DİCLE Neval ve İlyas’ın en mutlu günleri, Osman Ağa’nın vurulmasıyla bir anda karanlığa gömülmüştü. Balo salonunun neşeli kahkahaları, yerini ağır bir hüzne ve gergin bir sessizliğe bırakmıştı. Herkesin yüzünde aynı endişe, aynı belirsizlik vardı. Sanki bir fırtına kopmuş, geriye sadece yıkıntılar bırakmıştı. Otelin balo salonundan otoparka indiğimizde Demir, adamlarına Zarife ve çocuklarını konağa götürmelerini emretti. “Dikkatli olun,” dedi, gözlerini otoparkın karanlık köşelerine gezdirerek. “Ne olur ne olmaz.” Bu sözler, sadece bir talimat değil, aynı zamanda içimizdeki tedirginliği körükleyen bir uyarıydı. Tehlikenin her an nereden geleceği belli olmuyordu. Zarife ve çocuklar, siyah bir minibüse binip otoparktan ayrılırken, ben Demir’e döndüm. Balo salonunda yaşananların sebebini

