HAVALI ÇOCUK

3000 Words

DİCLE Ömür, telefonda monoton bir sesle okuldaki ilk gününü anlatıyordu, sanki heyecansız bir şekilde sadece formalite icabı konuşuyormuş gibi. Ben ise yatak odasında, yatağın üzerine uzanmış, bir yandan onun sesini dinlerken bir yandan da düşüncelere dalmıştım. Ömür’ün sesindeki o tanıdık enerji eksikliği dikkatimi çekmişti. Sanki içinde bir şeyleri bastırıyor, anlatmak isteyip de anlatamıyormuş gibi bir his veriyordu. Acaba sıkıntısı okuldan mı kaynaklıydı yoksa Ali İhsandan mı? “Sesin iyi gelmiyor,” dedim, endişemi saklamaya çalışarak, yumuşak bir tonda. Hattın diğer ucunda kısa bir sessizlik oldu. Ömür’ün nefes alışını duyar gibiydim, sanki söyleyeceklerini tartıyor, kelimeleri seçmeye çalışıyordu. Ardından, “İstanbul’a geleli iki gün oldu ama Ali İhsan’ı henüz göremedim, Dicle abla”

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD