Okan'ın ilk defa bana böyle baktığını görüyordum. Aramızdaki o karanlık çekim, ilk defa kendini ortaya çıkarmıştı. Ben ona hafif yaramaz bir gülümsemeyle bakarken bana yaklaştı ve bakışlarını bedenimde gezdirdi. Aramızdaki mesafeyi kapatmasını beklerken birden dolaba yöneldi ve uzun bir hırkayı bana uzattı. Bunu hiç de beklemiyordum doğrusu. Ben kaşlarımı çatarken Okan gözlerimin içine baktı. "Bu şekilde olmayacak Selin. Özel olacak. Giy şunu."
Hırkayı üzerime geçirince Okan elimi tuttu ve beni peşinden sürükledi. İkimiz de arabaya geçerken Okan, bana hiç bakmıyordu ve konuşmuyordu da. Bu tavrına karşılık göz devirdim odada gayet de dibi düşüyordu ama.
O, arabayı sürüp sadece yola bakarken ben de nefes alışverişlerimi oldukça sesli bir şekilde yapmaya dikkat ediyordum. Okan bana dönmeden konuştu. "Biraz daha devam edersen bunların acısını çok kötü çıkaracağım."
"Tamam," dedim hayıflanarak. Doğrusu laf vardı ama hiç de icraat yoktu. Kısa süre sonra bir yazlığın önünde durduğumuzda ışıkların yandığını fark etmiştim. Kaşlarımı çatarak Okan'a döndüm. "Biri mi var?"
Kafasını olumsuz anlamda salladı. O, arabadan indiğinde ben indim ve onu izledim. Yanıma gelip elimi kavradı ve yazlığa doğru yürümeye başladık. Okan kapıyı açıp, geri çekilerek içeriye girmemi işaret etti. İçeriye girdiğimde salonun tamamının yanan mumlarla kaplandığını görünce şaşkınlıkla elimi ağzıma götürdüm. "Okan?"
"Beğendin mi?" dediğinde gülümseyerek kafamı salladım. "Harika olmuş, çok güzel burası."
Elini belime koyup kulağıma doğru eğildi. "Hayatımdaki özel insanın sen olacağını biliyordum. En başında anlamıştım ve kalbim artık senin için atmaya başlamıştı."
Elimi alıp kalbine götürdüğünde gülümsedim ve dudağına bir öpücük kondurdum. "Benim kalbim de sana ait."
Beni içeriye yönlendirip mumları söndürdü ve tezgahta duran iki kadeh ve kırmızı şarap şişesini eline aldı. "Yukarıya çıkalım güzelim."
Dediğini yapıp önden merdivenleri tırmanırken onun gösterdiği odaya girdiğimde yatakta bir gül buketinin olduğunu görmüştüm. Yatak da gül yapraklarıyla kaplıydı. Ben mahcup bir gülümsemeyle Okan'a bakarken o, şarap doldurmaya başlamıştı. Bana uzattığı kadehi alıp yatağa oturdum, o da kadehini alıp yanıma oturdu. Kadehini, kadehime vurdu ve kendinden emin bir şekilde gülümsedi. "Geleceğim olacaksın."
"Geleceğin olacağım," diye fısıldadım ben de bir yudum alırken. Normalde romantizmi çok vıcık vıcık ve iğrenç bulurdum ama doğru kişiyle yaşayınca kesinlikle cennette gibi hissettiriyordu.
"Vay be güzel, tatlı ve minik bir cüceye yenildiğime inanamıyorum," dedi Okan benimle dalga geçerek. Klasik Okan, romantik bir anda bile yapacaktı yine Okan'lığını."
"Ben de hiç tipim olmayan birine ıyy," dedim gülerek. Okan'ın eli çenemi kavradı. "Sen bana bayılıyorsun. İlk gördüğün anda dibin düştü."
"Öyle bir şey olmadı," dedim kararlılıkla. Okan, giydiğim hırkanın önünü biraz açtı ve elini çamaşırımın üzerinde gezdirdi. "O gün, tıpkı bugün bunları giydiğin zamanki gibi bakıyordun."
Kolunu ittim. "Hiç de bile."
Okan sırıtarak alnıma bir öpücük kondurdu. "Ben gördüm. Dikkatimi çekmek için hiç umursamıyormuş gibi davrandın."
"Saçmalama Okan, o gün ben sadece doğum günüme odaklanmıştım," dediğimde bana yaklaşmaya başladı ve yüzlerimiz arasında milimler kalınca durdu. "Benden çok etkilenmiştin."
"Etkilenmedim," dedim zorlukla konuşarak. Onunla bu kadar yakınken konuşmakta oldukça zorluk çekiyordum. Okan'ın fısıldamasının da etkisi vardı. Kalın sesini fısıltı olarak işitmek bende çok farklı etkiler yapıyordu. Okan güldü. "O gün bizim konuşmamızdan sonra bacakların neden ıslaktı peki?"
