Bir şeyler değişmişti. Adar ağanın bakışlarından belliydi. Nefesini bile bile solumasından dudaklarını dudaklarına sürtmesinden sözsüz vaatlerde bulunmasından... Sadece anneannesini görmek için konaktan çıkarttığını sanmıyordu. Kolunu tutup yarım saatin var derken sıradaki durak noktasına geç kalmamalıyız diyordu sanki. Sıradaki durak noktasını düşünmeden kapısı açık minibüse döndü ve ve içeride sevinç gözyaşları döken anneannesinin kollarına attı kendini. İki arabanın arasındaki mesafeyi hiç takılmamıştı. “Oyy Evin’imm! Bu Bala sana kurban olsun benim dağ kekliğim!” Göğsüne yüzünü gömdüğü anneannesinin kokusunu içine çekerken gözyaşlarına bir kez daha yenildi. Huzurun ve saf sevginin kaynağına kendini bulabildiği kadar buladı. “Ne gecem var ne de gündüzüm Evin’im. Seni

