bc

YANLIŞ BEDENLER +18

book_age18+
28
FOLLOW
1K
READ
city
like
intro-logo
Blurb

Bu kitapta arkadaşlarımın anlattıklarından esinlenmiş bulunmaktayım. Ağırlıklı olarak LGBTI bireyler anlatılacaktır. Cinsellik ve bolca küfür içermektedir. Cinsiyet değiştirenlere veya eş cinsellere karşıt görüşte olanlar lütfen okumasın.

YÜKSEL

Erkek bedeninde sıkışmış bir kadın. Göksel ablası haricinde, tüm ailesinden baskı görüyor...

BAHAR

Kadın bedeninde sıkışmış bir erkek. Kendi deyimiyle Baho. Tek çocuk. Anne ve babası onun bir kadın olarak davranmasını istiyor.

Kader bu ya; Bahar (Baho), Yüksel ile karşılaşır. Uzun zaman takip eder. Başlarda Yüksel'in durumunu bilmez. Bilmeden aşık olur. Öğrendiğinde ise çok şaşırır.

DENİZ

Ah Deniz. Kendini kadın zanneder. Fakat hem kadın, hem erkek olduğunu öğrenir. Nasıl mı? Kendisi çift cinsiyetlidir. Hem penisi, hem vajinası bulunmaktadır.

Onlar, yanlış bedenlerin içine sıkışmış ruhlardır.

chap-preview
Free preview
Bölüm 1
"Len topiş, buraya bak" Duyduğum sesle sinirlendim. Bir an duraksasam da ilerlemeye devam ettim. "Topiş buraya bak hele. Gel gel" Sınırımı zorluyordu, yine dönmedim. Fakat hızla yaklaşan adım sesleri, kulağımda yankılanıyordu. Ben de adımlarımı hızlandırdım. Henüz dört beş adım atmıştım ki omzuma dokunan el ile durmak zorunda kaldım. "Kaç saattir sana sesleniyoruz. Ayıp oluyor ama" Okulun en havalı çocuğu Mesut'u yine karşımda görmüştüm. Hızla konuşmaya başladım. Tükürürcesine "ne var be, ne? Doğru düzgün yürüyemeyecek miyim? Ne istiyorsunuz benden?" "Hop, sakin! O güzel götünü bize de versene" dedi sinsice. Yanında en yakın arkadaşları olan Hamit ve Emir de vardı. Hepsi gülüyordu. "Bende kimseye verecek göt yok. Gidin başımdan" dedim sinir ve bıkkınlıkla. Emir "aa ayıp oluyor ama. Bir kıza küfür etmek yakışıyor mu?" diye girdi araya. Sinirden delirmek üzereydim. Neden benimle uğraşıyorlar, ben onlara ne yaptım? "İşinize gelince kız, işinize gelince erkeğim gözünüzde. Madem ki beni sevmiyorsunuz, bırakın kendi halime" dedim yalvarırcasına. Fakat anlayacakları yoktu. Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Yine farklılığım yüzünden aşağılanıp, dayak yemek istemiyordum. Bunlar benim duygularım neden anlamıyorlar? Tam arkamı dönüp gidecekken bir el saçımdan yakaladı. "Gel buraya topiş. Biz sana gidebilirsin dedik mi?" diyerek beni geriye doğru çekti. Ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum. Aynı anda Mesut üzerime çıktı ve bir yumruk geçirdi suratıma. Duyduğum acıya sessiz kalmaya çalıştım çünkü ben bağırdıkça aldıkları zevk artıyor, daha sert vuruyorlardı. Alışmış ve çözmüştüm. Yerde cenin pozisyonu alıp, gelen darbeleri en aza indirgemeye çalıştım. Yirmi dakikalık bir dayağın ardından beni bıraktılar. Hamit suratıma tükürüp "merak etme yüzün pek bozulmadı. Sadece Mesut'un yumruğu dudağını patlattı" dedi gülerek. Mesut arkadaşlarına dönüp "bırakın topişi. İşimiz bitti, gidelim. Daha kızlarla buluşacağız" dedi. Diğerleri de onun peşine takılıp gittiler. Zor da olsa ayağa kalktım. Acıyan kollarımı ovup baktım. Daha şimdiden morarmışlardı. Aileme anlatsam... ne değişecek ki." Sen erkeksin, ileride duyguların değişir. Hele bir büyü düzelirsin" diyecekler. Hayır düzelmeyecek. Daha ne kadar büyüyeceğim. Ondokuz yaşımı doldurdum. Üniversiteye gidiyorum. Daha ne büyümesi kaldı ki? Anlamıyorlar. Kimse anlamıyor. Benim gibi olmayan da anlayamaz. Ayaklarımda olmayan dermana rağmen yavaş yavaş yürüdüm. Kampüsün bahçesine çıkıp bir ağacın altına oturdum. Şimdi sıra hasar tespitinde. Evet her yerim mor. Ne güzel! Uzun saçlarımı ensemde topladım. Elime çantamı alıp içinden aynamı buldum. Benim o şahane yüzüme baktım. Evet dudağım patlamış. Kan çeneme kadar inmiş. Çantamı tekrar elime aldım. Islak mendilden bir tane çıkartıp kanları temizledim. Artık alışmıştım. Sürekli dudağımı patlatıyorlardı. Öğrenmiştim ki yarayı yumuşak tutmak iyi geliyor. Çantamdan renksiz dudak balmı çıkardım. Parmağımı batırıp azıcık aldım. Krem kutusu gibi bir kutudaydı. Bu da bana kolaylık sağlıyordu. Parmağımdaki şeftali kokulu balmı dudağıma yedirdim. İlk sürdüğümde biraz yanmıştı. Fakat şimdi yumuşadığı için eskisi kadar acımıyordu. Aynaya bir kez daha baktığımda yüzümdeki kirleri gördüm. Beni yere yatırdıkları sırada çamur bulaşmış olmalı. Bir ıslak mendil daha çıkartıp çamurları da temizledim. Kendime dikkatle baktığımda iyice temizlenmiş olduğumu gördüm, kıyafetlerim dışında! Topladığım saçlarımı açtım ve savurdum. O mükemmel kiraz çiçeği kokusu geldi burnuma. Bu şampuanı seviyordum. Çantamı toparlayıp yavaştan kalktım. Eve gidip üstümü değiştireceğim. Oradan da arkadaşlarımla buluşmam lazım. Eve girip hızlıca odama çıktım. Merdivenlerden "anne ben geldim. Üzerimi değiştirip çıkacağım" diye bağırdım. Annem her zaman yaptığı gibi "yine mi o kız tayfası. O kadar kızın içerisindesin, birini bile ayarlayamadın. Nasıl erkeksin sen?" diye söylendi. Merdivende durdum. İçim acımıştı. "Anne daha önce de söyledim. Bu konuyu konuşmak istemiyorum" dedim. Biliyorum ki kendimi açıklamaya çalışsam, muhabbet yine uzayacak. Uğraşmaya değmez. Merdivenleri çıkmaya devam ettim. Ben odama girerken annem hala arkamdan söyleniyordu. Umursamadım. Hızlıca bir duşa girdim. Sabah duş almıştım ama şu an üstüm berbattı. Yerlerde yuvarlanmışım gibi diyeceğim ama yalan da sayılmaz. Gerçi ben yuvarlanmadım, beni yuvarladılar ama olsun. Sonuçta aynı kapıya çıkıyor. Ilık suyun altında rahatladıktan sonra havluma sarınıp çıktım. Vücudumu güzelce kuruladım. Elime kiraz çiçekli vücut losyonumu aldım. Ellerime yayıp vücuduma masaj yapar gibi yaydım. Bayılıyorum bu kokuya. Vazgeçilmezim. Elimde olsa her şeyi kiraz çiçeği yapardım. Yemekleri bile! Omzumdan daha aşağıda fakat belime ulaşmayan, yumuşacık saçlarıma bakım yağı sürdüm. Saç kurutma makinesi ile güzelce kuruttum. Kendi haline bıraktığımda iri dalgalı oluyor saçım. Ben de buna bayılıyorum. Son olarak ise dudağıma şeftali aromalı balm sürdükten sonra tamamdım. Saçlarım ve vücudum ile işim bitince giyinme odama girdim. Altıma koyu mavi bir kot giydim. Üzerime ise pudra pembesi bir üst ile tamamladım. İri tokalı siyah parlak bir kemeri de geçirdim. Ayağıma ise beyaz spor ayakkabılarımı geçirince tamamdım. Artık çıkabilirim. Kızlara mesaj atıp merdiverlerden hızla aşağı indim. Tam kapıdan çıkarken "anne ben kaçtım" diye bağırdım. Biliyorum ki önceden söylesem yine soru yağmuruna tutulacağım. En iyisi cevap verme fırsatı tanımayacak şekilde ayarlamak. Ah anne ah! Senin sayende strateji uzmanı olacağım. Kafeye vardığımda sadece Ennur ve Özge vardı. Önlerindeki limonatayı yudumlayıp sohbet ediyorlardı. Benim içimi bilen nadir arkadaşlarım... Bir kere hata yaptım ve cezasını çekiyorum. Bizim grupta eskiden olan bir kız vardı. Ezgi... Allahın cezası Ezgi. Aklıma geldikçe sinirleniyorum. Kıza kim ne sır verse, millete dağıtıyormuş. Biz de hiç arkadaşı yok diye acımış ve aramıza almıştık. Nereden bilelim dedikoducu olduğunu. Benim durumumu da birkaç kişiye söylemiş. Onlardan biri de Mesut. O yüzden üzerime geliyor işte. Düşüncelerimden sıyrılıp kızlara doğru ilerledim. Beni görünce aniden sustular. Allah Allah! Hayırdır İnşallah! "Selam kızlar" dedim gülümseyerek. "Selam canım. Nasılsın?" dedi Ennur aynı şekilde gülümseyerek. "Ay şekerim biz de erken gelmiştik, sıkılıyorduk. İyi oldu geldiğin" dedi Özge. Tam cevap verecektim ki Ennur aniden ayağa fırladı. "Kuzum dudağına ne oldu?" diye bağırarak yanıma geldi. Hafiften dudağımı elledi. Canım acıyınca irkildim ve kendimi biraz geri çektim. Ennur beni sandalyeye oturtup incelemeye başladı. "Bir şeyim yok, iyiyim. Her zamanki olaylar işte" diyerek geçiştirmeye çalıştım. Özge "yine Mesut salağı değil mi? Tam bir piç!" dedi sinirle. Ennur "yanındaki tayfasını da unutma!" diye ekledi. Özge "nasıl unuturum o piçleri tatlım. Hepsi birbirinden andaval!" dedi. Ben bir Özge'ye bir Ennur'a bakıyordum. Benim şaşkınlığımı gören kızlar kıkırdamaya başladı. Ardından bu kıkırdamalar kahkahaya dönüştü. Yapmayın ama! Neler oluyor? Bakışlarımdan, bir şey anlamadığımı anlayan canım arkadaşlarım, sonunda lütfedip açıkladılar "kuzum, sen bizim için bizdensin. Yani kızsın. Kızlar normalde erkeklerin yanında küfür etmez. En fazla 'salak, manyak, gerizekalı, öküz, odun' falan derler. Yalnız bazı kızlar vardır ki... özellikle bizim gibiler, kendi aralarında küfürün mastırını yaparlar. Biz de artık seni iyice benimseyince saldık kendimizi ve şu anki halimize güldük" dedi. "Ha? Haaaa. Şimdi anladım" diyerek ben de gülmeye başladım. Kızlarla kısa bir sohbet etmişken grubun diğerleri de geldi. Melek "Selam tatlışlaaar" diyerek yanağımdan öptü. Arkamdan sarılıp "nasılsınız millet?" dedi. Herkes iyi olduğunu belirtince Melek yanıma oturdu. Sema "ay çok yoruldum ya" diye sızlandı. Kesin yine temizlik sefasıdır. Annesi takıntı derecesinde titizdir. Sema'yı da her yakaladığında temizlik yaptırır. Patlayan dudağımı fark ettiklerinde hepsine olayı anlatmak zorunda kaldım. Sema "üzme kendini güzelim, biz seni biliyoruz" dedi ve muzip bir şekilde gülerek ekledi "hem sana birini bulduk". Ben şaşkınlıkla "ne?" diye bağırdım. Ennur "kızım alıştıra alıştıra söyleyecektik ya" dedi ve bana döndü "sen gelmeden önce Özge ile bu konuyu konuşuyorduk" dedi. Ben anında "saçmalamayın ya. Daha önce de sizin ısrarlarınızla denedim ama olmuyor işte. Bırakın artık beni ya" diye sitem ettim. Sema "ya bi denesen ne kaybedersin?" diye sordu. Anında cevabı yapıştırdım "zaman!" Özge "bu bildiğin kızlardan değil canım. Biraz sonra burada olacak. Bir konuş anlarsın" dedi. Bu kızları kırmak ne mümkün! El mahkum "tamam" dedim. Ne de olsa iki gün konuşur, yoluma bakardım. Yarım saat daha oturduktan sonra masaya biri yaklaştı. Görünce şok oldum. Simsiyah kısacık saçlar, uçları sarıya boyalı. Upuzun bir boy, iri bir cüsse, ela çekik gözler. Benim en sevdiğim özellik; kemikli ve çene kası olan bir yüz. Aman Allah'ım! Hayalimdeki erkek. Keşke benim olsa! O da ne? Bu... bu adam bizim masaya mı geliyor? Şaşkınlıkla kızlara baktım. Kızlar ayağa kalktı. Ennur "hoş geldin Baho!" dedi ve adama sarıldı. Baho mu? İsmi kısalttıkları belli. Ne ki acaba? Bahadır mı? Bahattin mi? Yoksa Basri falan mı? Aman allahım bana ne oluyor? Özge, Baho'ya yaklaşıp "tanıştırayım, bu Bahar canım" dedi. Ne Bahar mı? Bahar diye erkek mi olur Allah aşkına! Ben şaşkın şaşkın bakarken, Bahar "Bahar değil! Baho! Ne o öyle kız gibi!" dedi sahte bir sinirle. Daha sonra Baho bana dönüp "merhaba, seninle tanıştığıma çok memnun oldum Yüksel" dedi. Ne adımı mı biliyor? Yuh! Ben nereye düştüm. Şaşırmış ifademi silip gülümsemeye çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılır. "Ben de memnun oldum Baho" dedim ve elimi uzattım. Elimi sıktı. O sıra da ayağa kalkmış olan kızlar oturmaya başladı. Tabii Melek benim yanıma geri oturmadı. Özge'nin yanına geçti. Bu sırada, Melek'ten boşalan yere, Baho oturdu. İnanamıyorum yanıma oturdu! Ben melül melül Baho'yu süzerken, Ennur "ne içersin Baho?" diye sordu. E biz kalkacaktık. İçeceklerimiz bitmek üzere. Hatta bazılarımızın bitti. Baho "sade bir kahve iyi olur" dedi. Siparişi verdik. Biraz daha oturacağımızı düşünerek ben de bir limonata istedim. Ama o da ne? Ee bizim kızlar kalkıyor. Ama ben daha yeni limonata söylemiştim. Melek "sizin içecekleriniz var. Siz oturun biz kalkalım. Sonra görüşürüz canım" diyerek beni öptü ve kulağıma eğildi "yeni kısmetin bebeğim. Umarım bu defa gönlüne göredir" dedi. Sonra kaçarcasına gittiler. Bu da ne demek? Neler oluyor biri bana açıklayabilir mi? Kafamı resmen limonataya gömdüm. Hatta öyle bir gömmüşüm ki ne ara bitti anlayamadım. Dibinde kalan birkaç damlanın fork fork sesiyle bittiğini anladım. Allahım rezil oldum! Yanıma döndüğümde Baho gülüyordu. "Ne gülüyorsun?" "Çok tatlısın" "Ne?" Bana tatlı mı dedi? Aman tanrım eriyorum. Ben bir kıza mı eriyorum? Nasıl ya? Tam konuşacaktım ki kahvesinin son yudumunu alıp hesabı istedi. Ardından bana dönüp "yalnız konuşabileceğimiz bir yere geçelim" dedi. Geçelim mi? Bana neden emir kipiyle konuşuyor bu salak? Hiç mi kibarlık bilmiyor? Ağzımı açmamla konuşmaya devam etti "sana anlatmak istediklerim var. Sonra istersen bir daha karşına çıkmam. Lütfen bana müsaade et" dedi. Tamam, bu sözden sonra hak kazanmış olabilir. Tamam manasında kafamı salladım. Kafeden çıkıp biraz yürüdük. Deniz kenarına gelip kayalıklara oturduk. Bir süre sessiz kaldı. Bu sürede ben ise onu incelemekle meşgüldüm. Çene kasları, çekik gözleri, uçları sarı ama temeli siyah saçlar, iri vücut, hele o ela renk... Yoksa yeşil mi? Yeşile dönüyor sanki... Of bana neler oluyor? Aniden duyduğum sesle irkildim. "Fazla inceleme eskirim" Ne? Bir dakika. Ela göz. Yeşil mi, ela mı anlayamadığım göz. Bu ne ara bana döndü? Of ya yakalandım resmen. Utançtan kesin kızardım. Beyaz tenli olmanın eksileri. Hemen kızar. Oysa o esmer tenli. Yanık, kavruk bir ten. Olamaz! Ben hala onu inceliyorum! Daha ne kadar batabilirim acaba? Kıkırdadığını duydum. Ne kadar güzel bir sesi var. Kalın ve içten. Allahım eridim, toplayın beni. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Gerilen gömleğinden göğüsleri belli oldu. Allahım bu kız! Ben nasıl unuttum kız olduğunu. Peki bendeki bu his ne? Nefesini verip söze başladı "bunu anlatmak güç... En iyi sen anlarsın beni. Lafı dolandırmayacağım. Direkt ortadan dalacağım. Hazır mısın?" dedi ve gözlerime çevirdi bakışlarını. Fara tutulmuş tavşan gibi bakıyordum. Sadece kafamı sallayabildim. Devam etti "ben de senin gibiyim. Ama tersi. Ben de kadın bedenine sıkışmış bir erkeğim. O yüzden sana çekildim. İçindeki kadını gördüm. Uzun zamandır seni izliyorum. Kendime her seferinde o erkek, ben gay değilim! Dedim. Ama olmadı. Fark etmeden aşık oldum. Sonra öğrendim durumunu. İşte o zaman anladım. Ben senin içindeki kadına aşık olmuşum. " NE! Beni... beni kadın olarak görmüş! İnanamıyorum! Kendisi de aslında erkek. Yani kadın bedeninde ama erkek! Allahım! Elini saçımda gezdirip devam etti "uzun sarı saçların güneş gibi yaktı içimi." elini göz kenarıma getirip, başparmağı ile okşadı "Yeşil gözlerinde ormanın huzurunu buldum". Elini dudağıma indirdi bu kez. Tam dudağımın kenarındaki yarayı okşayıp "Dolgun kiraz dudakların en lezzetli meyve gibi" dedi ve ekledi "izin ver yaralarımızı birlikte saralım. Biz bir olalım" dedi. 'Ne diyorsun?' demeye kalmadan eğilip, dudağımdaki yarayı öptü. Yüzümden çok da uzaklaşmadan devam etti, nefesi dudaklarıma çarpıyordu "İzin ver ruhumuz aşkı yaşasın" dedi. Ben buna ne diyeyim şimdi?

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Leyl Tutkusu

read
308.4K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
6.0K
bc

Patika

read
6.5K
bc

Gökten Düşen Aşk

read
2.4K
bc

HÜKÜM

read
137.4K
bc

YERALTI KRALİÇESİ +18

read
18.8K
bc

Mafyanın Barbi Bebeği

read
118.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook