Altay ben onu tanıdığım gün de dönemin en lüks arabalarından birine biniyordu, bugün de. Sonradan fakirleşmek diye bir şey yok, fakir doğmak var. Dükkâna doğru yürüyüp en yakın otoparktaki arabasına geçtik. Nasıl bir yere gittiğimizi bilmiyordum ama benden kıyafetlerimi değiştirmemi de istemedi. Nereye gittiğimizi, gittiğimiz yere varana kadar ben sormadım, o da söylemedi. Arabasındaki müzik CD’leri üzerinden uzun, karmaşık, şaka dolu bir sohbetle kapkaranlık bir sokağa oradan da gösterişli bir lokantaya geldik. Artık gün akşamdı. Sosisliden sonra ben acıkmamıştım ancak yemek yiyeceksek de bu kadar lüks bir yerde ne yenir bilmediğimden acıkmadım deyiverdim. “Atıştırırız. Gece uzun çünkü, acıkırız,” dedi. Gece uzun. Lokantada. Herif beni varsa bu lokantanın ardında otel motel oraya ataca

