Mustafa, Şirin’i bir kez daha durdurup Sibel’i neden ortaya attığını sormam lazımdı ama tekrar konuşmaya cesaret edemedim. Öyle tuhaf şeyler söylüyor, yaptığı her şey dengemi öyle beter bozuyordu ki yangından kaçar gibi gördüğüm yerde kaçmalıydım bu kızdan. Başımı öne eğip düşüne düşüne kendi odamı bulduğumda gerginlikten sızlayan vücudumu boylu boyunca yatağımın üzerine bıraktım. Mutfaktaki İhsan’ın kendisi ile görüşmek isteyen İhsan olduğunu duyduğunda yüzüne çöken afallamadan, gerçekten bir şey bilmediğini anladım, zaten bile bile adama umut vermesi akla mantığa aykırıydı. İhsan denen it, nesine güvenerek Şirin’e talip olmuştu anlayamıyordum ama ne soy sop, ne para, ne de toplum içindeki saygınlık bakımından Şirin’in dengi değildi. Hele gençlik, güzellikten yana eline su bile

