Metin gitti. Bora oturduğu yerde kalakalmış, boşluğu izliyordu. Bir konuda haklıydı. Güya Atiye’yi seviyorsun ama onu incitmekten imtina etmiyorsun. Sevdiğine kıyabilen biri nasıl seviyor olabilirdi ki? Bora hırsıyla sevgisi arasında bir seçim yapmıştı ve aşkı seçmişti. Ama Atiye bunu bilmiyordu. Ve yine Bora o kadar aptaldı ki elinde Atiye’yi inandıracak hiç delili yoktu. İç çekti. Bardağındaki kahve buz gibi olmuştu. Metin’in hiç içmeden sehpada bırakıp gittiği kupasını da alarak lavaboya döktü ve yeniden kendine bir kahve koydu. Çalışması gerekiyordu. Eğer işlerini buradan idare edecekse çok çalışması gerekiyordu. Hem de kafası dağılırdı. İçi bunalıyordu. O kendini yiyip bitirirken Atiye yan evde gayet keyifliyfi. İki ay sonra ilk kez macbookunu açmış, kendine bir kadeh şarap doldurmuş

