2.bölüm: SALDIRI

1708 Words
Nabersiniz 2. Bölümden beklentileriniz nelerdir? Keyifli okumlar... Bol bol yorum yapmayı unutmayın. Bölüm şarkısı; Emre fel - öleceksek ölürüz Medya;Âlâ 'Saldırı' ? Camın tıklatılmasıyla ikimizinde kafası o tarafa döndü adının mert olduğunu öğrendiğim adamın yüz ifadesi kötü şeylerin olduğunun habercisiydi yanımdaki adam tam camı açıyoduki duyulan bi el silah sesi ikimizi de dondurmuştu. Yanımdaki adamın hızla üstüme atlaması belinden silahını çıkartıp bizi korumaya çalışması dakikalar içinde olmuştu. Bi felaketin ortadında kalmıştık resmen. Dışarıdan gelen silah sesleri, bağırışmalar, havda uçan kurşunda bunun kanıtıydı korkudan elim ayağım titriyodu, dilim lâl olmuştu resmen Ağzımdan kaçan tiz bi çığlık vardı sadece, gözümden dökülen onlarca yaş. Adam üstümden doğrulucakken tek elimle koluna dolandım "Gitme.." dedim kısık sesimle. "Korkma bişey yok!" Sesi sakindi alışkın gibiydi. Alışkındıda. Askerdi sonuçta yaşamadığı şey değil. "Gitme.." dedim acı dolu sesimle Arabanın ön camından giren kurşunlarla ağlamam şiddetlenmişti beni biraz daha aşağı indirip koltuğun altına soktu kendi de üstüme kapanmış haldeydeydi Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerimi onun siyahlarına diktim aramızda mesafe yok gibiydi, kafamı kaldırdığım için burunlarımız birbirine değiyordu. "Benim gitmem lazım sakın çıkma arabadan!" Diye emir verdi ben korkudan onun koluna daha sıkı sarıldım arabayı kurşunlar delip geçerken hissettiğim tek şey korkuydu Kafamı hızla iki yana sallayıp onu onaylamadığımda sabır dilercesine nefes alıp verdi "Dışarda korumamız gereken onlarca sivil var. Korkma korkarsan kaybedersin.." dedi ve gülümsedi. İçimdeki korkuyla ve titreyen sesimle "Geri gel tamam mı..?" Dediğimde kafasını onaylar biçimde salladı "Dikkat et" Boğuk sesimle. Bana dönüp gülümsedi ve arabadan çıkıp gitti Silah sesleri kesilmezken daha da artmıştı dışarda neler olduğunu bilmiyordum ama kıyamet koptuğuna emindim. Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovalarken, ne kadar süredir bu arabanın içinde olduğumda bi haberdim Dakikalar sonra arabanın benim olduğu taraf açılınca büyük bi çığlık atıp kafamı bacaklarımın arasına gömüp yerime sindim Silah sesleri kesilmişti. "Bırak.. dokunma!" Diye bağırdım omzuma dokunan kişiye "Benim korkma" nefesini boynumda hissettiğinde burnuma dolan kokuyla derin bi nefes aldım. Hızla yerimde doğlurup ona döndüğümde omzundan akan kanı ve oraya bastırdığı elini gördüğümde ağlamam daha da arttı Kalbim sıkışmıştı kan içimi cızlatmıştı arabadan inip üstümdeki hırkayı çıkarttım ve omzuna bastırdım "Ne oldu az önce bu halin ne!" Diye sordum korkudan titrek çıkan sesimle. "Saldırı" diye kısa bi cevap verdiğinde sinirle kaşlarını çattı "Cidden mi? Bende parti var sanmıştım!" Dediğimde omzunu biraz geri çekip hırkayı geri verdi "Mert kızı evine bırak!" Diye seslendi mert'e, ben kendim gidebiliyordum aslında! "Şu hırkayı omzuna bastır kanamadan geberip gidiceksin!" Dediğimde sinirle elimdeki hırkayı alıp omzuna vurarak bastırdı. Canı acıdığına o kadar emindim ki, bişey demeyip kollarımı göğsümün altında birleştirdim Az önceki korkum biraz daha dinmişti "Mert!" Önümedeki adamın gür sesi beni yerimde