Vücudumdan akan damlacıkları havlu yardımıyla siliyor, ıslak vücudumu kurulamaya devam ediyordum. Ilgaz ise karşımda saçlarının ıslaklığını bir havluyla alıyordu. Odada yankılanan telefon sesiyle hemen ayağa kalktım çalan telefon bana aitti. Babamın ismini gördüğüm an vücudum gerilmişti. Titreyen ellerim telefona uzandı ancak telefonu cesaretlenip alamadım. Şura’nın dediklerini hatırladığımda ise korkuyla yutkunarak Ilgaz’a baktım. “Babam arıyor, Şura bir şey anlatmamıştır değil mi?” dediğimde çatılan kaşlarını düzeltti. “Siksen anlatmaz o korkağın önde gideni.” dediğinde birazda olsa kendimi dizginlemeye çalıştım. Yinede korkuyordum çünkü babam Ilgaz’ı öğrenirse büyük bir kıyamet kopardı. Ilgaz ve babam birbirine girerdi, bana olacakları bile tahmin edemiyorum. Uzandığım telefonu

