıkmıştı. Kumaşı göründüğü kadar iyi değildi. Saati ve kolyesi dışında takısı yoktu. Muhtemelen gözüktüğü kadar zengin değildi. Aklında beliren fikri detaylıca düşünmek için ayrılmış bir zamanı yoktu.

“Evet, ne kadar istiyorsun?” deyince onu yeniden süzdü. Adamın ne kadar verebileceğinden emin olamadığı için ütopik bir tutar istemekte karar kıldı. Kulağına yaklaşıp aklına gelen ilk rakamı söyledi. Adamın yüzünde beliren ifadeyi gördüğünde bir kez daha anladı, o parayı vermesine imkân yoktu.

“Hey, bir gece için mi?” Adamın yutkunmasını keyifle izledi. Ve onu ve diğerlerini ağzı açık bırakan o cümleyi söyledi. “Saati yüz bin. Gece değil.”

Geriye çekilirken “Değerdi, senin için değerdi,” diyen adam, arkadaşlarının yanına döndüğünde rahat bir nefes aldı. Giderlerken ara ara dönüp bakmışlar, kendi aralarında çevirdikleri muhabbete Gümüş’ü konu edindiklerini gizlemeye bile gerek görmemişlerdi. Yüksek sesle konuşmalarından sadece ona teklifi yapanın ismini öğrenebilmişti; Gökhan. Az kalsın başını belaya sokacaktı ve onu deli gibi korkutmayı başarmıştı. “Allah cezanı versin Gökhan!” diyerek başını çevirdi. Biriyle göz göze geldi ve kalakaldı.

Koyu kahve ya da siyah, rengini seçemediği derin gözleriyle ona bakıyordu. Esmerdi. Güneşte yanmış birinin bronzluğuna değil doğal bir esmerliğe sahipti adam. Göz altlarında yorgunluk belirtisi olan hafif morluklar vardı. Uykusuz gibi, hastalık atlatmış gibi…

Böyle bir adamın hasta olacağını hayalinde canlandıramayınca uykusuz olmalı, diye düşündü. Kendisi morlukları çoğu zaman gözlükle saklardı. Bugün de Ayşe’nin verdiği kapatıcıyla gizlemişti. Aşırı derece uykusuzdu. Parktaki kestirmesi dişinin kovuğuna bile yetmemişti. Karşısındaki adama bakarken uykusuzluğundan tamamen sıyrıldığını hissetti. Tüm hücreleri alarma geçmişti.

Gözleri kesiştiğinde adam, rahat bir tavırla yaslandığı son model araçtan sırtını ayırdı, hafifçe doğrulup sigarasını yere atarken kaşını kaldırdı. Uzun boyluydu, giydiği topukluya ve boyu bir seksene yaklaşmış Gümüş’ten bile uzundu. Alnına düşen uzun siyah saçları rüzgarla geriye savrulurken oldukça yakışıklı görünüyordu.

Onu baştan aşağı süzen bakışları karşısında, Gümüş kendini çıplak gibi hissetti. Bedeninden bir ürperti geçip giderken üşüdüğünü sandı. Ellerini kollarına atıp sıvazlarken hareket etmek için bir hamlede bulunamıyordu. Nutku tutulmuştu.

Adam, bunu fark etmiş gibi dolgun dudaklarını sağa doğru kıvırdı ve bu hareketiyle sadece sağ yanağında derin bir gamze oluştu.

Sert, bir sanatkarın usta ellerinden çıkmışçasına mükemmel yüzü kızı süzerken daha da sertleşmiş, çenesi kasılmıştı. Eğlenir gibi gözüküyordu ama ürkütücüydü. Yüzündeki en güzel şey gamzeydi. Hayır, en güzel yeri sağa doğru kıvrılan dudaklarıydı.

Gümüş, çekimine kapıldığı adamın yaşını tahmin edememişti ancak kendisinden epeyce büyük olduğunu anlayabilmişti. İnce uzun parmakları olduğunu, gömleğinin altından bile belli olan kaslarıyla aynı anda fark etti. Sade bir yazlık takım giyen adamın üstündeki kıyafetler zenginlik kokuyordu. Duruşundaki bir şeyse parayı pek takmadığını söylüyordu. Gümüş böylelerini daha önce defalarca görmüştü. Zenginliğin içine doğanlardı adam. Sevmediği, uzak durduğu tiplerden… Yine de sadece bir an için onun uzun parmaklarıyla ince beli

chap-preview
Free preview
GİRİŞ
Parktan çıkarken bir gurup gencin ona seslendiği duydu, arayı açmak için adımlarını hızlandırdı ama topuklu ile istediğini başaramadı. O hızlanınca onlar da iştaha gelip koşturmuş, kısa sürede ona yetişmişti. Biri kolunu yakaladığında korkuyla elinden sıyrıldı. “Korkma güzelim. Niyetim sana zarar vermek değil.” “Ne istiyorsunuz?” deyip ürperen kollarını göğsünde birleştirdi Gümüş. Adam, “Sadece seni!” dediğinde kaşını çattı. “Hey, parası neyse veririm merak etme. Sadece ne kadar olduğunu söyle.” Adamın onu bir fahişe zannetmesine sebep olacak ne yaptığını düşünürken kaşlarını çattı. Kırıtmamış, aşırıya kaçan bir makyaj yapmamış, onunla göz teması bile kurmamıştı. Tek yaptığı parkta oturup kıkırdayan çocukları izlemekti. Ona parayla çalıştığını düşündürtecek tek bir hareketi olmamıştı. Sadece güzeldi ve açık giyinmişti ancak elbisesi bulundukları şehrin sıcağında herkesin giydiğinden daha açık sayılmazdı. “Beni çoktan kafasında bir role oturtmuş ve ne dersem diyeyim öyle olmadığıma inanmayacak!” diye düşündü, haklıydı! Etrafa şöyle bir bakıp henüz ortalığın tenhalaşmadığını fark edince biraz rahatlamış, köşede park halinde duran polis arabasını görünce ise korkusunu yenmişti. Burada ona zarar veremezlerdi. Tek sıkıntı, bağırıp yardım isterse güvendiği polisin devreye girip Murat ve Gamze’ye haber verecek olmasıydı. Onlar işin içine girdiğinde akşama gideceği parti işi yatabilirdi. Bu duyulursa bir daha iş bulamazdı, güvenilirliği iki paralık olurdu ve ceza alırdı. Bu sıralar evde tıkılıp kalma gibi bir lüksü yoktu. Çarçabuk beş genci ve koluna yapışanı inceledi. Diğerleri alelade giyinmişlerdi ama koluna yapışan onların cüzdanı olduğunu ortaya koyacak kadar kaliteli giyinmişti. Üzerindekiler usta bir terziden çıkmıştı. Kumaşı göründüğü kadar iyi değildi. Saati ve kolyesi dışında takısı yoktu. Muhtemelen gözüktüğü kadar zengin değildi. Aklında beliren fikri detaylıca düşünmek için ayrılmış bir zamanı yoktu. “Evet, ne kadar istiyorsun?” deyince onu yeniden süzdü. Adamın ne kadar verebileceğinden emin olamadığı için ütopik bir tutar istemekte karar kıldı. Kulağına yaklaşıp aklına gelen ilk rakamı söyledi. Adamın yüzünde beliren ifadeyi gördüğünde bir kez daha anladı, o parayı vermesine imkân yoktu. “Hey, bir gece için mi?” Adamın yutkunmasını keyifle izledi. Ve onu ve diğerlerini ağzı açık bırakan o cümleyi söyledi. “Saati yüz bin. Gece değil.” Geriye çekilirken “Değerdi, senin için değerdi,” diyen adam, arkadaşlarının yanına döndüğünde rahat bir nefes aldı. Giderlerken ara ara dönüp bakmışlar, kendi aralarında çevirdikleri muhabbete Gümüş’ü konu edindiklerini gizlemeye bile gerek görmemişlerdi. Yüksek sesle konuşmalarından sadece ona teklifi yapanın ismini öğrenebilmişti; Gökhan. Az kalsın başını belaya sokacaktı ve onu deli gibi korkutmayı başarmıştı. “Allah cezanı versin Gökhan!” diyerek başını çevirdi. Biriyle göz göze geldi ve kalakaldı. Koyu kahve ya da siyah, rengini seçemediği derin gözleriyle ona bakıyordu. Esmerdi. Güneşte yanmış birinin bronzluğuna değil doğal bir esmerliğe sahipti adam. Göz altlarında yorgunluk belirtisi olan hafif morluklar vardı. Uykusuz gibi, hastalık atlatmış gibi… Böyle bir adamın hasta olacağını hayalinde canlandıramayınca uykusuz olmalı, diye düşündü. Kendisi morlukları çoğu zaman gözlükle saklardı. Bugün de Ayşe’nin verdiği kapatıcıyla gizlemişti. Aşırı derece uykusuzdu. Parktaki kestirmesi dişinin kovuğuna bile yetmemişti. Karşısındaki adama bakarken uykusuzluğundan tamamen sıyrıldığını hissetti. Tüm hücreleri alarma geçmişti. Gözleri kesiştiğinde adam, rahat bir tavırla yaslandığı son model araçtan sırtını ayırdı, hafifçe doğrulup sigarasını yere atarken kaşını kaldırdı. Uzun boyluydu, giydiği topukluya ve boyu bir seksene yaklaşmış Gümüş’ten bile uzundu. Alnına düşen uzun siyah saçları rüzgarla geriye savrulurken oldukça yakışıklı görünüyordu. Onu baştan aşağı süzen bakışları karşısında, Gümüş kendini çıplak gibi hissetti. Bedeninden bir ürperti geçip giderken üşüdüğünü sandı. Ellerini kollarına atıp sıvazlarken hareket etmek için bir hamlede bulunamıyordu. Nutku tutulmuştu. Adam, bunu fark etmiş gibi dolgun dudaklarını sağa doğru kıvırdı ve bu hareketiyle sadece sağ yanağında derin bir gamze oluştu. Sert, bir sanatkarın usta ellerinden çıkmışçasına mükemmel yüzü kızı süzerken daha da sertleşmiş, çenesi kasılmıştı. Eğlenir gibi gözüküyordu ama ürkütücüydü. Yüzündeki en güzel şey gamzeydi. Hayır, en güzel yeri sağa doğru kıvrılan dudaklarıydı. Gümüş, çekimine kapıldığı adamın yaşını tahmin edememişti ancak kendisinden epeyce büyük olduğunu anlayabilmişti. İnce uzun parmakları olduğunu, gömleğinin altından bile belli olan kaslarıyla aynı anda fark etti. Sade bir yazlık takım giyen adamın üstündeki kıyafetler zenginlik kokuyordu. Duruşundaki bir şeyse parayı pek takmadığını söylüyordu. Gümüş böylelerini daha önce defalarca görmüştü. Zenginliğin içine doğanlardı adam. Sevmediği, uzak durduğu tiplerden… Yine de sadece bir an için onun uzun parmaklarıyla ince belini kavrayıp kendini sardığını, kıvrımlı dudakların kendisininkini örttüğünü düşündü. Daha önce kimseyle öpüşmemiş, öyle bir arzusu olmamıştı, ancak şimdi merak ediyordu. Böyle bir adam tarafından öpülmenin nasıl bir his olduğunu merak etmişti. Adamın gözleri parlayıp dudağı daha çok kıvrıldığında aklındakileri okumuş olmasından korkarak yutkundu. Yüzü düşüncelerinin ve bakışların etkisiyle yanıyordu. Beyaz teninin boynuna kadar kızardığından emindi. Sert duruşa rağmen utangaç ve tecrübesiz bir kızdı. Böyle anlarda ne yapacağını nereye bakacağını kestiremezdi ki böylesi bir anı daha önce yaşamamış, kimseden böylesine etkilenmemişti. Adam yere attığı yarım sigarasını ayağı ile ezerken de tuttuğu nefesini bırakıp başını eğdi. Onunla göz temasını kesmek oldukça zor olmuştu ama sonunda başarmıştı.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
6.0K
bc

HÜKÜM

read
137.4K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.8K
bc

Leyl Tutkusu

read
308.4K
bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
13.3K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
8.2K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook