İstanbul, Eylül, 2000 Gece midemde kelebekler uçuştuğu için uyuyamamıştım. Sabah okulun ilk günüydü ve ben artık liseye giden bir genç kızdım. Kendimi büyümüş gibi hissediyordum. Topuklu ayakkabı giymeye başlayacak kadar büyük… Sabah olunca alarmım çalmadan önce ayaktaydım. Lise üniformamı giyip saçlarımı topladım. Uzun ve hafif dalgalı olan açık kumral saçlarımı at kuyruğu yaptım. Artık büyümüş olduğum için ben de bütün büyükler gibi sabah kahve içmeliydim. Tabii o zamanların en havalı kahvesi, granül kahveydi. Tam bir yetişkin gibi gold olanını, süt tozu ve şeker eklemeden kettleda kaynattığım suyla hazırladım. Aldığım ilk yudumda hata yaptığımın farkındaydım ama bir yetişkin gibi davranmalı ve onu içmeliydim. Şimdi bakınca, on dört yaşında liseye yeni başlayan Gökçe’ye güzel bir fin

