Mardin’in o kendine has sabah serinliğinde, Asuman konağın avlusuna son kez çıktı. Toprağa diktiği lavantaların ilk filizleri görünmüştü. O küçücük yeşil dokunuş, bir dönemin acısını toprağa gömmüş ve yeni bir hayatın tohumunu büyütmeye başlamıştı. Bahriye Hanım, kapının eşiğinde kızını izliyordu. Elinde bir bohça vardı. — “Bu bizim kadınlarımıza ait bir şey. Seninle gitsin istedim.” Asuman bohçayı açtı, içinde annesinin gençliğinde diktiği işlemeli bir yazma, dedesinden kalma küçük bir muska ve kendi çocukluğundan kalma kırmızı bir bebek patiği vardı. — “Senin yolun kolay olmayacak, Asuman,” dedi annesi. “Ama sen yürümeye karar verdin bir kere. Dönme sakın.” Asuman boynuna sarıldı. — “Ben bu evde büyüdüm ama kadını ilk kez dışarda öğrendim anne. Senin sustuklarını, ben bağırarak

