Yazarın Anlatımı
Her şey burada başladı.
Soğukta . . .
karanlıkta . . .
sessizliğin bile nefesini tuttuğu o Norveç gecelerinde .
Ben bu hikâyeyi yazmaya başlamadan önce ,
her şey sadece bir fısıltıydı .
Bir kadının kayboluşu .
Bir adamın güneşe bakarken kör oluşu .
Ve aralarındaki bin parçalık bir bulmaca .
Bazen kader, kartları dağıtırken adil davranmaz .
Bazı maskeler düşmez .
Bazı krallar , kraliçelerini buzların altına gömmek zorunda kalır .
Benim adım önemli değil .
Ama şunu bil : Bu bir aşk hikâyesi değil .
Bu . . . bir arayış .
Güneş Kralı , Buzlar Kraliçesi ’ ni arıyor .
Ve sen . . . bu oyunun tam ortasındasın .
NORVEÇ -
Kuzeyin sert rüzgârları , donmuş gölün yüzeyinde uğuldayarak dolanıyordu .
Göl sessizdi . . . ama sessizlik , burada bir sığınak değil; bir mezardı .
Gece , kar gibi bembeyazdı . Ay bile utancından yüzünü bulutların ardına gizlemişti .
Soğuk , yalnızca teni değil , düşünceleri de donduruyordu .
Bu bir kış gecesi değildi sadece .
Bu , bir sonun başlangıcıydı . Alina , gölün kenarında dimdik duruyordu .Rüzgâr saçlarını yüzüne savururken , gözleri kıpırdamadan donmuş yüzeye dikilmişti . Sanki bakışlarıyla geçmişi kazıyor , karın altına gömülmüş hatıraları tek tek geri çağırıyordu .
O gece . . . her şeyini kaybetmişti .Ailesini . Çocukluğunu . Adını taşıdığı tüm anlamları .
Henüz on dört yaşındaydı .Bir kız çocuğunun tanımaması gereken karanlıkla tanıştığı o gece , bu göl onu yutmuştu .
Gölün altında saklanarak hayatta kalmıştı .Ama o suda boğulmayan tek şey . . .
Kalbinin sıcaklığıydı .Ve o gece , içinde bir şey sonsuza dek donmuştu .
---
Yıllar sonra , bugün ilk kez o gölün başına geri dönmüştü .
Yanında Arya vardı . İkisi birlikte , sessizce gölü izliyordu .
Bugün ailesinin ölüm yıldönümüydü .
Alina , tam on beş yıl sonra o anın izini taşıyan bu yere yeniden gelmişti .
Parmakları , keskin havanın içinde titrerken cebinden eski bir iskambil kartı çıkardı : Maça Ası .
Kenarları yanmış , üzerine kanla bir tarih işlenmişti .
Bir anlığına gözlerini kapattı . Sonra kartı ateşe verdi .
Alevler , karanlığın içinde kıvranarak yükselirken Alina’nın bakışları hâlâ donuktu .
Yanan kartı karların üzerine bıraktı ve Arya ’ ya döndü .
Sesi , her zamanki gibi sabit , ürpertici ve kararlıydı :
“Gidiyoruz .”
Ağır adımlarla yukarı tırmandı .
Kayalığın kenarına geldiğinde , aşağıdaki yansımasına baktı .
Simsiyah kabanın asaleti , gözlerindeki boşlukla birleşiyordu .
“Alina . . .”
Arya ilk kez konuştu.
“Güneş Kralı sizi hâlâ arıyor . Yeni gelen bilgilere göre , her yerde sizi soruşturuyormuş.”
Alina, çenesini sıktı .
Yıllardır peşinden gelen o saplantılı adam . . . artık Türkiye ’ deydi.
“Devam et .”
Yürümeye devam ederken sesi keskinleşti .
“Türkiye ’ de yapacağımız otelin yerini öğrenmiş . Dönüp dönmeyeceğinizi anlamaya çalışıyor . Efendim .”
‘ Efendim ’ demişti .
Çünkü etraflarında konumlu kişiler vardı . Yalnız kaldıklarında adını kullanabiliyordu ama şu an değil .
Alina durdu . Geri dönmeden konuştu :
“Güvenliği artır . Bu ülkeye Güneş Kralı ’ nın tek bir adamı bile girmeyecek . Alya ’ ya haber ver .”
Arabaya geçip arka koltuğa yerleşti . Arya ön koltuğa oturdu .
Alina , pencerenin dışına baktı . Ama hiçbir soğuk , onun kalbi kadar keskin değildi .
Bu yüzden ona . . .
Buzlar Kraliçesi diyorlardı .
Namıdiğer : Alina Soğuer .
---
İstanbul – Tanırhan Holding / Gece
Boğazın kıyısındaki malikânenin içinde ağır bir sessizlik vardı .
Dışarıda yağmur ince ince yağıyor , rüzgâr camları usulca yokluyordu .
Ama içerideki hava . . . fırtına öncesi bir huzursuzluk taşıyordu .
Kağan Tanırhan , siyah takım elbisesiyle odanın en karanlık köşesindeydi .
Ayakta, büyük bir camın önünde duruyor ; elleri cebinde, boğaza bakıyordu .
Fakat baktığı şey su değildi .Geçmişti .
Tam o sırada kapı tıklatıldı . Ardından içeri , siyahlar giymiş genç bir adam girdi.
“Beyefendi , Norveç ’ ten haber var .”
Kağan kıpırdamadı .
“Konuş .”
“Hareketlilik başlamış . Buzlar Kraliçesi yeniden sahnede .”
Bu cümle odadaki havayı değiştirdi. Kağan yavaşça döndü . Siyah gömleğinin yakası hafif açıktı .
Boynundaki eski yara izi . . . gömleğin arasından görünüyordu .
“Yerini öğrendiniz mi ?”
“Henüz değil . Ama Türkiye ’ ye dönmesi ihtimali yok .Otel projesi almışlar . Yüksek ihtimal şirketten birini buraya gönderecektir”
Kağan başını eğip kısa bir kahkaha attı .
Alaycı değildi .
“Dönmemesi onun hayrına olur , onun şirketinden biri Türkiye ’ ye giriş yaptığında bildir”
Gözlerini yeniden camdan dışarı çevirdi . Her yerde aradığı kadının Türkiye ’ ye dönmesini değil de nerede olduğunu bilmek istiyordu .Ama Alina Hiç bir zaman tam olarak yerini belli etmezdi ve oda yerini tam olarak bulmazdı .
Buzlar kraliçesi 15 yıldır Türkiye ’ nin yakınından bile geçmezken neden Türkiye ’ den bir iş almıştı . Kafası karışmış ama kontrol etmeliydi .
….
Norveç – Kale Ofis / Akşam
Alina , Norveç ’ in en soğuk bölgesindeki taş kaleye geçmeden önce şirkete uğramıştı .Alya ’ nın başına bela ettiği bir işle uğraşıyordu . Alya ve Arya , hem ikiz hem de en sadık yaverleriydi .Onlar sadece birer koruma değil , Alina ’ nın gözünde veliahtlarıydı . Elindeki sigarayı söndürdü .Bakışlarını Norveç dağlarına çevirdi . Hava kadar sessiz ve keskin bir düşünce içinde kaybolmuştu . Kapı tıklatıldı . Ardından , hem sekreteri hem de koruması olan adam içeri girdi .
“Konuş .”
Sesi kısa, net ve buyurgandı.
“Güneş Kralı harekete geçmiş . Sizin burada olduğunuzu biliyor ama tam konumunuzu henüz çözememiş . Ayrıca otel projesini aldığımızı da öğrenmiş .”
Alina ’ nın çenesi sıkıldı . Gözlerini adamın üstüne dikti . Birkaç saniye derin nefes aldı . Güneş Kralı . . . sadece yerini değil , planlarını da çözmeye başlamıştı .
“Nasıl öğrenmiş ?”
Sesi bu kez daha sertti .
“Bilmiyorum . . . sanırım sistemlerimiz hacklenmiş olabilir .”
Alina duraksamadan emri verdi :
“Alya ’ yı çağır .”
“Tamam Kraliçem .”
Adam hızla çıkarken , Alina yeniden dağlara döndü. Ama artık manzaranın içinde huzur değil , tehdit vardı. Alya içeri girer girmez hızla konuştu :
“Kraliçem , başınıza açtığım bu dert yüzünden özür dilerim .”
Alina bir şey demedi , sadece gözlerini ondan ayırmadan baktı . Alya , kendisinden bir yaş küçüktü . Ailesi , Alina ’ nın ailesiyle birlikte katledilmişti . O günden sonra üç kız kalmışlardı . Birbirlerinden başka kimseleri yoktu .
Zaten aralarındaki bağ sadece sadakat değildi—akrabalıktı . Alya , onun kuzeniydi . Alina başını hafifçe eğdi .
“Bu işi hallet . Projeyi iptal et . Güneş Kralı zaten her yerde beni arıyor .”
Sesi sertti ama içinde Alya’ya yönelik kırılmayan bir yumuşaklık vardı .
Alya başını salladı .
“Alina . . . tamam, hallediyorum .”
Hemen telefonunu çıkardı , proje ortaklarını aradı. Uzun uzun konuştu .Yüzü gitgide daha da sıkıntılı bir hal aldı .
Konuşma bittiğinde başını kaldırdı . Bakışları boştu, sesi kısık ama kararlıydı :
“Türkiye ’ ye gitmem gerekiyor .”
“Hayır , tek başına olmaz .”
“Bu bir tuzak olabilir .”
Ama Alya zaten kararını vermişti .
İstanbul – Tanırhan Holding / Gece Yarısı
Ofiste hava ağırdı . Kağan , masasının başına geçmiş , ekrandaki belgeyi izliyordu . Ama gözleri satırları değil , boşluğu tarıyordu. Kafasında dönen şey . . . Alina ’ ydı . Kapı tıklamadan açıldı . Emir içeri girdi . Elinde bir dosya vardı .
“Yeni gelişme var ,” dedi .
Kağan gözlerini dosyaya dikti .
“Konuş .”
Emir dosyayı açtı .
“Proje tarafı iptal edilmiş . Alina ’ nın şirketi anlaşmadan çekildi .”
Kağan başını eğdi . İçinden bir şey kıpırdadı ama yüzü donuktu .
“Demek ki tedirgin oldu . . .”
Emir devam etti:
“Projeyi yöneten kişi , Alya KARAN Bugün Norveç ’ ten Türkiye ’ ye uçuş yapmış .”
Kağan o an yerinden doğruldu
.
“Alya . . .”
İlk kez dudaklarının kenarında hafif bir kıpırdanma oldu .
“Yani . . . Kraliçenin gölgesi buraya indi .”
Emir temkinli bir şekilde sordu :
“Ne yapmamı istersiniz ?”
Kağan yürüyerek pencereye gitti , boğaza baktı .
Rüzgâr cama çarpıyor , gecenin içinde metalik bir uğultu yankılanıyordu .
“İzleyin . Karışmayın .
Ama o kadının Türkiye ’ ye adım attığı an . . . her şeyi kaydetmeye başlayın .
Nereye gidiyor , kimle görüşüyor , ne yiyor , neye dokunuyor . . .
Her detayı istiyorum .”
Arkasını döndü . Gözleri buz gibiydi .
“Çünkü Alya sadece bir çalışan değil . . . onun zayıf noktası .”
🔥 🔥 🔥
Taylan kapıyı hızla açarak içeri girdi .
“Alya Karan ’ dan iz yok . En son sinyal İstanbul Havalimanı ’ ndan alınmış .”
Kağan başını kaldırdı , bakışları Taylan ’ a saplandı .
“Nasıl yok ?”
Sesi hem sakin hem de tehditkârdı .
Bu bir çeşit oyundu .
Ve Kağan , oyunlardan hiç hoşlanmazdı.
O sırada telefonu çaldı .
Ekranda tek bir isim yazıyordu : Atlas .
Kağan telefonu açtı, sesi sertti :
“Söyle .”
Atlas ’ ın sesi tedirgindi .
“Güneş Kralım Aras yok . Kayıp . En son konumu . . . İstanbul Havalimanı .”
Kağan bir an durdu .
Boğazının içinden kopan bir öfke dalgası vardı ama sesi hâlâ kontrollüydü .
“İkisi birden kaybolmaz . Bu ya bir tuzak . . . ya da bir meydan okuma .”
Norveç – Kale Ev / Şafak Vakti
Sabaha karşıydı . Gökyüzü hâlâ gri , hava buz gibiydi .Kalın taş duvarlar sessizdi ama içeride adımlar yankılanıyordu . Arya , Kraliçesi ’ nin odasına hızla girdi . Kapıyı çarpmadı ama içerideki hava , onun ne denli panik olduğunu ele veriyordu .Yatağın ucuna kadar gelip karşısında eğildi . Sesi boğuktu , nefesi düzensizdi . Ağlayamazdı .Ona bu öğretilmemişti .Duygu göstermek . . . yasaktı .
“Kraliçem . . .” dedi kısık bir sesle .
Alina gözlerini araladı . Siyah saten geceliğini omuzlarına çekti , yataktan doğrulurken gözlerini Arya ’ ya dikti .
“Bu saate odama dalacak kadar ne oldu ?”
Sesi yumuşak değildi . Ama alışılmış bir soğuklukla da değildi . Şaşkındı . Alina yataktan kalktı . Siyah geceliğini omuzlarına çekti , soğuk taş zemine bastı . Arya karşısında eğilmiş , gözleri yere sabitlenmişti.
“Alya yok .
Son sinyal . . . İstanbul Havalimanı .”
Alina sessiz kaldı .
Ne öfke gösterdi , ne şaşkınlık . Sadece gözlerini kıstı .Ve içinden geçen tek cümle yankılandı zihninde :
“Alya kaybolmaz .”
Bu bir tehdit değil . . . bir işaretti .
Bir iz .
Ve o iz , oyunun başladığını söylüyordu.
Bir eksik parça daha . . .
Bir hamle daha . . .
Bulmaca tamamlanmadan , kimse yerinden
kıpırdamayacaktı .
❄️BÖLÜM SONU 🔥