titretmişti. Mert sakin sesiyle, "Efedim CİHANGİR komutanım?" Diye konuştu Cihangir kelimesinin üstüne basarak söylemişti. Ve ayrıca ismi söylerken bana bakmıştı sanki bana onun ismini söylüyo gibiydi umursamadan cihangire döndüm Cihangir, "kızı evine bırak!" Diye emir verdi, sanki uşakların onlar senin! "Tamam komutanım" diyip bana döndü mert "Buyrun hanımefendi" diyip elini arkadaki arabaya doğru uzattı bana bakarak, cihangiri umursamadan mert'in gösterdiği arabaya doğru ilerledim. Etraftaki kargaşadan zorla gözlerimi kaçırıp mert'in kapısını açtığı siyah jip'e bindim, mert ve ben jipe bindikten sonra mert bana dönerek "evinizin adresini söylermisiniz" dediğinde kafamı sallayarak evimi tarif etmeye başladım Yaklaşık yarım saat - kırk beş dakika sonra siyah jip evin önünde durduğumda merte dönüp teşekkür edicekken bana bi kağıt uzattı kapıdı almadan önce "herşey için teşekkürler." Dedim gülümseyerek ve kağıdın içine bakmadan alıp arabadan indim Jip hızla binanın önünden uzaklaşırken adımlarımı binaya çevirdiğimde aklıma verdiği kağıt geldi. Kağıdı açıp baktığımda içinde Cihangir demirkan 0534******* Yazıyordu. Bana resmen komutanının numarasını vermişti aslında neden böyle bişey yaptığını bize imalı bakışlarından anlayabiliyordum. Kağıdı umursamadan çantama atmak istediğimde çantamın olmadığını fark etmiştim. Bardan beni aceleyle çıkardığı için sadece belime düşmüş bar önlüğüm vardı üstümde anahtarlarım çantam telefonum herşeyim varda kalmıştı. Hızla bize bi kaç dakika uzaklıkta olan ana caddeye çıktım, saat bir' geçiyordu bu saatte taksi bulabilirmiydim bilmiyodum Dakikalarca beklememin sonucunda önümde bi taksi durmuştu. Takisiye hızla atlayıp bar'ın adını verdiğimde adam onaylayıp sürmeye başladı. Gözlerim elimde sıkıca kavradığım kağıda kayınca gülümsedim, ona yazmak için bi bahanem yoktu bana bu kağıdın neden verildiğini anlamıyordum. Bar'a geldiğimizde taksiciye beklemesini söyleyip arabadan indim, bar'ın önü polis arabaları, ambulans'lar ve yerdeki siyah örtüyle örtülmüş cesetler.. buraya gelmem ne kadar doğruydu bilmiyordum. Karanlığın çöktüğü sokakları aydınlatan sadece polis arabalarının yanıp sönen kırmızı mavi ışıklarıydı. Kızarmış gözlerimi kapatıp açarak havaya kaldırdım ağlamamak için. Cesetlerin başında atılan çığlıklar kalbimi acıtıyordu Her tarafı sarmış spiker'ler karşılarındaki kameralara olayı özetliyolardı, teröristlerin yapmış olduğu insanların en yoğun olduğu bar'lara yapılmış katliam. Sadece burası değil aynı zamanda binlerce gece klübüne düzenlenen katliam Belki o zaman bende içerde olsaydım bende şuan o yerdekilerden biri olucaktım, ona resmen hayatımı kurtardığı için can borçluydum Bar kapısına geldiğimde önüne çekilmiş olan bant'ı gördüm girilmez bantı yapıltırılmıştı allah bilir içerisi nasıl dı Bianlığına dondum. Aklıma gelen kişiler bedenimi, ruhumu dondurmuştu, sinan, deniz, ecem ve diğerleri.. hepsi içerideydi Hızla bantı yırtıp içeri girdim, içeri karmakarışık'tı onları bu karmaşada bulmazdım önce telefonumu bulmam gerekti allahım umarım iyilerdir.. Gözlerimi cesetlere değdirmeden hızlıca barın üst katına, odaların olduğu yere çıktığımda ecemle eşyalarımızı bıraktığımız odaya girdim Oda bıraktığımız gibiydi eşyalarımız hâlâ ordaydı Telefonumu alıp hızla ecem'i aradım ve kulağıma götürdüm çaldı.. çaldı.. ama açılmadı telefonunu hep yanında taşardı çalıyordu ama bakmıyodu.. Hızla denizi aradım, deniz bu barın sahibiydi onunla'da arkadaş gibiydik, zaten üçüyle de burda tanışmıştık Çaldı.. Çaldı.. Ve açıldı.. Perişan olmuş sesimle "Allahım şükürler olsun.. deniz! İyimisiniz" dedim. Bi süre ses gelmedi ardında, "nerdesin sen âlâ!" Diye bağırdığını duydum "Ben olayların olduğu an dışarıdaydım," dedim sakin sesimle ve devam ettim "diğerleri nerde deniz iyisiniz dimi?!" Bi süre bekledi, "sinan.." dedi ama devam edemedi "Ne oldu sinana!?" Cevap gelmiyodu, sonra ağladığını duydum.. o an başımdan aşağı kaynar sular akmıştı bişey söylemesine gerek kalmamıştı anlamam için. "Nerdesiniz.." " bar'ın ordaki hastanedeyiz.." dedi çıkmayan sesiyle. Hızla çantamı alıp bardan çıktım, kafam sağ tarafa döndüğümde cihangir mert ve bi kaç silahli kişilerin özel harekat polisleriyle konuştuğunu gördüm hâlâ burdalardı. Onlara görünmemek için barın arka tarafından dolanmam gerekiyodu, barın arka tarafına doğru ilerledim gecenin zebani gibi çöktüğü sokaklarda hızla yürüyordum Bar'ın caddesinde olan hastaneye girdiğimde giriş katındaki kıza sinanın oda numarasını sorduğumda 97 olduğunu öğrenmiştim hızla asansöre binip 2. Kata basıp beklemeye başladım. Asansör durunca, kapı açıldı. Karşımda denizi gördüğümde sıkıca sarıldım. "Durumu nasıl?" Diye sordum Deniz benden ayrılıp elini belime koydu ve ameliyat hanenin önüne doğru adımladı. Cevapsız bıraktığı soruma dakikalar sonra cevap verdi "ameliyatta.." dedi durgun sesiyle. Ameliyathanenin önünde durduğumuzda, ecem birleşik sandalyelerde oturmuş içli içli ağlıyodu, ecem ve sinan sevgiliydi ben orda işe girdikten sonra olmuşlardı tabi benim yardımlarım da oldukça büyüktü. İkisinin birbirine açılamıyolardı. Ecem beni görünce yanıma gelip sıkıca sarıldı. Ağlamaktan boğuklaşmış sesiyle konuştu, "neredeydin?" Aramız çok iyiydi kardeş gibiydik ona bişey olsa ben bana bişey olsa o delirirdik. "Dışarıdaydım sonra anlatırım şuan yeri değil" diyerek onu geçiştirdim, tabi şimdilik. Olayı deşeceğinden emindim Kollarımın arasında delicesine ağlayan arkadaşıma daha sıkı sarıldım, "merak etme o sağ sağlim çıkacak ordan" diye teselli etmeye çalıştım.. ama nafile ağlamasının tonu değişmemişti Yavaşca saçlarını okşamaya başladığımda bana bi bebek gibi daha da sokulmuştu, o da benim gibi anne sevgisine aç büyümüştü ikimizde birbirimize hem anne, hem dost, hem kardeş olmuştuk. "Şşşh, ağlama bak, sen ağlayınca hissediyo o, ve çok üzülüyo üzülünce de güç kaybediyo.. onun güçlü olması için şimdi sesinde güçlü olman lazım!" Bi bebeği imkansız yalanlara inandırır gibi konuşmuştum.. ama o da benim gözümde bebekten farksızdı inanırdı çünkü bi söylentiye tutunmayı bekliyodu ben ona sadece istediğini vermiştim.. Yüzünü ellerimin arasına alıp göz yaşlarını sildim ve çantamdaki suyu çıkartıp yavaşca ona içirdim. Suyu içtiğinde kapağını kapatıp geri çantama tıktım. Deniz çoktan oturmuş ve başını ellerinin arasına alıp, dirseklerini bacaklarına yaslamış bekliyordu. Ecemi de alıp onun yanına oturttuğumda ağlaması artık kesilmişti, dediğim gibi o bi bebekti ve ona imkansız gelen bişeyi başkasının ağzından duyup inanmak onu bi nebze olsun rahatlatıyordu. Akrep yelkovan'ı kovalarken sattler geçmişti ameliyat hanenin kapısı açıldığında hepimiz beklentiyle ayağa kalktık Doktor ameliyathaneden çıkıp eliyle maskesini ve doktor beresini çıkartıp kenardaki tıbbi atık kutusuna attı ve bize döndü "Durumu nasıl?!" İlk soru ecemden gelmişti, oldukça heyecanlı gözüküyordu. "Kurşun kalbinin hemen altına saplanmış, bi milim daha yukarı saplansaydı hastayı çoktan kaybetmiş olurduk ama şükürler olsun ki şuan iyi kurşunu çıkarttık vücudundan, ama çok kan kaybetmiş ve bi kaç saat içinde ABrh+ kan bulunmasaa durumu daha kötüye gidebilir" dedi ve bize beklentiyle baktı kanlarımız aynıydı ve verebilirdim. Hemen ortaya atlayıp, "kan gruplarımız aynı ben verebilirim" dediğimde ecem mutlulukla gülümsedi, onu gülümsetmek için herşeyi yapardım. İçerdi yatıcak arkadaşımdan bi kanı sakınacak değildim. Doktor, "tabi ben hemen koridorun sonunda kan alma odası var oraya gidin hemşire hanım sizinle ilgilenir" dediğinde kafamı sallamıştım Doktor yanımızdan uzaklaştığında bende hızla deniz ve ecemin yanından ayrılıp kan vermek için odaya gittim. Kan vermeden önce ufak bi kan testi yapmışlardı, durumum iyi olduğu için bi kaç tüp kan alıp elime vişneli meyve suyu tutuşturmuşlardı. Meyve suyunu içip omzuma bastırdığım pamuğu sıkıca tutup ayağa kalktım ve hemşireye teşekkür edip odadan çıktım Ecemin yanına gidip oturduğumda bama dönüp, "ben çok teşekkür ederim.. iyiki varsın" dedi mutlulukla inanın o anki mutluluğu herşeye değer di "Teşekkürlük bişey yok bitanem, bu benim görevim.. sen mutlu ol o iyi olsun yeter bana" dedim gülümseyerek Saat sabaha geldiğinde yoğun bakımın içinden yatakta, ağzına oksijen maskesi takılmış sinan çıkmıştı. Sinan çıkar çıkmaz ecem gözünden akan mutluluk yaşlarıyla hızla yanına gidip elini tutmuştu. Artık eve gidip uyumam gerektiğini hissediyordum. Verdiğim kanın yorgunluğu da vardı üstümde "Âlâ.. sen artık eve git çok yorgun gözüküyorsun" dedi deniz, içimi okur gibi. Kafamı sallayıp ecemin yanına doğru adımladım. Sinanı normal odaya aldıklarında ecem hâlâ ayakta dikilmiş ağlıyordu. Koluna dokunduğumda gözleri bana döndü, "ecem, ben gidiyorum hadi gel seni de evine götüreyim?" Dediğime hızla kafasını iki yana salladı. "Yok olmaz bekleyeceğim git sen yoruldun zaten bizim yüzümüzden" "Olur mu öyle şey.. iyi gidiyorum ben bişey olursa ara tamam mı" dediğime cevap vermeyip sadece kafasıyla onayladığında sandalyeye fırlattığım çantamı aldım ve hastaneden çıkmak için asansöre bindim Hastaneden çıktığımda bi takisye binip evin adresini verdim ve kendimi koltuğa iyice yaydım. Hem ruhen hem bedenen yorgun hissediyordum. Eve vardığımda hızla kendimi banyoya atıp ılık bi duş aldım, ardından geceliklerimi giyip kendimi büyük yorgunluğumun verdiği tatlı hise kendimi uykunun kollarına teslim ettim. ? 2. Bölüm sonu. 2. Bölümü nasıl buldunuz Olaylar çok mu yavaş ilerliyor? Sizce ukde mesaj atıcakmı? Karakterlerimizi sevdinizmi? 3. Bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın.. ?? Bol bol yorum YAPMAYI ve vote VERMEYİ unutmayın. "011" ÂLÂ'NIN İNSTAGRAMI; alaukderkuran DUYURULAR İÇİN; ruhsuzbirates
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD