♡2.bölüm♡

938 Words
●Dalga'nın dilinden● Gece uyuyamayınca, sabah erken kalkıp spor salonuna indim. Önümde duran kum torbasını hiç durmadan hırsla yumrukluyordum. "Dalga'm biraz sinirli sanki?" Babamın sesi kulağıma ilişince, kum torbasını durdurup, gülerek ona döndüm. "Sinirli değilim baba." "Neyin var o zaman?" Aklıma takılan soruyu direk sordum. "Pusat Demirel kim?" "Pusat mı? O da benim gibi bir iş adamı işte kızım. Babası da askerlik arkadaşımdır." "Hmm anladım." Dedim boynumdaki havluyla, alnımdan akan teri silerken. "Neden sordun?" "Hiç öylesine!" Diyip odama gittiğim gibi çalışma masama oturup, bilgisayarı açtım. Bakalım Pusat Demirel ünlü bir iş adamı mı? İsmini girdiğim gibi ekranda fotoğraflar ve hakkındaki haberler çıktı. Resimlerini açıp baktığımda derin bir iç çektim. Şu boya posa bak hele, seni yaratana kurban olurum ben! Haberleri okudum ama hepsi aldığı ödüller ile alakalıydı. Bilgisayarı kapatıp, giyindim. Malum lanetli okul var! 20 yaşında bir kızım ama liseye gidiyorum. Nedeni ise uzun hikaye... ••• Okuldan çıktığımda, kapıda beni bekleyen Asila ve Ateş'e doğru ilerledim. Ohhh hayat onlara güzel, okulu bittirdiler tabi. Yanlarına varınca, güldüm. "İki dağ sıçanı gördüm sanki!" "Hü çok komik!" Dedi Asila burun kıvırıp, altan altanda gülerek. "Bu iki dağ sıçanı seni bir yere götüremeye geldi. Hadi atla arabaya." Ateş'e sırıtıp, hiç sorgulamadan arabaya bindim. "Gıcık kız! Yine öne bindi." Diye cıyaklayan Asila'yı, hiç takmadan şarkı açıp son sese verdim. Bara geldiğimizde, içeri girdik. "Bizimkiler orda." Diyen Ateş, bizi peşinden sürükleyerek bir masanın önünde durmasıyla, Onur'un sıfatıyla karşılaştım. Ateş ve Asila yanlarına hemen oturunca, bende mecbur oturup selam verdim. "Liseli kız, hayat nasıl gidiyor?" Diyen Onur'a dönüp, "İyi." Dedim kısaca. Onur'un yanında oturan kız yani Pelin tuvalete gitmek için kalkıp gittiğinde, "Bir aydır seni bu kızla görüyoruz Onur. Yeni yengemiz mi?" Ateş, bunu ona sorduğunda yutkundum. "Güzel ve samimi bir kız Ateş. Bilmiyorum ama neden olmasın." Demesiyle masanın altından yumruğumu sıkıyordum. Bir aydır bu Pelin denen kızla takılmasından anlamalıydım bir şeyler olduğunu. Dans eden kişiler birden durup kenara çekilirken, ilgimi çektiği için o tarafa dönmemle gözlerim irileşmiş, kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Pusat, arkasından gelen üç adamla, kalabalığın açtığı yoldan ilerlerken, herkesin hayran bakışları onlardaydı. Adamın yürüyüşündeki heybetine ve asaletine bir kez daha aşık olurken, gözüm arkasından ki adamlara takıldı. En az Pusat kadar yakışıklıydılar. Önemli kişiler için ayrılan masalara geçip oturduklarında, dans eden kişiler pisti tekrar doldurmuştu. "Dalga, metor yağmurunu gördün mü?" Diye beni sarsan Asila'ya ters ters baktım. "Kör değilim Asila, gördüm." "İsimlerini hemen bulmam gerek!" Diyip telefonunu eline aldığında, konuştum. "Öndeki adam, Pusat Demirel." Şaşkınca bana bakarken, omuzlarımdan tutu. "Onu nerden tanıyorsun?" "Geçen kaza yaptığımda, önüme çıkan o araba Pusat'a aitti. Yanıma geldi ve sonra kısaca tanıştık." "Oha lan! Milyonda bir raslanan metora denk gelmişsin." Bıkınca nefesimi üfledim. "Öf be Asila ama kafa yaptın." Diyip kadehimi alarak içtim. "Sesi nasıldı?" Diyip dibime sokulduğunda, gülmek istesem de ciddiyetimi bozmadım. "Sesi insanı cezbedecek cinstendi." Diyip masaya bıraktığım kadehe daldım. "Dalga gel anlaşma yapalım. Sen o adamla sevgili ol, bende arkadaşlarına yürürüm artık hangisi tutarsa." "Kızım bir vazgeç benden. Biz onların dengi değiliz. Bunu sok kafana.!" Diyip Asila'nın kafasına işaret parmağımı bastırdım. "Neden yakışıklı adam?" Diye sohbete dahil olan Onur'a sinirli bir bakış atarken, cevap vermeden tuvalet bahanesiyle kalkıp gittim. Ben onu seviyorum ama dediği şeye bakın.! Tuvalete girdiğimde Pelin hala makyajını tazeliyordu. Suratını silsem altından ne çıkıcağını merak etmiyor değilim. Rahatlamak için yüzümü yıkarken, onun o tiz sesini işitim. "Onur'u sevdiğini biliyorum Dalga, kendini elle veriyorsun." "Ah ne büyük kayıp?" Dedim aynadan açık saçımı dağınık topuz yaparken. "Evet senin için büyük bir kayıp çünkü Onur benim. Senin gibi erkek tipli, bakımsız ve bir o kadarda vahşi kızı ne yapsın ki?" Dedikleri yetmiyormuş gibi küçümseyerek gülmeye başladı. "Bazen cinsiyet değiştirdiğini düşünüyorum, ki bence öyle de." Dediği an benim sinir sistemim çöktü. Yanına adımlayıp aniden omuzlarından tutuğum gibi o gülen suratına kafamı geçirmem ile yere düştü. Üzerine çıkarak yumrukladım durmadan, yüzünden akan kanlar eşliğinde ellerimin arasında bayıldığında, nefes nefese kalmış olsamda baya iyi gelmişti. Üzerinden gülerek kalkarken, ayağımla kolunu sertçe ittim. "Gelde şimdi bu saçı tekrar topla.!" Saçımı zorda olsa eskisi gibi dağınık topuz yapıp, kanlı ellerimi yıkarken, aynadaki yansımada kapının aralık kısmından bana bakan tanıdık yüzü gördüm. ●Pusat'ın dilinden● Oturduğum masanın önünden geçen sinirli Dalga'yı görünce, onu burda görmeyi beklemediğim için tuhafıma gitmişti. Bir kaç dakika bekleyip arkasından gittiğimde, gördüğüm manzara bir hayli şaşırtı beni. Durmadan bir kızı bayıltana kadar yumrukladı, en son da gülerek ayağa kalktı. "Gelde şimdi bu saçı tekrar topla." Dediğinde istemsizce sırıtım. Bunca şeyin arasından saçına takmasını garipsedim doğrusu, tuhaf bir kız. Saçını düzeltikten sonra kanlı ellerini yıkarken, aynadaki yansımasıyla göz göze geldik. Suyu kapatıp, bir peçete alınca bana doğru yöneldi, aralık kapıyı ayağıyla açtığında önümde durdu. "Nedenini bilmiyorum ama senle karşılaşmak hiç hoşuma gitmiyor yakışıklı adam." Eliyle buruşturduğu peçeteyi ayağımın dibine atıp, gitti. Neden öyle dediğini anlamaya çalışırken, yerde baygın yatan kız ise yavaş yavaş ayılıyordu. ●Dalga'nın dilinden● Masaya geri döndüğümde oturdum içimdeki rahatlama hissiyle. Uzun zamandır o kızı dövmek istiyordum ve kısmet bugüneymiş. "Dalga, Pelin nerde?" Dediğinde Onur, sesimi kısarak konuştum. "Sanırsam motoru bozmuş." Yüzünü buruşturup, kafasını salladı. "Senin bu halin ne peki? Ellerin yaralı, yine kimi dövdün?" "Dövmedim sadece haddini bildirdim." Diyip yapmacık bir şekilde sırıtırken, aniden şarkı kesildi. Kapıdan içeri giren polis memurlarını gördüğümde, dudağımı ısırdım. Dalga sen şimdi sıçtın! Kesin biri Pelin'i görüp ihbar etti. "Polisler de geldiğine göre, ben kaçar." Diyip kalabalığın içinden sızarak, barın arka kapısını bulma ümidiyle koridorlara girdim ama bu bar bir otele bağlıydı. Çıkışı bulmam zor olacak. Gider paşa paşa cezamı çekerdim ama babam duyarsa hiç iyi olmaz. En son beni baya azarlayıp, tehdit etmişti. Otel odalarının önünden hızla geçerken, biri tarafından aniden tutulup bir odanın içine çekilmemle, refleksle beni tutan kolun sahibini hızla duvara yasladım. Karşımdaki adamın Pusat olduğunu görmemle yavaş yavaş sakinleştim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD