bc

Enisan

book_age4+
674
FOLLOW
1.8K
READ
drama
like
intro-logo
Blurb

"Sen hayatımda gördüğüm en büyük yalancısın.."

***

Atıldığı kör kuyudan çıkmayı hiç beklemeyen bir kızdı o;

Kalbi kırgın, ruhu hasta, bedeni yorgun küçük bir kız...

Ve onu kurtarmaya yemin etmiş bir çocuktu karşısındaki;

Kalbi inatçı, ruhu aşık, bedeni yaralı küçük bir çocuk...

***

Hani bir ata sözü var ya, 'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.' diye. Yatsıya az kalmıştı, farkında değildim. Farkında olmadığım bir diğer şeyse; yatsı vakti gelince ortaya çıkacak yalanların benimkilerle sınırlı kalmayacağıydı.

chap-preview
Free preview
1
Her balık, akvaryumu ve suyu değiştiği zaman yepyeni bir hayata başlayacağını düşünüp mutlu olur. Bilmez ki, suyu doğru konulmazsa öleceğini... "Bu seferki biraz genç olsa bari, geçen sefer mide bulantısından diğer tarafı boylayacaktım." diyerek yüzümü buruşturup Hakan'a baktım. Krizler, kâbuslar falan değil de, bu mide bulantısı öldürecekti beni. "Kusura bakma hanımefendi. Senin zevkine göre adam seçeriz bir dahakine." "Of Hakan, buruş buruş bir şey olmasın yeter. Takma dişleriyle beni öpmeleri.. Ah anlatırken bile midem bulanıyor." "Hadi in arabadan. Burası." Son model arabadan inerek karşıdaki malikâneye baktım şaşkınlıkla. Bu kadar parası olan adam neden eskort tutmak yerine insan gibi ilişki yaşamazdı ki? Bendeki de soruydu yani, adam gibi ilişki mi vardı bu devirde? İçeri girince bir kadınla karşılaşmak şaşırtmıştı beni doğrusu, daha önce evin hizmetçileri hariç hiç kadınla karşılaşmamıştım. "Bu mu?" "Evet." Kadın her tarafımı ellerken, artık bana at muamelesi yapıp dişlerime bakmaya kalkınca ittim elini. "Pardon da. Yanınıza adam mı arıyorsunuz yoksa ahırınıza at mı?" "Kıza anlatmadın mı?" "Her işi becerir o. Ayrıca elimdeki en küçük kız da buydu." Ne olduğunu anlamamış bir şekilde bir Hakan'a bir de karşımdaki kadına bakarken kadın konuşmaya devam etti. "Tamam, olur bu. Şimdi git ne yapacağını güzelce anlat. Yarın da geri getir." Ben daha ne olduğunu anlamamışken Hakan beni çekiştirmeye başlayınca malikâneden çıkıp arabaya geri bindik. "Hakan, içeride neler saçmaladığınızı anlatacak mısın? Zahmet olacak ama.." "Patlama be kızım, şikayet ettiğin hayattan kurtaracağım seni işte. Daha ne istiyorsun?" "Ne demek bu?" "Gördüğün kadının bir oğlu var. Ona arkadaş gibi yaklaşıp kendine aşık edeceksin, kadının tek istediği bu." Çantamdan çıkardığım sigaramı yakarken "Peki onunla yatmam gerekecek mi? Biliyorsun asla yapmam!" dedim. "Hah! Sanki her gece babamın koynuna giren bendim." deyince sigarayı Hakan'ın koluna bastırdım. "Ağzına sıçayım Damla!" diyerek kolunu tutan Hakan'a bakıp sırıttım. Hak etmişti. Kesinlikle, hak etmişti. "Birincisi üvey babam, ikincisi sadece eskortluk diye anlaştık. Sevişmek yok!" "Çocuk tekerlekli sandalyede zaten, nasıl sevişeceksiniz pardon?" "Anlamadım." diyerek kaşlarımı çattım. Tekerlekli sandalye derken? "Ayakları tutmuyor. Anne ve babasına kızgın. Ve onlara kızgın olduğu için tedaviyi istemiyor. Ama annesi de babası da tedavi olmasını istiyor. Senin yapacağın onu kendine aşık edip, tedavi olmasını sağlamak." "Çok saçma. Neden annesi denemiyor bunu?" Hem Türk filminde miydik yahu? Ha deyince insan kendine aşık edilir miydi? Hele ki söz konusu bensem. "Ha kimsede sendeki zekâ yok zaten.” diyerek alaycı bir bakış attı Hakan bana. “Çocuk dört yıldır bu halde ve bu konu hakkında kimseyle de konuşmuyor. Seni eve benim kızım olarak sokup yeğen ayağına onlara bırakacağım. Sen de işi halledip döneceksin." "Peki benim çıkarım ne olacak bu işten?" "Her şey bitecek. İstediğin parayı alıp istediğin yere gideceksin." diyen Hakan'a bakıp genişçe sırıttım. İşte bu oldukça iyi bir anlaşmaydı. "İyi de, çocuk nerden çıktı bu kuzen demez mi?" "Demez, ben onun gerçek dayısıyım çünkü. Sadece sen sonradan ortaya çıkan gayrimeşru evlat olacaksın?" Bir piç olmadığım kalmıştı zaten. Bir dakika ya... "Ne demek dayısıyım?" "Bildiğin dayı lan, nesini anlamadın?" "Yani büyük patron?" "Evinde kalacağın evin sahibi. Karısı da ablam, eski eskortlardandır. Ama çocuğun bir boktan haberi yok, sakın çaktırayım deme." Ağzım açık Hakan'ı dinlerken hâlâ olanları sindirmeye çalışıyordum. Ne tür bir aileydi bunlar yahu? "Peki, neden ben? Yani daha düzgün kızlar varken." "Her evine gittiğin adam müptelan oluyor kızım, neden seni mi var? Hem dediğim gibi ablam da eskilerdendi ve inan bana eskortluktan çok daha fazlasını yapıyordu. Patron sorun etmez öyle şeyleri yani." Ablasından bahsediyordu değil mi? Yanlış anlamıyordum.. Bu kadar rahat.. Sanırım kusacağım.. "Çocuk neden onlara kızgın peki?" "Damla, şimdi sikeceğim seni de sorularını da. Defol git yat." diyerek arabayı durduran Hakan'la arabadan inip otele girdim. Sözde bu otelin çalışanı olarak görünüyorduk hepimiz. İçimden ‘Ne çalışmak ama.’ diye geçirirken odaya girip kimseyi uyandırmadan yatağa yattım. Sabaha kadar uyuyamayıp sabah zombi gibi uyanmamla birlikte büyük bir tedirginlikle kalktım yataktan. Hakan'ın bahsettiği adamlar benimle birlikte olmak için koşuyordu peşimden, ya bahsettiği çocuk.. Aşk o kadar kolay mıydı ki? Hakan sabah sabah odaya dalınca kızların hepsi çığlık attı. "Ne cırlıyorsunuz lan! Gören de hiç kimse görmüyor bu halinizi sanır." diyerek kızları tek tek inceledikten sonra bana döndü. "Şunları giy." "Tamam, hadi defol." "Sen giyin kızım, ben iyiyim böyle." diyen Hakan'a ters ters baktım. Ulan bir de babam olarak tanıtacaktı kendini, rezillik.. Hakan gençti ama yeğeni de dayısını az çok tanıyordur diye düşünüyordum şahsen. Ergenliğe girer girmez çocuk yapacak potansiyel vardı adamda çünkü. "Of, mal mal kızlara bakacağına şunun fermuarını çek bari." diyerek Hakan'a arkamı döndüm. Bana bakmazdı. Neden bilmiyorum ama tek bir kez bile başka bir gözle bana baktığını görmemiştim. Gerçi o daha çok sarışın severdi, ah bir de yeşil gözlü olan kızları. Siyah saçlı ve ela gözlü olan ben, belki de bu yüzden ilgisini çekmiyor olabilirdim. "Sence becerebilecek miyim?" "Becerirsin becerir." diyerek fermuarı çektikten sonra beni kendine çevirip çıkarttı odadan. Diğer kızlar herhangi bir şey sormamıştı, çünkü Hakan o şansı onlara asla vermiyordu. Ben küçük olduğum için bu kadar iyi davranıyordu bana sanırım. Yine aynı malikânenin önüne gelince derin nefes alarak indim arabadan. İçeri girerken belime sarılan Hakan, bana güven verici bir gülümseme gönderdikten sonra salona doğru itekledi beni. İçeride dünkü kadın, müstakbel patronum ve çok şeker giyinmiş, tahminen benden küçük bir kız vardı. Gerçi benim yaşımda da olsa, benden küçük gibi duruyordu tüm kızlar. Bir seksen boy ve yaşımdan büyük görünmeme sebep olan göğüslerim bu konuda oldukça yardımcı oluyorlardı bana sağ olsunlar. Tabi bir de asla kendimi ezdirmediğim için havalı bir giyim tarzım vardı. Etek hariç her türlü iddialı şeyi giyer, başım dik gezerdim her zaman. "Hoş geldiniz." diyerek bana sarılan kadınla, kızın da bir şey bilmediğini anladım. "Kızım Damla. Bu Kader, halan. Bu Tayfun, kocası. Bu da Sinem, kızları." deyince herkese tek tek başımla selam verirken Sinem'in bana sarılmasıyla küçük çaplı bir şoktan sonra ben de kollarımı beline doladım. "Hoş geldin." "Teşekkürler " diyerek gülümserken "Hoş geldiniz." diyen başka bir sesle arkamı döndüm. "Damla, bak bu da Rüzgar. Diğer kuzenin." diyerek bana kaş göz işareti yapan Hakan'a gözlerimi kapatıp açarak anladım mesajını verdim. Çocuk tekerlekli sandalyedeydi zaten, evdeki herkes altında bir sandalyeyle gezmediğine göre anlamayacak kadar salak değildim ya. "Hoş buldum ve memnun oldum." diyerek uzattığım elime şaşkınlıkla baktıktan sonra elini uzatan Rüzgar'ın neye şaşırdığını anlayamasam da ses çıkartmadım. Rüzgar "Tanışma faslı bittiyse gideyim mi ben?" deyince annesi şaşkınlıkla ona baktı. "Rüzgarcım, Damla bir süre bizimle kalacak biliyorsun. Biraz daha yakından tanımalısınız bence birbirinizi." "Gerek yok." diyerek tekerlekli sandalyesini uzaklaştıran Rüzgar'ın arkasından bakakaldım. Bu soğuk nevaleyi mi aşık edecektim ben kendime şimdi? Uzaya köprü yap deseler daha kolay olurdu kesinlikle. "Hadi, sana odanı göstereyim." diyen Sinem'in elimden çekiştirmesiyle Hakan'a döndüm. Hakan kafasıyla git işareti yapınca ayaklandım ben de. "Bak, odan burası. Nasıl, beğendin mi?" diyen Sinem'le birlikte odaya girdim. Resmen bizim otelde on kişi bir arada kaldığımız odalar kadar büyüktü, bir o kadar da Sinem’in saçları kadar rengarenk. Yani hiç benlik değil. "Ee bir şey demedin." "Özür dilerim, dalmışım. Güzelmiş." "Ben seçtim eşyalarını. Ama bir kaç eksik var. Dayım yurt dışından geldiğinde kıyafetlerini unuttuğunu söylemişti, yarın çıkıp alışveriş yapalım mı? Hem okula da forma almalıyız zaten." "Okul?" "Pazartesi başlıyorsun ya. Ah sana söylemediler mi?" "Hayır." diyerek dudak büzdüm. E ben seni öldürmez miyim Hakan! "Neyse, öğrenmiş oldun. Gerçi aynı sınıfta değiliz ama... abimin havalı manyaklarla dolu sınıfına katlanmak zorundasın artık." "Sen?" "Ben iki alt sınıftayım maalesef. Ama teneffüslerde yalnız bırakmam seni o züppelerle merak etme, hadi ben gideyim de dinlen sen." diyerek odadan çıkan Sinem'in arkasından yatağa oturup Hakan'a mesaj attım. ‘Okul saçmalığı da ne?’ ‘Okula saçmalık denmez ufaklık çok ayıp. Ayrıca lise sondan ayrılmak zorunda kalmıştın, iş bitince liseyi de bitirir üniversiteye gidip yeni bir hayata başlarsın fena mı?’ Aslında mantıklıydı. Bu iş bitene kadar derslerime de biraz özen gösterirsem, üniversiteye gidebilirdim.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
6.0K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.7K
bc

Leyl Tutkusu

read
307.8K
bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
13.2K
bc

HÜKÜM

read
136.7K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
8.1K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook