Sahil kenarında oturup not defterime şunu yazdım.
‘Boynuzlarımı gizlemek için papatyadan taç yaptım. Lanet girsin. Kimi sevdiysem hep aldatıldım.’
Veli o günden sonra hiçbir şey olmamış gibi karşıma çıkıp konuşmaya çalıştı. Aldığım önlemlere rağmen her seferinde dibimde bitip, özür dilemeye devam etti. Siyasetçi olsa bu çeneyle çoktan meclise girmişti. Boş Konuşanlar bakanı olması da gayet mümkün.
Veli ile köşe kapmaca oynarken mezun olduk, diploma aldık. Gizem ile Veli birbirini tanımazdan geliyor ve işin komiği mezuniyet balosunda Gizem başkasıyla takılıyordu. Müstahak. Ben de baloya abimle gitmeyi tercih ettim. Güzel haber, abim durumu öğrenince Veli'yi timsahlarına atmaya karar verdi. Ama öncesinde Veli'nin Mahir abimden yediği dayağı izlemek oldukça keyifliydi. Beter ol!
***
Temmuz ayının ilk haftasıydı. Yine yabancı bir numaradan mesaj gelmişti.
"Mehir, ya benim olursun ya benim! Ya güzellikle ya zorla! Gerekirse seni kaçırırım!" Kimin olduğu çok belli.
"Bence sen aklını kaçırmışsın, daha kaç kere söylemeliyim? Seni artık sevmiyorum. Bu sevdadan vazgeç diyeceğimde biliyorum benden vazgeçmen çok zor, bağrına taş basarsın. Belki zamanla yokluğuma alışırsın."
"Eskisi gibi olacak her şey, yakında göreceksin."
"Engelli günler."
Bu numarasına da engeli attıktan sonra telefonumu cebime koydum. O esnada annemin yeşil gözleri gözlerimi buldu.
"Kiminle yazışıyorsun kızım? Yeni sevgili mi yaptın? Niyeti ciddi mi? Artık okulunda bitti, yaşında belli, hemen gelip istesinler. Ağustosta düğünü de yaparız. Ayyy bir de torun patlattın mı Eylül ayında tadından yenmez. İkiz olursa hele... Kesin sevinçten bayılırım."
"Anne, ben daha 23 yaşındayım! Ne evliliği, ne bebeği, ne ikizi ya!"
"Öyle deme kızım! Selin senden iki yaş büyük 5 yaşında kızı var. Hem ben sana demedim ama çok isteyenin var, okulun bitsin diye bekledim."
"Allah razı olsun anne. Beş yıl beklemişsin bence beş yıl daha bekleyebilirsin."
"Beş yıl mı? Beş ay bile beklemem! Veli ile barıştıysan söyle. Hem annesi Aliye, yakında kızını istemeye geleceğiz, dedi. İnanmadım ama ne bileyim, seviyorsan affetmişte olabilirsin."
Vay çakal vay! Demek buymuş hain planı.
"Hayır, beni aldatan birini ne affetmesi? Şeytan onun sinsi yüzünü görse, tövbe çekip yolunu değiştirir. Dört yıldır kim bilir beni kaç kere boynuzladı da haberim olmadı. Gizem sayesinde gerçek yüzünü gördüm. Acaba Gizem'e tekme atarak yanlış mı yaptım? En iyisi ona teşekkür için hediye alayım."
"Neee! Haşim Bey'in kızına tekme mi attın? Baban duymasın, çok kızar."
"Pembe kuşaklıyım, elbette tekme atacağım saçını başını yolacak değilim."
"Kim kime tekme atmış Saliha hatun?" diyen babamın sesiyle anneme gözlerimi belerterek baktım. Annem 'söylim mi' der gibi kaş göz oynattı. Babamın şüpheli bakışları beni bulunca tatlı tatlı gülümsedim.
"Şey babacığım, bugün Mercan ile tekvando dersi yaptık da tekme üzerine çalıştık. Ben sana diyeyim Mercan geleceğin milli sporcusu olur."
"İyi aferin. Ha bu arada şirkette ne zaman işe başlıyorsun bakalım?" Babamın soğuk mavi bakışları her daim içimi ısıtmıştır. Aksi, huysuz da olsa baba o baba.
"Daha yeni okulum bitti babacığım, en azından birkaç ay tatil yapsam, sizinle, kuzenlerimle vakit geçirsem olmaz mı? Hem Mercimek taneme söz verdim, onunla yaz boyunca tekvando yapacağız."
“İyi bakalım. Dediğin gibi olsun.”
Babam giderken annemin yakamı bırakması için ben de odama kaçtım. Annemin bu evlilik merakını anlamıyordum. Bu yaşta ne diye evleneyim ki?
***