DEMİR Zarife, bir an yerinde donup kalmıştı. Hazım’ı gördüğü an nasıl sarsıldığını, teninin bir anda kireç gibi bembeyaz kesildiğini görüyordum. Gözlerindeki korku öyle çıplaktı ki, kokusu burnuma kadar geliyordu. “Gelsene lan! Ne bekliyorsun orada?” dedim. Gözleri, elimdeki silaha kilitlenmişti. Beni duymuyormuş gibiydi. Daha da sinirlendim. Bağırarak “Ben gelirsem daha kötü olur bak,” dediğimde irkilerek yerinde sıçradı. Yavaş, temkinli adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Tehdidim işe yaramıştı. Korkakça attığı her adımda, sanki yere çakılmamak için kendini zor tutuyordu. Bedeni gibi sesi de titreyerek “Ne oluyor Demir? Ben hiçbir şey anlamıyorum. Çok korkutuyorsun beni,” dedi, neredeyse yalvarırcasına. “Korkmalısın zaten,” dedim, sesimde en ufak bir merhamet kırıntısı yoktu. So

