DİCLE İçimde biriken duyguların ağırlığı altında eziliyordum. Demir’e, Elif’le ilgili bu soruyu sormak, ağzımdan çıkan her kelimeyle birlikte kalbimi sıkıştırıyordu. Böyle konuşmak benim içinde hiç kolay değildi, hiçbir kadın için de olamazdı. Ama mecburdum. Gelecekte pişmanlıkların gölgesinde yaşamaktansa, şimdiden gerçeği öğrenmek, ne kadar acıtsa da daha doğruydu. Bu yüzden kararlıydım, üsteleyecektim. Karşımda adeta bir heykel gibi donup kalan Demir’e, sesimde biriken öfkeyle seslendim: “Beni duymuyor musun!” Gözlerimin içine bakmasını istiyordum, kaçamak bir hareket, bir mimik, ne olursa olsun bir ipucu arıyordum. “Hadi, açık ol! Elif’le yattın mı, yatmadın mı?” Demir öylece duruyordu, yüzünde en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu. Ne kızgınlık, ne üzüntü, ne de başka bir şey… Sank