Tüm kanım yüzüme çekilirken bahsettiği şeyi hatırlamadığımı fark etmiştim. Alkollüydüm ve kızlar ona baktığı için öfkelenmiştim. Okan'a da hep ters davranmıştım ama öfkelendiğim, o değil, bakan kızlardı. Çünkü ondan o gün çok etkilenmiştim. Okan sessizliğime karşılık gülerek elini çeneme koydu. İkimiz de birbirimizin dudaklarına bakıyorduk. Ona fısıldadım. "Beni öpmeyecek misin?"
Yaramaz bir gülüşle kafasını iki yana salladığında bunun intikamını almak için ona yaklaşıp dudağımı dudağına sürttüm ve onun öpmesine izin vermeden geri çekildim. Ama çekildiğim anda elini saçıma geçirerek beni hızlıca kendisine çekti ve öpmeye başladı. İkimiz de adeta susamışçasına birbirimizi öpüyorduk. Ruhlarımız buluşmak için can atıyordu sanki.
Okan ilkim olduğunu bildiği için özellikle yumuşak davranmıştı. Saçlarımı bile okşuyordu. Ruhlarımız kavuşmuş, biz artık tamamlanmış bir bütün olmuştuk. Benim bedenim ona, onun bedeni de bana ait olmuştu. Tabi sonradan adeta düşmanı gibi davranmaya başlamıştı bana karşı daha baskın ve daha sert olmuştu. Ben ise hayatımda hiç tatmadığım hisler tatmıştım. Birine ait olmak, onun da sana ait olması çok güzeldi. Ruhların birleşerek tamamlanması da çok özeldi.
Okan yanıma uzanıp beni kendisine çekti. Onun göğsüne sokulduğumda o da saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum bebeğim."
"Ben de," diye fısıldadığımda birkaç öpücük daha kondurdu."Kesinlikle biz evleneceğiz Selin."
"Evlenmek mi?" dedim şaşkınlıkla. "Ben daha yeni 22 oldum."
"Sen istediğin zaman yavrum," dedi Okan ve bir öpücük daha kondurdu. Konuşmasına devam etti. "Ben bırakmam seni."
"Belki ben bırakırım," dedim gülerek. Okan beni iyice kendisine yasladı. "Benden başka kimse sana böyle bir gece yaşatamaz."
"Bunu çok yaşamış birini istemem ben," dediğimde Okan derin bir nefes aldı. "Benim daha önce yaşadığımı da nereden çıkardın?"
"Nasıl yani?" dedim büyük bir şaşkınlıkla. Hiç yaşamamış mıydı gerçekten? "Her ne kadar beni en çapkın adam sansalar da ben hep iş peşinde koşturuyordum ve bana layık bir kadın olması gerekiyordu karşımdakinin. Ve de bir kız babası olmayı çok istediğim için çocuklarımın da gurur duyacağı bir baba olmak istedim."
"Peki ya ben yaşamış olsaydım?" dedim merakla. Acaba o zaman da beni isteyebilecek miydi? "Eğer pişmanlık duyuyor olsaydın şu anki aklım olsa onlarla olmaz seni beklerdim deseydin sorun etmezdim ama normal görüyorum yine olsa yine yapardım deseydin seninle işim olmazdı Selin."
Görüşü bana mantıklı ve güzel gelmişti. Ben de onu çapkın, herkesle yatan, cinselliği sıradan gören birisi sanıyordum ama aksine o oldukça özel ve değerli görüyordu. "Yani birbirimizin ilki mi olduk Okan?"
"Evet birbirimizin birçok konuda ilki olduk. Bir şeyler yemek ister misin?" dediğinde kafamı evet anlamında salladım ve beraber merdivenlerden inip mutfağa gittik. Okan tabaklara yemek koyarken ben de tezgaha oturup onu izlemeye başladım. Gerçekten de çok çekici görünüyordu. "Bana biraz daha öyle bakmaya devam edersen seni tezgahta-"
Cümlesinin devamını getirmemişti ama ben anladığım için utanarak kafamı başka yöne çevirdim. Bana bakmadığı için benim bakışlarımı görmediğini düşünüyordum.
Yemek hazır olduktan sonra beraber yerken Okan yarın gideceğimiz görevin detaylarını anlatmıştı. Yabancı bir iş adamını öldürecektik ve Okan'ın bir dostuna hediye edecektik. Ben de uçakta hostes olacaktım. Okan'ın anlattığı her şeyi aklımda tutmaya çalıştım, en ince ayrıntıları bile.
Yemekten sonra tekrardan odaya çıktığımızda ben uyuyacağımızı sanırken Okan rahat durmamıştı ve yine özel anlar yaşamıştık. Okan artık alıştığıma emin olunca en sert yüzünü göstermeye başlamıştı. Sanki her şeyin intikamını alıyor gibiydi.
Ayrıldığımızda nefes nefese ve darmaduman halde ona baktım. Kelimenin tam anlamıyla mahvolmuştum ve kaç saat geçtiğini de bilmiyordum. Delirecek kadar kendimden geçmekten, hiçbir şeyin farkında değildim. "Ben seninle bir daha görüşmem."
Okan sırıtmıştı. "Emin olma, tekrarlamak için bana yalvaracaksın."