.8.

621 Words
Bana korkuyla bakan bu üç yaratık insan olamazdı... Bu da neydi böyle? Bunlar... bunlar minotorlardı. Yani sanırım bunlar bir çeşit minotor ailesiydi. Anne baba ve çocuk gibiydiler. Baba minotor kılıcını çekti. Onlarla savaşamazdım. İşin aslını yani neden burada olduklarını öğrenmem gerekiyordu. Hemen insana dönüştüm. Bana şaşkınca bakan üç minotora yaklaşarak "Size zarar vermeyeceğim. Sadece sizinle konuşmak istiyorum." dedim. Baba minotor kılıcını yerine koydu ve hırıltılı sesiyle konuşmaya başladı. "Ben David. Bunlar da eşim Gabriel ve oğlum Carl. Peki ya sen kimsin ucube?" Ucube diyene bak. Tanrım! "Ben Darcy. Burada ne işiniz var? Canınıza mı susadınız?" "Hayır ama geldiğimiz yerde de kalsaydık ölecektik." "Anlamadım." "Sana şöyle anlatayım ejderha çocuk. Sen bize geceyi geçirebileceğimiz güvenli bir yer bul. Biz de sana her şeyi anlatalım. Ne dersin?" Onlara bir süre baktım sonrada "Beni takip edin" diyerek onları boş bir mağaraya götürdüm. Meşaleleri duvara astılar ve mağaranın içine yerleştiler. "Buranın güvenli olacağından emin misin ejder çocuk?" "Eminim. Burası kullanılmıyor. Şimdi sözünü tut David." "Peki ejder ço-" "Bana Darcy de." "Peki Darcy. Sen sor ben söyleyeyim." "Öncelikle burada ne işiniz var?" "Geldiğimiz yerde hatta ondan önce kaldığımız yerde kısacası her yerde dışlanıyoruz. Herkes bizi öldürmenin peşinde. Bu yüzden de kaçıyoruz. Bu sana yeter mi?" "Nasıl yani hiç akrabanız yok mu?" David derin bir nefes aldı. Konuşmaya karısı devam etti."Bundan 10 sene önce biz de insandık. Oğlum Carl 7 yaşındaydı. Onu bir büyücü istedi. Çok para vereceğini söyledi ama biz birbirine sadık bir aileydik. Oğlumuzu satmadık. Bu yüzden o büyücü bizi minotora çevirdi. O günden beri hep kaçarak yaşadık. Herkes bizi öldürmek istedi ve toplumdan dışlandık." "Anlıyorum. Bu olaylar bana çok tanıdık geldi. Tıpkı benim hayatım gibi." "Peki senin hayatın nasıldı?" bu ses Carl'a aitti. "Beni de küçükken bir büyücü satın almak istedi ama maalesef benim ailem seninkiler kadar iyi değildi ve beni sattılar. O lanet olası büyücü Ulrika beni bir ejderhaya çevirerek pis işleri için kullandı!" "Karşımdaki minotor ailesi bana hortlak görmüş gibi bakıyorlardı. "Kim dedin?" "Kime kim dedim?" "Büyücü Ulrika mı dedin?!" "Evet Ulrika. Yoksa!! inanamıyorum sizi bu hale sokan kadın Ulrika mı?!!" "Maalesef o." Aynı kişi olduğundan adım gibi emindim. Sonuçta kaç tane büyücü Ulrika vardı ki? "Biliyor musunuz Ulrika şu an God Land ülkesinde bir kraliçe ve ben ondan intikamımızı nasıl alacağımızı biliyorum." Mükemmel!! Ursula'ya yapacağım açıklama bile hazırdı. Bekle beni Ulrika! İntikamımı almaya geliyorum!!! *** ULRİKA Yatmak için hazırlanıyordum. Tacımı çıkardım. Boynumdaki kolyeyi de çıkardım ve kutusuna koymak için çekmeceyi açtığımda gözüme siyah, işlemeli küçük bir kutu takıldı. Elime aldım ve açtım. Kutunun içinde geçmişim vardı. Bir yüzük.. Gözlerimi kapattım ve eski anıları düşündüm. Ben kimdim? Ben Holy Kingdom'un kralı Derek ve kraliçesi Barbara'nın kızı prenses Ulrika'ydım. Küçükken hep bir büyücü olmak isterdim. Babam bana bu yüzüğü hediye etmişti. Bu sihirli bir yüzüktü ve ben bu yüzük sayesinde istediğim büyüleri yapabiliyordum. Büyüdüm büyüdüm ve büyüdükçe daha da güçlendim. Yüzüğü hep kötüye kullanmıştım. Babam ve annem hizmetkarları emrimden alınca herşeyi kendim yapmak zorunda kalmıştım. Bende küçük çocukları satın almaya başladım ve onları iblislere çevirip isteklerimi gerçekleştirdim. Artık babam ve annem beni tanıyamıyorlardı. Onlar her zaman aptal gibi iyilik peşinde koşmuşlardı. Yüzüğün sihrini aldılar ve beni God Land'e yani buraya sürgün ettiler. O günden beri onlardan haber almadım. Umarım ölmüşlerdir diye düşündüm. Yüzüğe bakarak "Beni prenseslikten alıkoydunuz ama bakın küçük kızınız kraliçe oldu." dedim ve yüzüğü bırakıp uyumak için yatağıma girdim. *** URSULA Sabah olmuştu. Darcy mağarada yoktu. Kesin o gizli sırlarını bana anlatmamak için kaçıp gitmişti. "Lanet olsun Darcy! Nerdesin?"diye bağırdım mağaranın içinde gezinirken. "Burdayım dışarı çık!" Darcy'nin sesini duyunca bir an korksamda kendime geldim ve söylenerek dışarı çıktım. Dışarıdaki manzarayı görmemle susmam bir oldu. Gözlerimi kocaman açmış karşıma bakıyordum. Bu da neydi? Boğa mı yoksa öküz mü anlayamamıştım. Çok ürkütücü görünüyorlardı. Darcy'ye sorarcasına bakınca yanındaki yaratıkları göstererek "İşte açıklama."dedi. Kafam iyice karışmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD