Bitirim 2'li

Kızın saçlarını eline dolamış, "Ulan ortasından sıkılmış diş macunu, sen kimsin de derste benim söylediklerime gülersin?" diyerek kızın kafasını tahtaya sürttü Gamze. Gülecek bir şey mi söylemişti ki? Gülünecek ne vardı bunda? Altı üstü bir sorunu yanlış bilmişti. Aptal bir soru. Kimdi de dalga geçiyordu onunla? Kız cevap vermiyor, sadece çığlık atıyordu. Bir yandan da onun yüzünü çizmeyi ihmal etmiyordu tabii ki. Tırnak izinin kolay kolay geçmediğinden haberi var mıydı onun? Şimdi yapıştıracaktı o çok sevdiği burnunu tahtanın ortasına o olacaktı ama. "Bir daha bana baktığını bile görmeyeceğim." diyerek kızın saçını bıraktı arkadaşlarının şaşkın bakışları eşliğinde. Şaşkınlardı, çünkü daha düne kadar en yakın arkadaşıydı o. Ama artık ezeli düşmanı olarak görüyordu. Tüm sırlarını ona buna anlattığını tesadüfen duymuş ve o günden beri sessizce konuşmayı kesmişti sadece. Ama hiçbir şey yapmamış gibi bir de üste çıkmaya çalışması yüzsüzlüğün dik alasıydı. Suçluydu. Bari suçunu kabul edip otursaydi ya oturduğu yerde. Gamze ses etmemişti bu duruma. O ne diye konuşup duruyordu. Sınıftan çıkıp elini yüzünü yıkayarak, yüzündeki çiziklere baktı. Neyse ki az ulaşmıştı eli onun yüzüne. Bodur köksüz ağaç kılıklı ne olacak? "Pis yelloz!" Yüzündeki ciziklerden bir kaçına dokunup yüzünü ekşitti. Sınıfa geri dönünce müdürün onu kapıda beklediğini görüp, kafası ile işaret vermesiyle arkasından yürümeye başladı. Müdürün odasına girince, saçını yukarıdan toplamış, şirin görünümlü kıza baktı ister istemez. Kesinlikle sınıfın ineği bu diye düşündü, müdür bey ikisine de bakıp "Siz ne zaman adam olacaksınız?" diyene kadar. Tek kaşını kaldırıp önce kıza sonra müdüre baktı. Adam olmayı istemiyordu ki. Ne saçma sözdü o zaten öyle! "Hocam, bakın ben..." diyen Gamze'yi elini kaldırarak susturdu müdür bey. "İkiniz de cezalısınız. Dört gün boyunca kütüphaneyi temizleyip düzenleyeceksiniz. Malzemeleri alıp çalışmaya başlayabilirsiniz." İkisi de tek laf etmemişti. Gamze daha büyük bir ceza alabileceginden emin olduğu için ses etmemişti ama diğer kızın da neden bir o kadar sessiz olduğunu merak etmeden duramıyordu. Madem bu kadar sessizdi cezayla ne işi vardı ki o zaman? Eliyle gidebilirsiniz işareti yaparak ikisini de kovarken, hiç konuşmayan diğer kıza bakıp tüm işleri buna kakalarım diye düşünüp güldü Gamze. Bu kadar sessiz bir kızın neden ceza aldığını da merak ediyordu bir yandan. Ama muhatap olmak da istemiyordu aynı şekilde. Ikisi de malzemeleri alıp kütüphaneye girerken, masalardan birinin üzerine oturup "Ellerinden öper." diyerek toz bezini karşısındaki kızın yüzüne attı Gamze. Aleyna önce yüzüne çarpıp düşen toz bezine, daha sonra karşısındaki kıza bakarak alayla güldü. Gözlerini ağır ağır kapatıp açtı sonra. Gamze hâlâ sakin olduğunu görüp şaşkınlıkla ona baktı. "Sen nasıl istersen canım arkadaşım." diyerek toz bezini ve elindeki kovayı Gamze'nin yanına koyarak bezi kovaya batırıp ıslattı. "Nereden başlayayım?" "Ne bileyim ben. Nerden istersen?" "Peki." deyip gülümseyerek Gamze'nin arka tarafındaki kitaplara yöneldi. Ve onun hiç beklemediği bir anda saçlarından tutup kovaya daldırdı kafasını. " Burası iyi o zaman.” Sonra sinirle daha da bastırdı kafasını. “Sen kimsin de bana emir veriyorsun be?" diyerek. Ee, sessiz atın çiftesi ağır olurdu.