Tanıkların Gecesi Mahkeme günü geçmiş, şehir suskun bir geceye bürünmüştü. Ama Mardin’de bazı sessizlikler fırtına öncesi değil, fırtına sonrası olurdu. Toprak hâlâ titriyordu, yalnız gözle görülmüyordu bu sarsıntı. Halil Ağa'nın konağında, büyük sofranın etrafında dört kişi oturuyordu: Bora, Asuman, Ömer ve Havin. Peri hâlâ Fransa'daydı, ama kalbi sanki o sofradaydı. Ömer sessizliği bozdu: — “Yarınki duruşma Aziz’in son şansı. Ama o adam öyle kolay düşmez. Arkasında kim var, hâlâ çözemedik.” Bora, gözlerini Halil Ağa’nın odasına çevirdi: — “Babam yıllarca sustu ama artık konuşuyor. Bu akşam bana bir defter verdi.” Asuman şaşkınlıkla sordu: — “Ne defteri?” Bora, içinden hafifçe titreyerek yanıtladı: — “Annemin yazdığı günlüğü. Meğer babam saklamış. Yıllarca el sürmemiş.

