Kantinde bir masada oturmuş, elimdeki sodayı ses çıkartarak içiyordum ve tahmin ettiğiniz üzere "benimkini" dikizliyordum.
Evet, benimki.
Sadece onun haberi yok.
Kendi düşüncelerime göz devirip onu incelemeye devam ettim.
Arkadaşı masanın altından sigara verince tekrar göz devirmeden edemedim.
Çocuk çamaşır makinesi gibi anasını satayım. Hayatına giren herkes mi kirli olur?!
Derin bir iç çektim ve ona "selam" yazdım. Mesajımı gördüğünde götüne bile takmadan masanın üstüne geri koyduğunda elimdeki pipeti bir taraflarına sokma hayali kurmaya başlamıştım. Nerede bok, orada ben. Dünyada o kadar mükemmel, müthiş ötesi kulun varken bu mala aşık olmak zorunda mıydım Allah'ım? Hani, sadece soruyorum. Sadece minik, ufak bir soru. Çünkü gram sabrım kalmamıştı, saç baş girişecektim bu çocuğa.
Düşüncelerime dalmışken onunla göz göze gelmemle içtiğim soda az daha boğazımda kalıyordu. Çaktırmadan ayağa kalktım ve kantinden dışarı çıktım. Fark ettirmemiştim, ucuz yırtmıştım sanırım. Fark ettirmemiştim, değil mi? Şüpheli görünmemiştim. Cebimdeki telefonum titrediğinde yutkundum.
Eser: selam
Boku yemiş miydim?
Yememiş olayım.
Lütfen...
***
Bilinmeyen numara: bugün bana neden görüldü attığını sorabilir miyim
Eser: beni utandırıyorsun
Bilinmeyen numara: iyi anlamda mı?
Eser: rezil ediyorsun
Bilinmeyen numara: sadece seni seviyorum?
Bilinmeyen numara: sence de fazla kaba olmuyor musun artık ya
Eser: olmuyorum, hak ediyorsun
Eser: gizli bir numaraya sığınan korkak birine niye güzel şeyler yazmamı bekliyorsun ki
Eser: salak mıyım ben
Bilinmeyen numara: cidden
Bilinmeyen numara: çok salaksın sen