.3.

703 Words
ULRİKA Sabah erkenden kalkmış ve Alberto'yla bahçeye çıkmıştım. Kahvaltım hazır olana kadar bahçeyi biraz düzene sokmalıydım. "Alberto söylediklerimi aklında tut." "Tamam kraliçem." "İlk önce bahçedeki tüm çiçekler sökülecek ve yerine benim heykellerimle büstlerim yapılacak." "Ama efendim." "Sus Alberto! Sana fikrini sormadım. Daha sonra şu köşeye bir çeşme istiyorum. Bunların hepsini bahçıvana ilet. Gerekeni yapın. Anlaşıldı mı Alberto?" "E-evet kraliçem." "İyi. Acaba küçük cadı şu an ne yapıyor? O kadar mutluyum ki Alberto. İlk önce Agatha' dan sonrada kızından kurtuldum." "Kraliçem, kraliçe Agatha'dan nasıl kurtuldunuz?" Alberto'ya sert bir şekilde baktım. Acaba anlatsam bir sorun olur muydu? Yok canım zaten aptalın tekiydi. Ağzını açmaya cesaret edemezdi. "Gel Alberto"dedim ve elimi sırtına koydum. Birlikte yürümeye başladık. "Hatırlıyor musun Alberto, büyü kitabı kaybolmuştu? İşte o büyü kitabını ben çaldım. Daha sonra Agatha'ya benimle buluşmasını söyledim. Eğer gelmezsen kızına zarar veririm dediğimde gelmeye mecbur kaldı. Bilirsin Alberto, Agatha o küçük çadıya çok düşkündü. Her neyse büyü kitabından hipnoz büyüsünü buldum ve eskiden kölem olan bir ejderhanın üzerinde uyguladım. Ona Agatha'yı öldürmesini söylediğimde anında yaptı. Sonunda ondan kurtulduğuma göre kraliçe olabilirdim. Elementlerin yanına giderek büyü kitabını bulduğumu söylediğimde amacıma ulaştım ve yeni kraliçe oldum. " Alberto'ya baktığımda yüzü bembeyaz olmuştu. Ona döndüm ve "Korkma Alberto bunu kimseye anlatmadığın sürece ölümü tatmayacaksın. Hadi şimdi git ve kahvaltımı bahçeye getir!"dedim. Korkudan titreyerek şatoya koşmaya başladı. Arkasından kahkahalara boğulurken aklım küçük cadıdaydı. Acaba hayatta mıydı? O kadar şanslı olduğunu sanmıyorum. *** DARCY Yakaladığım geyiği bacağından sürükleyerek mağaranın önüne getirdim. Ursula dışarda ateş yakmış oturuyordu. Etkilenmiştim ve şaşırmıştım doğrusu. Yüzüne bakılınca çıtkırıldım bir kız gibi görünüyordu. Güzeldi. Yanına gittim. Beni görünce bir an korktu. Sonra ayağa kalktı ve yanıma geldi. "Bunu nasıl buldun?" "Bulmadım vurdum." Okumu ve yayımı göstererek onu inandırmaya çalıştım. Bunları küçükken amcam vermişti bana. Zaten yanımda öylesine taşıyordum. Ursula'ya döndüm ve "Mağaranın tavanında kesici aletler var. Onları getirir misin? Geyiği kesmemiz gerekiyor."dedim. Normalde ben bütün bir şekilde mideye indirirdim ama şimdi idare edecektim. Ursula aletleri getirdiğinde arkasını döndü ve "Çabuk kes şunu."dedi. Anlaşılan tiksiniyordu. Eh normaldi. Biraz sonra geyiğimiz hazırdı. Et parçalarını çubuklara geçirip ateşe tutmaya başladık. Hava yavaş yavaş kararıyordu. "Hadi Ursula sende anlat hakkındakileri."dedim. Bana baktı. Biraz tereddüt etsede anlatmaya başladı. "Aslında benim annem bir kraliçeydi. Ama sonra öldü." "Nasıl öldü?" "Bilmiyorum. Birgün işi olduğunu söyleyip gitti ve sonra onu bu hiç görmedim. Aslında bunu kimin yaptığını tahmin edebiliyorum ama emin değilim. Kötü bir büyücü vardı. Adı Ulrika." Ursula'nın sözleriyle yediğim etler boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. Ursula bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Öksürük krizim sona erdiğinde gülümsemeye çalışarak "Üzgünüm. Sen devam et"dedim. O anlatmaya devam ederken ben kendimden nefret ediyordum. Öldürdüğüm kadın Ursula'nın annesi miydi? Eh Ulrika dediğine göre bu benim hayatımı mahveden ve Ursula'nın annesini kaybetmesini sağlayan kadındı. Yani beni küçükken banamdan satın alan lanet olası büyücü! Herşey onun yüzünden olmuştu. Ursula anlattıkça dahada sinirleniyordum. Annesi için ettiği yeminden Ulrika'nın onu sürgün etmesine kadar herşeyi anlatmıştı. Aniden sinirlerime hakim olamadım ve ayağa kalkıp bağırmaya başladım. Ursula korkarak geri çekildi. Tanrım olamaz! Ejderhaya dönüşmem grekiyordu. Yoksa sinirlerime hakim olamayıp Ursula'ya zarar verebilirdim. "Hemen mağaraya gir ve sakın oradan çıkma!!"diye bağırdım Ursula'ya. Korkarak mağaraya girdi. Bende hemen ormana koştum. Daha fazla dayanamayacaktım. Durdum ve fısıldadım. "Karanlığın özgür ruhları, Uyandırın içimdeki ejderhayı." *** URSULA Mağarada ağlıyordum. Neyi vardı bu çocuğun? Neden sinirlenmişti? Hiçbir şey anlamamıştım. Dışarı çıkıp onu aramalıydım. Yoksa başına birşey gelebilirdi. Mağaradan çıktım. Ateş hala yanıyordu. Eğer ateşi söndürmezsem ejderhalar buraya gelebilirdi. Hemen yerden toprak alıp ateşin üzerine atmaya başladım. Uğraşlarım sonucunda ateş söndü. Kahretsin! Şimdi de karanlıkta kalmıştım. Korkarak ormana ilerlemeye başladım. "Darcy!" Çok korkuyordum. Ya sesimi ejderhalar duyarsa o zaman ne yapacaktım? Bence geri dönmeliyim. Sonuçta Darcy burda yaşamaya alışkındı. Başının çaresine bakabilirdi. Tam arkamı dönüp mağaraya gidecekken bir kükreme sesi duydum. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda beyaz bir ejderha gördüm. O kadar beyazdı ki karanlıkta bile rengini seçebiliyordum. Hızlıca mağaraya koşmaya başladım. Ejderha beni havadan takip ediyordu. Kanat çırpma sesleri kesildiğinde durdum ve gökyüzüne baktım. Gitmişti. Kurtulmuştum. Yinede hemen mağaraya gitmeliydim. Koşmaya devam ettiğimde beyaz ejderha aniden önüme çıktı. Çığlık attım ve geri geri gitmeye başladım. Sonunda arkamdaki birşeye çarptım. Sanırım bir ağaçtı. Gözlerimi kapadım ve ölmeyi bekledim. Hiçbir şey olmayınca gözlerimi açtım. Ejderha önümde eğiliyordu. HAYIR!!! Benim önümde değil arkamda ağaç sandığım şeyin önünde eğiliyordu. Arkama baktım ve dün gördüğüm siyah ejderhayla göz göze geldim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD